Swastika veya Svastika, Kolları sağa doğru açı yapmış eşkenar haç formunda saat yönünde/saate karşı yönde bakan mistik bir motifin olup, Hinduizm, Budizm ve Caynacılık’ta kutsal bir sembol olarak kabul edilmektedir.
Hindu sanat anlayışında daha çok kadranında noktalı formu yaygındır.
Avrasya’nın ilk yerlileri tarafından kullanmış hatta Kuzey Amerika yerlilerinin sanatında Sümerlerde, Hititlerde bile izine rastlanmışsa da en yaygın kullanım alanı (bugün bile) Hindistan tapınakları, festival ve kutlama süsleri olup, günümüzde bile uğur getireceğine inanılarak kıyafet ve eşyaların üzerinde kullanılmaktadır. Swastika, Batı kültüründe 20. yüzyılda Nasyonal Sosyalist Parti’nin Almanya’da kurulmasından ve gamalı haç adıyla sembol olarak kullanılmasıyla birlikte Nazizm ve ırkçılık ile özdeşleşmiştir.
Alman arkeolog Heinrich Schliemann’ın (1822-90) Troya’da yaptığı
kazılarda bu sembolü bulup ve bunu Hint-Avrupalı (Aryan) halkların izi olarak yorumlaması dolayısıyla sembol Avrupa’da tanınmaya başlanmış, daha sonra Alfred Rosenberg (1893-1946) gibi Nazi ideologları tarafından Aryan kimliğinin sözde üstün İskandinav ırkının sembolü olarak völkisch hareketi gibi siyasi ideolojiye adapte edilmiştir.
Tarih öncesi çağlardan itibaren şans ve güneşi sembolize eden sembol başta Hintliler olmak üzere Hitit,
Kelt ve Yunan kültürlerinde de yaygın olarak kullanılmıştır.
Ramayana destanında iblis Ravana’nın krallığı olarak tasvir edilen Kalna adasında (Seylan) swastikanın yaygın olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Swastika kelimesi Sanskritçe svastika ‘şanslı, uğurlu nesne’ (< Su ‘iyi’ + asti ‘olmak’ + ka ‘küçültme eki’) anlamına gelmektedir.
Carl Sagan, eski Çin’e ait ipek elyazmasında tasvir edilen kuyruklu yıldızlardan birisinde aynı sembolü tespit etmiş, sembolün bir kuyruklu yıldızdan esinlenilerek oluşturulduğunu iddia etmiştir.
Swastika eğer sağ el pozisyonunda ise saat yelkovanı yönünde dönmekte ve güneşi sembolize etmekteyse de tersine pozisyonda yani yüzü sola bakan (gamalı haç) ise Hindu mitolojisinde kötülüğü sembolize etmektedir.
Antik Yunan’da birbirine bağlı swastikalar dekoratif motif olarak yaygın kullanılmıştır. Çin, Kore ve Japon sanatında ise sürekli tekrarlanan bir motif olarak kullanılmakta, Japonca sayagata olarak adlandırılmaktadır.
Budizm kurulduğunda swastika’da geçmişten kalan bir miras olarak bu
kültüre adapte edilmişti. Çin’de en azından Liao hanedanı (MS 947-1125) döneminden beri kullanıldığı bilinmektedir. 20. yüzyılın ortalarından itibaren tüm Budist swastikaları (Hindistan dışında) Nazi sembolüyle karıştırılmamak için sola dönük şekilde tasvir edilmektedir.
İngiliz yazar Rudyard Kipling (1865-1936) Hint kültüründen Swastika’yı
sembolü olarak tüm kitaplarının kapaklarına basacak kadar etkilenmişse ve bu durum Nazizm’in yükselip sembolün münasebetsiz olarak algılanmasına dek sürmüştür.
Finlandiya’da ‘Lotta Svärd’ adlı gönüllü kadın yardım kuruluşunun 1921
yılında Eric Wasström tarafından tasarlanan sembolünde swastika ile güller birlikte kullanılmıştır. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi (National Sozialistische Deutsche Arbeiterpartei) veya NSDAP, Swastika ya da Hakenkreuz olarak da bilinen sembolü 1920 yılında parti bayrağına ve kol bantlarına adapte etmiş, kırmızı, siyah ve beyaz olan eski Alman İmparatorluğu’nun renkleriyle birlikte kullanmıştır. Adolf Hitler, Kavgam’da
(Mein kampf) Nazi bayrağını pek çok denemenin ardından çizdiğini ve Swastika’yı ‘Aryan halkının zafer kavgasının’ sembolü olarak kullandığını yazmıştır.
Zulümden kaçan Hıristiyanların gizli haç olarak kullandıkları bu sembol, Frank Waters’ın ‘Hopilerin Kitabı’nda Kuzey Amerikalı Hopi halkının göç yollarını gösteren haritanın eşidir.
Anadolu’da Swastika
Anadolu’da Amasya Hatuniye camii’nde ve Milas’ta Kurşunlu Camii olarak bilinen Firuz Bey Camii’nin giriş kapısı üzerinde svastika sembolleri ayrıca Milas Müzesi’nin bahçesinde bulunan bir taşın üzerinde 4 adet svastikadan oluşan bir dikdörtgen rölyef vardır. Bunlar dışında Diyarbakır’ın 4 kapısından Süryanice de yazılı olan kitabeler ve motiflerin yanında svastika sembolleri yer almaktadır.
Kaynak: Özhan Öztürk. Dünya Mitolojisi. Nika Yayınları. Ankara, 2016