Peçenekler
Peçenekler, Kâşgarlı Mahmud’un (1008 – 1105) 1072-77 yılları arasında Bağdat’ta yazdığı Dîvânü Lugati’t-Türk adlı eserinde Beçenek kelimesi[1] 22 Oğuz kabilesinden birisi ve Rum diyarı civarında yaşayan bir halkın adı olarak geçmektedir[2].
Peçenekler, MS 8-9. Yüzyıllar arasında aşağı Volga ve Don nehirleri arasında Ural dağları civarında ortaya çıkmış kısa sürede güneybatı Avrasya stepleri ile Kırım yarımadasına hâkim olduktan sonra batı yönüne doğru genişlemeye devam etmişlerdir. Bizans imparatoru Konstantinos Porphyrogennetos (905-959) 950 yılında Peçenek krallığının batı sınırlarının Siret nehrine dek uzandığını kaydetmişse de Peçenekler 11. Yüzyılda Uzlar ve Kumanların baskısı ile Tuna boylarına inerek 1035’ten itibaren Roma yerleşimlerini yağmalamaya başlamışlardır.[3] Peçenek yağmaları Bizans ordusu ile karşı karşıya gelmelerini sağlamış, 1049’da imparatorluk ordusunu bozguna uğratıp, Trakya’yı yağmalayan, 1150’de Edirne’yi kuşatan hatta 1088’de Silistre yakınlarında yeni bir zafer daha kazanan kabileler 1091’de Enez yakınlarındaki Lebounion Meydan Savaşında Kuman askerleriyle desteklenmiş Bizans ordusu karşısında kesin bir yenilgiye uğratılmışlardır. Bizans imparatoru I. Aleksisi Komnenos’un emriyle on binlerce Peçenek kılıçtan geçirilmiş[4], geri kalanların büyük bölümü ise 1194’de Kumanlar tarafından katledilince Peçenek halkı tarih sahnesinden çekilmiştir[5].
Yine de Peçenek halkının tam olarak yok olduğunu söylemek mümkün olmayıp, Peçeneklerden geriye kalanların Macar, Bulgar, Gagavuz ve Rumlar gibi diğer uluslar arasında asimile olduğu sanılmaktadır. 1049 yılında bir grup Peçenek’in Hristiyanlığı kabul ederek Roma vatandaşı olduğu ve Silistre civarına yerleştirilerek Rumlaştığı bilinmektedir. Hristiyan Peçenekler Bizans ordusunda paralı asker olarak kullanılmış hatta 1071 Malazgirt savaşı sırasında taraf değiştirerek Alparslan’ın saflarına geçince Romen Diyojen’in yenilgisi ve Bizans’ın yıkılma sürecinde önemli bir rol oynamışlardır.
Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2
Notlar
[1] Rusya doğumlu Alman dilbilimci Max Vasmer’a (1886-1962) göre Türkçe bacanak “kayınbirader” kelimesiyle ilişkilidir.
[2] Divanü Lügati’t – Türk, 2006: I, 57
[3] Anna Komnena, 1996: 210-228, 234-258
[4] Anna Komnena babası I. Aleksios’un emri dışında gerçekleşmesi mümkün görünmeyen bu kıyımın emrini bir Türk köle olan Synesios’un üzerine yıkmaya çalışmıştır. Sözde Synesios, imparatorun yanına kızgınlıkla girerek her Rum askerin 30 İskit (Peçenek) kölesi olduğunu bunların zincirlerinden kurtulmaları halinde ordunun yok olabileceğini bu yüzden esirlerin çoğunun öldürülmesini emretmesini istemişse de imparator sözde tutsakların da insan olduğunu söyleyerek azarladığı komutanı yanından göndermiştir. Synesios’da geceleyin sözde kendi inisiyatifiyle böyle bir katliamı gerçekleştirmiş, ertesi sabah durumu öğrenen imparator Aleksios saraya girenler yüzünden zincire vurdurduğu köle Synesios’u bağışlamıştır (Anna Komnena, 1996:255-257). İmparatorun emri vermiş olduğu ama bir Hristiyan’a yakışmayan “tutsakları topluca katletme suçunu” tebaasına anlatamayacağı ve siyasi rakiplerinin propaganda malzemesi olarak kullanacağını bildiği için böyle bir mizansen düzenlendiği sanılmaktadır.
[5] Anna Komnena, 1996: 252-255; Umar, 1998: 61-63