Site icon Özhan Öztürk Makaleleri

Dünya Kültürlerinde Tufan Söylencesi

Tufan

MakaleÖzhan Öztürk

Tufan, yerel efsaneler ve kutsal kitaplara göre Tanrı veya Tanrıların insanoğlunu cezalandırmak için yeryüzüne gönderdiği şiddetli yağmurlar sonucunda ırmakların yataklarından taşarak tüm dünyayı kaplayıp uygarlığı yok etmesiyle sonuçlanan büyük su baskınlarına verilen isim olup, en ünlüsü Nuh Tufanı‘dır. Mezopotamya efsanelerinden, Puranalar’a, Yunan mitolojisindeki Deukalion öyküsüne, Eski Ahit’te Nuh peygamberden, Orta Amerika uygarlıklarının öykülerinde dek pek çok kültürde tufan efsanesine rastlanmakta iken tüm öykülerde kültürel bir kahramanın varlığı ve insan ırkının yenilendiği motifinin ortaklığı dikkat çekicidir.

Kaç Büyük Tufan Oldu?

Dünyanın farklı yerlerinde ortak bir efsanenin varlığı bilim adamlarını Tufan

Deukalion ile Pyrrha, 1562

efsanesinin kaynağının geçmişte yaşanmış büyük bir felaket olduğunu düşündürmüştür. Sonuçta MÖ 1600’lere tarihlenen Ege Denizi’ndeki Thera yanardağının patlamasıyla ortaya çıkan tsunami, Hint Okyanusuna MÖ 3000-2800 arasında bir meteorun çarpması, MÖ 5600’da Akdeniz’in Karadeniz’e boşalmasıyla ortaya çıkan Karadeniz Tufanı gibi çeşitli hipotezler Tufanın sebebi olarak ortaya atılmıştır.

Mezopotamya Mitolojisinde Tufan

MÖ 3000-2000 yılları arasında Mezopotamya’da yaşanan büyük sel tufanı, pek çok

Tufan (Gustave Doré, 1866)

efsanenin, gerek Sümer ve Yunan mitolojilerinin gerekse Eski Ahit’in ana temalarından birisi olmuştur. Üç efsanenin ortak özelliği bir insanın önceden sel baskını hakkında uyarılması, bir gemi inşa edip, sel sırasında sığınıp, tufan sona erdiğinde bir dağ eteğinde karaya vurup sevdikleriyle birlikte hayatını kurtarması temasının varlığıdır.

Sümer kenti Eridu varyantı MÖ 17. Yüzyıla ait tabletlerde bahsi geçmektedir. Sümer krallar listesinde Tufan’dan önce 5 şehirde hüküm sürmüş sekiz kralın adı verilmekteyse de diğer kaynaklarda bu sayı 9 veya 10 rakamı verilmiştir. Bu kralların sonuncusu Enki tarafından seçilen Ziusura’dır. Tanrı Enki, son Sümer kralı ve kâhin Ziusudra’yı (Akad efsanelerinde Ziusudra, Babil’de Utnapiştim) felaket konusunda uyarmış ve bir tekne yapmasını öğütlemiştir. Tufandan 7 gün sonra bile Anu ve Enlil’e inancını kaybetmeyen adam, Sümer cenneti Dilmun’da sonsuz hayat ile ödüllendirilmiştir. Kimi yazarlar Eski Çağ deniz seviyesinin değişimi ile ilişkili olarak Fırat ve Dicle nehirlerinin ilkbaharda taşmasını söylencenin kaynağı olarak göstermiştir. Bu teze göre özellikle Dicle nehri Şubat-Mayıs ayları arasında taşarak etrafındaki düzlüklerdeki yaşayan insanların hayatını kâbusa çevirmekteydi ki bu durum ancak 1950’li yıllarda kontrol altına alınabilmiştir. MÖ 2. Binyıl başlarında tanrıların kara kafalılar olarak anılan Sümerleri yaratması ve onlara yöneticiler atamasından sonra insanlara olan güvenlerini kaybetmiş ve onları yok etmeye karar vermiştir. Babil varyantında Enlil’in insanların gürültüsünden bıktığı için insanoğlunu yaratmanın bir hata olduğunu fark ettiği önce salgın hastalık gönderdiği ama Ea’nın yardımıyla insanların kurtulduğunu görünce bu sefer kuraklık ve açlıkla insanlardan kurtulmayı denemiş Ea tekrar araya girince son çare olarak sel baskını denemiştir. Yine araya giren Ea Babil kralı Ahrahasis’e bir gemi yaparak kurtulabileceğini öğütlemiştir. Büyük bir fırtına ile gelen sel suları yeryüzünü 7 gün 7 gece boyunca kaplamıştır. Adı “Uzak günlerin hayatı” anlamına gelen Ziusudra bu tufandan tek kurtulan Sümerli olmuştur. Tufan sonrasında An ve Enlil, Ziusudra’ya ölümsüzlük vererek Dilmun’a yerleştirmişlerdir. Gılgamış efsanesinde 7. Gün sabahı fırtına dinince Utnapiştim’in gemisi bir dağın tepesinde oturmuş, 7 gün bekledikten sonra bir güvercin uçurarak başka toprak olup olmadığını anlamak istemiştir. Daha sonra sırasıyla kırlangıç ve karga uçurmuş ama kuşlar kara bulamamıştır. Tanrılara yakarıp, sunu sunan Utnapiştim’in yaşadığını göre Enlil kızmışsa da Ea tarafından sakinleştirilmiş ve kahraman le karısı sonsuz yaşam ile ödüllendirilmiştir.

Babil efsanelerinde Gılgamış, ölümsüzlüğün sırrını öğrenmek için Dilmun’a giderek Utnapiştim’i bulmuş ve Tufan öyküsünü dinlemiştir. Ea, Tanrıların insanoğlunu yok etmek için sel felaketi göndereceğini, hazırlık yapması gerektiğini Utnapiştim’e bildirmiş, o da bir gemi inşa ettikten sonra yanına ailesi, arkadaşları, malları ve hayvanlarını alarak gemiye sığınmıştır. Tufan’dan sonra Utnapiştim ölümsüzlüğe kavuşmuştur.

Eski Ahit’e göre Tanrı Yahveh’in peygamberlik gönderdiği Nuh’a inanmayan insanlar Tanrı’nın gazabını üzerlerine çekmiş, Tanrı da Nuh’a yeryüzünü sularla kaplayacağını tufana hazırlıklı olmasını buyurmuştur. Nuh gemisini inşa ettikten sonra içini yiyecekle doldurmuş, yeryüzündeki her canlıdan bir çift ve Tanrı’ya iman edenleri yerleştirmiştir. Kırk gün kırk gece süren bir yağmurun ardından yeryüzündeki tüm canlıları öldüren 150 gün süren bir sel baskını yaşanmış ama Nuh’un gemisine sığınanlar canlı kalmayı başarmıştır.

Bazı modern yazarlar Tufan söylencesinin mecaz bir anlam taşıdığını gerçekte sel sularını değil Mezopotamya ovasını işgal eden Sami kavimlerinin kastedildiğini iddia etmiştir.

Uzak Doğu efsanelerinde tufan

Çin: Antik Çin tarihindeki olayları konu alan Şujing (MÖ 700), Çin mitolojisinin birçoklarına göre en kapsamlı eseri Şan Hai Jing (MÖ 3. Yüzyıl) ve Büyük Tarihçinin Kayıtları olarak da bilinen (MÖ 109-91) Şiji adlı kitaplarda Tufan’dan bahsetmekteyse de bunların insanlığı yok eden bir tufan mı yoksa Çin ve çevre ülkelerde meydana gelen sel baskınları mı olduğu konusu muallaktadır. Güney Çin söylencelerinde insan soyu tufandan kurtulabilen Fou-hi ile Niu-koua adlı kız ile erkek kardeş tarafından sürdürülmüştür.

Hindistan: Matsya Purana (I-8) ve Şatapatha Brahmana (1-6) efsanelerinde sonraları Manu olarak adlandırılacak Satyavata, hayatını bağışladığı küçük bir balık tarafından Tufan’ın geleceği konusunda uyarılmıştır.

Andaman Adaları: Tanrı Puluga’nın gönderdiği Tufan felaketinden iki erkek (Loralola ve Poilola) ile iki kadın (Kalola ve Rimalola) hayatta kalabilmiştir.

Endonezya: Batak halkının inanışında dev yılan Naga-Padoha sırtında taşıdığı dünyanın yükünden sıkılarak denize fırlatmıştır. Tanrı Batara-Guru denizin ortasına bir dağ dikerek kızını göndermiş, insan soyu daha sonra o kızdan türemiştir.

Okyanusya efsanelerinde tufan

Avustralya Aborijinleri: Dev bir kurbağa yeryüzündeki tüm suyu yuttuktan sonra birdenbire püskürtünce nehir ve okyanuslar taşarak tufan gerçekleşmiştir.

Polinezya: Maori halkının yanı sıra Ra’iatea ve Tahiti adalarında tufan efsaneleri olmakla birlikte Nuh Tufanı’na benzerlikleri bulunmamaktadır.

 Yunan Mitolojisinde tufan

Mezopotamya tufan versiyonu Bel kentinde Berossos tarafından MÖ 275 yılında Yunanca olarak yazılırken Sümer kralı Ziusudra, Xisuthros olarak anılmıştır. Tanrı Kronos, Xisuthros’un rüyasına girerek onu tufan konusunda uyarınca kahraman Sippar kentindeki tüm yazmaları bir çukur kazarak gömdükten sonra bir tekne yaparak yanına dostları ve çeşit çeşit hayvanı alarak selden korunmuştur. Tufan sonrasında tanrılara sunu sunan Xisuthros ile karısı bir sesin kendilerine bundan sonra tanrılarla birlikte yaşayacaklarını söylediklerini duymuş, karı koca Tanrılarla kalırken diğerleri Babil’e dönmüştür.

Yunan mitolojisindeki bir diğer tufan öyküsü Prometheus’nin oğlu Deukalion’un öyküsünde anlatılmaktadır. Kötü davranışları ve tanrılara saygısızlıkları nedeniyle ölümlüleri cezalandırmaya karar veren Zeus kendine karşı çıkan diğer tanrıları daha iyi bir ırk yaratacağına ikna ederek sakinleştirdikten sonra başlangıçta yıldırım göndermeyi düşünmesine karşın bu iş için fırtına bulutlarını ve sel baskınının daha uygun olduğunu düşünmüştür. Zeus’un emriyle güney rüzgârı ve kara bulutlar tüm ekinleri yok eden korkunç bir sağanak yağmura sebep olmuştur. Zeus’un kardeşi Poseidon’da denizler ve nehirlere toprağı kaplamalarını emredince bu canlıların sonu olmuştur. Bununla birlikte Hephaistos’un ocağından ateşi çalarak insanoğluna hediye eden Prometheus geleceği görebildiğinden oğlu Deukalion’un rüyasına girerek ona büyük bir sandık yaparak içinde yiyecek, giyecek ve çeşitli araç gereci bulundurması gerektiğini iletmiştir. Oğlu babasının öğüdüne uyunca karısı Pyrrha ile sandığa binerek dokuz gün dokuz gece süren tufandan canlı kurtulmayı başarmışlardır. Zeus, tanrılara saygı gösteren Deukalion ile karısı dışında tüm insanların öldüğünü göründükten sonra Boreas’a bulutları kovalamasını, Poseidon’a denizi sakinleştirmesini emretmiştir. Deukalion ile Pyrrha hayatlarını kurtaran Olympos tanrılarına dua ettikten sonra, Titan tanrıçası Themis’in tapınağına giderek, ırklarını nasıl yenileyebileceklerini sormuş, aldıkları cevap üzerine eteklerine doldurdukları taşları omuzları üzerinden arkaya doğru atmaya başlamışlardır. Taşlar yere düşerken yumuşayarak insana dönüşmeye başlamış, Deukalion’unkiler erkeğe Pyrrha’nınkiler kadınları oluşturarak tufan sonrası yeni insan ırkı böyle oluşmuştur.

Çingene Mitolojisinde tufan

Hint Tufan efsanesiyle pek çok ortak yönü olan efsaneyi Wlislocki derlemiştir. Efsaneye göre Altın Çağ olarak da bilinen Birinci Dünya’da insanlar hastalık ve ölümden uzak yaşarken, yaşlı bir adam tanrı misafiri olarak bir evde bir gece kalır. Ertesi gün giderken karı kocaya bir balık bırakarak 9 gün sonra dönene kadar balığını saklamalarını tembihler. Kadın balığı kızartınca üzerine bir yıldırım düşer ve ölen ilk insan olur. Ardından durmaksızın yağmur yağmaya başlar. Dokuzuncu gün yaşlı adam geri döner ve ev sahibine yeniden evlenmesini, bir gemi inşa ederek yanına yeryüzündeki tüm hayvanları ve bitki tohumlarını almasını tembihler. Tufanın ardından insanoğlu ölümlü olmuş ve yaşamak için çalışmak zorunda kalmıştır.

 İskandinav mitolojisinde tufan

Snorri Sturluson’un Prose Edda’sı ve Ragnarök efsanelerinde tufandan bahsedilmektedir.

Amerika Yerlileri efsanelerinde tufan

İnka: Her şeyin yaratıcısı Efendi Kon Tiki Virakoça hiçlikten çıkmış, önce dünya ve gökyüzünü ardından dev insanları yaratmıştı. Devlerin itaatsizliği üzerine Titicaca gölünün sularından çıkarak devleri taşa çevirmiş ve yeryüzüne en yüksek dağları bile kaplayan bir tufan göndermişti. Tufanın ardından yeryüzünü yeniden şekillendirmiş, yeni hayvanlar ve taştan oyarak insanlar yaratmıştır.

Maya: Popol Vuh (1,3) kitabında Tanrı Hurakan’ın yeryüzüne gönderdiği şiddetli rüzgâr ve yağmurun sebep olduğu bir tufandan sağ kalan 4 erkek ve 4 kadının insan soyunun atası olduğundan bahsedilmekteyse de gemi yapımından bahsedilmemektedir.

Tufan zamanı Matsya tarafından korunan Manu ile Yedi Kâhin

Hint mitolojisinde Tufan

MÖ 8-6 yüzyıla tarihlenen ve Sanskrit dilinde yazılan 14 kitaptan oluşan Şatapatha Brahmana’da Vişnu’nun avatarı Matsya’nın ilk insan Manu’yu yaklaşan tufan konusunda uyarıp kendine büyük bir gemi yapması öğüdü yer almaktadır.

Başta Şatapatha Brahmana olmak üzere (I: 8. 1), Mahabharata Vana Parvan ve Puranalar gibi eski Hindu yazıtlarında Tufan efsanesinden bahsedilmekte olup, Vişnu’nun avatarlarından Matsya (sazan balığı) ilk insan Manu’yu (orijinal adı Satyavrata’dır) sel tehlikesine karşı bir dev bir tekne inşa etmesi için uyarmıştır. Mahabharata’da Brahmanalar, Kşatriyalar gibi tüm kabilelerin Manu’nun soyundan geldiğini bu yüzden Manavalar olarak adlandırıldıklarından bahsetmektedir. Kumari kralı Kandam ellerini nehirde yıkarken küçük bir balık dile gelerek krala kendisini büyütmesini ileride kurtarıcısı olacağını söylemiştir. Kral Manu balığı önce cam bir kavanoza, ardından büyümesiyle orantılı olarak sırasıyla ibrik, su deposu, kuyu ve dereye konulmuşsa da 16 mil boy ve 8 mil ene ulaşan balık sonunda denize atılmıştır. Balık burada ilk kez Matsya avatarına bürünerek kral Manu’yu önüne çıkan tüm canlıları sürükleyip, götürecek bir tufanın yaklaştığı konusunda uyarmıştır. Kral ailesi için büyük bir gemi inşa ettikten sonra tufan sonrasında yeryüzünde yeni bir yaşam kurabilmek için yanına dokuz çeşit tohum ile çeşitli hayvanları almıştır. Tufan sırasında Vişnu boynuzlu bir balığa, Nagaların kralı Şeşa ise ip formuna dönüşmüş Manu’nun gemisi bu ip sayesinde balığın boynuzuna bağlanarak batması engellenmiştir. Matsya Purana’ya göre tufandan sonra sular çekilince Mana’nın gemisi kuzeydeki Malaya dağlarının tepesine oturmuştur. Tufandan sonra Manu soyunu sürdürebilmek için bir kurban töreni düzenleyerek tanrıların İda adlı bir kadın yaratmasını sağlamıştır.

KaynakÖzhan Öztürk. Dünya Mitolojisi. Nika Yayınları. Ankara, 2016

Ayrıca Oku: Nuh Tufanı Karadeniz’de mi Oldu?

 

Exit mobile version