Karadeniz Tarihi

Bahçesaray, Akmescit (Simferopol), Alepu (Alupka) ve Aluşka (Aluston)

Makale: Özhan Öztürk

Bahçesaray, Kırım Özerk Cumhuriyeti‘nin güney topraklarında Akmescit’in 32 km güneybatısında, Çürüksu deresi vadisinde yer alan Kırım Tatarlarının tarihi başkenti olup, adını Kırım Hanı Mengli Giray’ın yaptırdığı hanlık sarayından almaktadır.

Evliya Çelebi seyahatnamesinde kentin Cuci han döneminde kurulduğu bildirilmişse de Hansaray’daki Demir Kapı’nın üstündeki Salacak’taki ilk saraya ait kitabede yazan 1503–1504 tarihinden kentin 16. yüzyıl başlarında kurulduğu sonradan Hansaray’a taşınıp büyüdüğü sanılmaktadır.  Yeni cami, çeşme ve türbeler inşa edilerek büyüyen kentte III. İslam Giray Han (1644-1654) döneminde sikke darp edilmiştir. 1628 yılında Ukraynalı Ataman M. Doroşenko Kırım seferinde Kan-Temir Han’ın ordusunu burada mağlup etmiş, 1675’te Zaporozhya Kazakları tarafından yağmalanmış, Osmanlı ordusunun Rus ve Leh ordularını yendiği 1677 – 78 Çehrin Seferi sonrasında 11 Şubat 1681’de Osmanlı-Rus barış antlaşması burada imzalanmış, 1736’da feldmareşal Burkhard Christoph (1683-1767) komutasındaki Rus ordusu tarafından yakılıp-yıkılmıştır. 1783’de Kırım Ruslarca ilhak edilmesinden sonra idari merkez Akmescit’e taşınmakla birlikte Bahçesaray Tatar kültürel ve siyasi hayatındaki ağırlığını sürdürmüştür. 1926 yılında tümü Tatar olan 10 bin kişinin yaşadığı Bahçesaray 1944 sürgünüyle demografik ve tarihi açıdan katledilmişse de sürgündeki Tatarların bir bölümü 1989’dan sonra kitleler halinde Bahçesaray’a dönebilmiştir.

Akmescit, Simferopol

Akmescit, Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti olup, 15. yüzyılda Kırım Hanı 1. Mengli Giray tarafından kale olarak kurulmuş, kalenin güneyinde saray, cami ve kışla inşa edilip kalgaylık merkezi yapılmasıyla etrafında mahalleler kurularak hızla kentleşmiştir. Akmescit adını 1508 yılında da Ali Bey oğlu Abdurrahman beyin yaptırdığı camiden almaktadır. IV. Mehmet Giray Han döneminde 1665-1666’da kente gelen Evliya Çelebi, Akmescit’in bütün Kalgay sultanlarının tahtı olduğunu, 2 bin kiremit örtülü kâgir evli mamur şehrin 200 dükkânı, 2 kapısı, 1 tüccar hanı olduğunu bildirmiş, ayrıca Sefer Gazi Ağa Sarayı’nın 5 mihraplı bahçesini methetmiş, avlusunda Mengli Giray Camii, şehir dışında 914 (1508) yapımı Abdurrahman Bey Camii ile 3 mescit, 2 medrese, 3 tekke, 3 sıbyan mektebi, 4 çeşme, camekânı şadırvanlı, orta sofalı, iki halvetli küçük bir hamamı bulunduğunu kaydetmiştir. Evliya şehrin güney tarafına bitişik kayalar altında bir şehircik daha bulunduğunu burada tüm kalgay sultanların sarayları, kâgir binalı, görünüşlü ve şahnişin ve revzenli müsenna hücreleri olduğunu, 370 kiremit örtülü kâgir ev, birkaç dükkân ve bir handan oluşan yerleşimdeki en önemli yapının Taş Minareli Camii olduğunu bildirmiştir.

1783’de Kırım’ım Rusya tarafından ilhak edilmesinin ardından 13 Şubat 1784’te kentin adı Simferopol[1] olarak değiştirilerek Tavrida eyaletinin merkezi yapılmıştır. 1850’lerde kente gelen Alman zoolog ve botanikçi Peter Simon Pallas (1741-1811) Rum ve Ermeni cemaatlerine ait birer kilisenin bulunduğu 13 bin nüfuslu kentin ahalisinin büyük kısmını Kırım Tatarlarının oluşturduğunu bildirmiştir. Kırım Savaşı sırasında 1854-56 tarihleri arasında Rus ordusu burada büyük bir hastane kurmuş olup, 30 bin civarında Rus askeri kent civarındaki mezarlıklarda yatmaktadır. Rus İç Savaşı sırasında Beyaz Ordu komutanlarından “Kara Baron” General Pyotr Wrangel (1878-1928) karargâhını burada kurmuşsa da Kızıl Ordu 13 Kasım 1920’da kente girmeyi başarmış, Simferopol 18 Ekim 1921’de Kırım Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin merkezi olmuştur.

II. Dünya Savaşı sırasında 1 Kasım 1941- 13 Nisan 1944 tarihleri arasında Alman ordusu tarafından işgal edilip adı Gothenburg olarak değiştirilen kentte 22 bin Rus, Yahudi, Kırımçak[2] ve Çingene katledilmiştir. Kızıl Ordu’nun kenti kurtarmasının ardından düşmanla işbirliği yaptıkları iddiasıyla 18 Mayıs 1944’de Kırımlı Tatarlar toplu olarak sürgüne gönderilmişlerdir.

Simferopol günümüzde Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti ve ikinci büyük şehri olup, 363,600 (2001) kişilik nüfusunun % 66.7’sini Ukraynalılar, % 21.3’ünü Kırım Tatarları, % 7’sini Beyaz Ruslar, % 1.1’ini Polonyalılar, % 0.2’sini Moldovalılar oluşturmaktadır.

Alepu, Alupka

Kırım yarımadasının güneydoğusunda Yalta’nın 17 km batısında Akmescit’ten 97 km uzaklıkta bir sahil kasabasının adıdır. Kent hakkındaki ilk yazılı kayıt MS 960’da Bizans imparatoru II. Romanos (MS 938-963) dönemine ait olup, yerleşim Alepu[3] adıyla anılmaktadır. Ortaçağ’da Kırım Tatarlarının ele geçirip, yerleştiği kent Rus ordusunun Kırım Hanlığı’na düzenlediği 1687-1689 seferleri sırasında prens Grigoriy Aleksandrovich Potyomkin (1739-1791) tarafından ele geçirilmiştir. 1798’de hepsi tarımcı olan 211 kişilinin yaşadığı yerleşim 19. Yüzyıl başlarında sayfiye yeri olarak ünlenince nüfus ve popülaritesi artmış, çok sayıda köşk ve saray inşa edilmiştir. Bunların en önemlisi General Mikhail Semyonovich Vorontsov için İngiliz mimar Edward Blore’un (1789–1879) 1830–1848 tarihleri arasında inşa ettiği Vorontsov Sarayı’dır. Lev Tolstoy’un “Hacı Murat” romanına da konu olan saray 1917 ihtilaline kadar ailenin yazlık konutu olarak kullanılmış, 1945 Yalta Konferansı’nda İngiliz delegasyonu burada ağırlanmıştır. Alupka, günümüzde Yalta belediyesine bağlı bir kasaba olup nüfusu 8.745’dir.

Aluston, Aluşka

Kırım Özerk Cumhuriyeti’nde Akmescit’ten 45 km güneyde bir sahil kasabasının adıdır. MS 6. yüzyılda Justinian döneminde Aluston adıyla kurulan yerleşim, 14. yüzyılda Cenevizlilerin eline geçtikten sonra Alusta veya Lusta olarak adlandırılmıştır. Altın Orda ve Kırım Hanlığı dönemlerinde Gurzuf-Suğdak yolu üzerinde bulunan ve Suğdak kazasına bağlı basit bir köy olan Aluşka’nın 1542 tarihli Osmanlı Tahrir defterinde 820 nüfusa sahip olduğu görülmektedir. 1912’de kent statüsüne kavuşan Aluşta’nın nüfusu 29,781’dir. 14-15. yüzyıllara tarihlenen Ceneviz Kalesi ile Demirci (Luchistoye) köyü yakınlarında bulunan Funa Kalesi harabeleri Aluşta’nın en önemli tarihi yapılarıdır.

Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016

Notlar

[1] Rusça Симферополь. Bölgede bulunan çok sayıda Yunan kolonisinin bulunması geleneğini bozmamak adına tarihsel bir anlamı olmayan Yunanca Sympheropolis (Συμφερόπολις) “faydalı kent” kelimesinden türetilmiştir.

[2] Ana dilleri Türkçe olan Kırım Yahudileridir      .

[3] Yunanca αλεπού “tilki”