Site icon Özhan Öztürk Makaleleri

Reenkarnasyon

Reenkarnasyon,Ölümden Sonra Yaşam,Sonsuz Hayat

REENKARNASYON Ölü ruhun yeni bedenlerde tekrar tekrar bedenlendiğine dair inanışın adı olup, çeşitli kültürlerde küçük farklılıklarla ama özellikle Hinduluk ve Caynacılığın yanı sıra Dürzîlik ve Nusayrîlik gibi bazı Orta Doğu dinlerinde de mevcuttur. Eski Mısır, Kelt, Maya ve İnka dinlerinde kabul gören ruh göçü inancı Antik Yunan’da Pisagor ve Platon gibi filozoflarca dillendirildikten sonra Roma döneminde Mithracılar, Ortaçağ’da ise özellikle gnostik mezhepler ve sufilerce benimsenmiştir.

Herodot’a göre Yunan uygarlığındaki ruh göçü (metempsycose) inanışın kökeni eski Mısır olup, Yunanistan’da MÖ 8-6. Yüzyıllar arasında yaygınlaşmıştır. Platon “Phédon” adlı eserinde Sokrat’ın ağzından “Yeniden yaşamak… Eminim ki gerçekten böyle bir şey var; bu, ölüden çıkan bir yaşam” sözlerini sarf etmişse de Xenophon’un Sokrat’tan ruh göçüne inanan biri olarak söz etmemesi bu düşüncenin Platon’a ait olduğunu düşündürmektedir.

Kuzey Asya’da yaşayan Yakut, Çukçi ve Yukagir gibi halkların Şamanist inanışında insanın 3 ayrı canı olduğuna ölüm gerçekleşince bunların birinin mezarda kalacağına, birinin aşağıya ruhlar diyarına birinin ise göğe çıktığına inanılmaktaydı. Ölüler diyarında yeryüzündekine benzer bir yaşam süren kişi bir süre sonra yeniden yeryüzünde doğabilirdi. Şamanlar ölü insanlara ruhlarının ölüm sonrasında çıkacağı yolculukta karşılaşacağı zorlukları aşmak için Gölgeler diyarına yardıma gidip, iblislerden korunmalarına ve zor köprülerden geçmelerine yardım etmektedir.

Kuzey Amerika Yerlilerinin inançları da Asya Şamanizm’iyle benzerlik göstermekte olup, gölge ve bedenin ölümden sonra birbirinden ayrıldığına, Ruhlar âleminde ruhun gölgeyle yeniden birleştikten sonra yeni bir varlığın ortaya çıkarak yeryüzünde yeniden doğduğuna inanılmaktaydı.

Avustralya Aborijinleri insan ruhunun efsanevi Rüya Zamanı’nda yaşamış atalara ait olduğuna inanmakta olup, insandan ayrılan ruhlar, Ruhlar diyarına giderek gireceği yeni bir beden aramaktadır.

Kıyamet inanışına sahip Musevilikte Ruh göçü bulunmamakla birlikte gerek Esseni mezhebinde gerekse ezoterik Kabala geleneğinde bu inanca rastlanmakta ve İbranice “Gilgulei Ha Neşamot” terimiyle ifade edilmekteydi.

Bazı Afrika kültürlerinde sözgelimi Yoruba halkı da Aborijinler gibi ataların ruhunu taşıdıklarına inanırken, Zulular ruhun böcek ve hayvan formlarından sonra insan bedenine girdiğine inanmaktadır.

Hinduizm ve Budizm’de kişinin hayatı boyunca yaşadığı olayların ruhunun gelecekte gireceği bedeni belirlediğine inanılmaktadır.

İskandinav Mitolojisinde tanrıların öleceği ve bilinen evrenin yıkılacağı son savaş Ragnarök’ten sonra evren ve insan ırkı sil baştan yenilenecektir. Ayrıca manzum Edda’da Helgakvida Hjörvardssonar adlı şiirde Helgi Hjörvardsson ile sevgilisi valkür Sváfa’nın öldükten sonra Helgi Hundingsbane ve valkür Sigrún olarak yeniden doğduğu, ruh göçünün İskandinav inancında sıra dışı bir durum olmadığı anlaşılmaktadır.

Kaynak: Özhan Öztürk. Dünya Mitolojisi. Nika Yayınları. Ankara, 2016

Exit mobile version