Site icon Özhan Öztürk Makaleleri

Rusya’nın Karadeniz politikası

Ioann Zlatoust liderliğindeki Rus savaş gemileri Karadeniz'de seyir halinde

Rusya, Çarlık dönemindeki Karadeniz politikası Boğazlar’ı ele geçirip Akdeniz’e inme politikasına 1917 Devrimi ile ara vermişse de II. Dünya Savaşı sonrasında Stalin’in Boğazlar üzerindeki emellerini açıkça ifade ederek Türkiye’nin NATO üyesi olmasına vesile olmuştur. Rusya, SSCB’nin dağılmasının ardından Karadeniz filosunu Ukrayna ile paylaşmak zorunda kalmış, eski Varşova Paktı üyelerinden Bulgaristan ve Romanya’yı NATO’ya kaptırmış, 2008’de eski Sovyet Cumhuriyeti Gürcistan’la kısa bir çatışma yaşayacak denli ilişkileri bozulmuştur.

Karadeniz’i ulusal çıkarları gereği vazgeçilmez olarak görmekte Rusya, bir yandan bölgede gücünü pekiştirmeye diğer yandan rakip bölgesel ve küresel güçlerin varlığını kısıtlama gayretinde olup, NATO’nun bölgedeki genişleme politikasını doğrudan tehdit olarak algılamakta, Ukrayna ve Gürcistan gibi bölge ülkelerinin anti-Rus ittifaklara katılmasını önlemeye çalışmaktadır. AB üzerinde petrol ve gaz boru hatları sayesinde enerji hâkimiyeti kurma ve kontrol edemediği projeleri baltalama politikası sürdüren Rusya’nın bölgedeki en önemli rakibi ABD ve Türkiye olmakla birlikte, Rusya’nın Gürcistan’la çatışması sırasında Amerikan savaş gemilerinin Karadeniz’e girişini kısıtlayarak ABD’den bağımsız hareket etme hevesini ortaya koyan Ankara, Rusya ile doğrudan çatışmaya girmek yerine rekabetin yanı sıra ve mümkün olabilen alanlarda işbirliği yapma politikası izlemeye başlamıştır.

2014 Kırım krizi ve Rusya’ya ilhakı

Sovyetler Birliği döneminde Moskova tarafından yönetilen Kırım 1954 yılında Nikita Kruşçev döneminde Ukrayna’ya bağlanmışsa da 1911 yılında yapılan referandum ile ‘Özerk Cumhuriyet’ statüsü elde etmişse de 1994 Budapeşte Memorandumu ile ABD, Birleşik Krallık ve Rusya, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü tahaahhüt etmişlerdir. 1997 yılında Ukrayna ve Rusya arasında imzalanan anlaşma ile Karadeniz filosu olarak anılan Rus savaş gemilerinin Sivastopol’deki varlığı uzatılmıştır. Ukrayna tarafından ülkenin en güney bölgesi ve tek özerk cumhuriyeti olarak görülen Kırım Cumhuriyeti Parlamentosu 85 milletvekiliyle toplanarak 6 Mart 2014 tarihinde ‘Sivastopol’un özel statüye sahip olacağı bağımsız ve egemen Kırım devletini ilan ediyoruz’ sözleriyle Rusya’ya katılma kararı almış, 16 Martta yapılan, Kırım Tatarlarının boykot ettiği referandumda çıkan %96.8’lik destekle Ukrayna’dan bağımsızlık ilan ederek Rusya’ya bağlanmak üzere resmen başvuruda bulunulmuştur[1]. 2. Dünya savaşı sırasında Kırım Tatarlarının Orta Asya’ya sürülmesinin ardından Kırım büyük ölçüde Ruslaştırılmıştır.

21 Kasım 2013’te Rus yanlısı olarak bilinen Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç, hapisteki eski Başbakan Yulya Timoşenko’nun bırakılması şartını koşan AB ile Ortaklık Anlaşması’nı imzalamayınca gösteriler başlamıştır. Yanukoviç, Batı ile arasını açarken Rusya ile gümrük birliği anlaşması imzalamaktan yana tavır koyunca Rus lider Vladimir Putin de devlet tahvili alımına dayanan 15 milyar dolarlık ekonomik yardım paketiyle Kiev’i ödüllendirmiştir. Aşırı sağcıların da destek verdiği AB yanlısı göstericiler  “erken seçim” talebiyle Kiev’de barikat kurup birçok kentte hükümet binalarını işgaletmiş, Yanukoviç göstericileri yumuşatmak için başbakanı görevden almış, muhaliflere hükümette görev ve sorumluluk teklif etmiş[2], hatta tutuklanan göstericileri serbest bırakmışsa da gösteriler aynı şiddette devam etmiştir. 2004 anayasasına dönülmesini isteyen ve aralarında aşırı milliyetçi Sağ Sektör’ün de bulunduğu göstericiler ile polis arasında Şubat ayında çıkan çatışmalarda  iki taraftan 90 kişi ölmüştür. AB’nin baskısıyla 21 Şubat günü Yanukoviç ile Batkivşina (Anavatan) Partisi lideri Yatsenyuk, Udar (Yumruk) Partisi lideri Kliçko ve Svoboda (Özgürlük) Partisi lideri Tyahnybok biraraya gelerek Alman, Polonyalı ve Fransız Dışişleri Bakanları ile Rusya’dan İnsan Hakları Komiseri’nin de bulunduğu görüşmeler neticesinde, muhalefetin tüm talepleri kabul edilerek, 2010 anayasanın iptal edilmiş, erken seçim kararı alınmış, devlet başkanının yetkilerinin kısıtlanmış ve milli mutabakat hükümetinin kurulması kararı alınmıştır. 22 Şubat’ta anlaşmaya uymayan muhalifler Yanukoviç’i görevden alıp, Oleksandr Turçinov yerine geçici başkan olarak seçerken 25 Mayıs’ta seçim yapılması kararlaştırılmış, Rusça anadilde eğitime son verilmiş ve Rus kökenlilerin ağırlıkta olduğu Berkut’u fesh etmiştir. Moskova Ukraynalı milliyetçilerin orantısız temsil edildiği, kendi aleyhine şekil almaya başlayan denge karşısında aktif tutum takınmış, Rusya Batı yanlısı yeni hükümeti tanımadığı gibi Batılı ülkelerin istihbarat operasyonu olarak algılamış hatta darbe girişimi suçlaması getirmiştir[3]. Rusya, anlaşmadan hemen sonra yapılan 3 milyar dolarlık borçlanmanın ardından 12 milyar dolarlık borçlanma paketini askıya almakla kalmamış, Rusya Başbakanı Medvedev, Ukrayna’ya tedarik edilen doğal gazın fiyatının revize edileceğini de belirtmiştir. Ukrayna’da etnik Rus nüfusun oranı %18 civarında olmakla birlikte ülkenin yarısının anadilinin Rusça olması Rusya’nın Ukrayna’daki gücünün demografik varlığından daha fazla ve kültürel yakınlığa dayandığını göstermiştir. Kiev’de nispeten bir istikrar ortamı oluşurken 23 Şubat’ta Sivastopol şehrinde Rus yanlısı gösteriler başlamış, Simferopol ve Sivastopol’de Rus yanlısı yerel milisler örgütlenirken[4], Kerç kentinde Ukrayna bayrağı indirilerek yerine Rus bayrağı göndere çekilmiştir. 26 Şubat günü bir anda ortaya çıkan yeşil üniformalı, hiçbir sembol ve rütbe taşımayan Rus yanlısı silahlı milisler yarımadanın stratejik noktalarını ertesi gün ise Kırım’ın başkenti Simferopol’de Kırım parlamento binasını ve havaalanını ele geçirmiştir. Rusya, Ukrayna’daki gelişmelerden bağımsız olarak çok önceden planlandığı iddiasıyla 28 Şubat günü Ukrayna sınırında 150 bin askerin katılımıyla dört gün süren bir tatbikat başlatarak komşusuna ve Batı ülkelerine göz dağı vermeyi ihmal etmemiştir. Ukrayna Sınır Güvenliği Kurumu, 10 Rus askerî helikopterinin Kırım üzerindeki Ukrayna hava sahasına girdiğini ve 30 Rus savaş gemisinin Sivastopol’deki üste harekete hazır hale getirildiğini iddia ederken, Ukraynalı yetkililer, Kırım yarımadasındaki Rus askeri sayısının 30 bini bulduğunu dile getirmiştir.[5] Mart ayının ilk haftasında Sivastopol’deki Ukrayna donanması ile Simferopol‘deki Ukrayna birlikleri de kuşatılarak teslim olmaları istenmiştir. 1 Mart’ta Kırım Parlamentosu bağımsızlık deklarasyonunu kabul etmiş, Rusya Federasyonu, 17 Mart 2014 tarihinde yaptığı açıklama ile Kırım’ı bağımsız bir devlet olarak tanıdığını beyan edip 18 Mart’ta Putin, Kırım’ın Rusya Federasyonu’na katılım anlaşmasını imzalayıp anayasal onay sürecini başlatırken Ukrayna hükumeti gelişmelerin yasal olmadığını, Kırım’ı hâlâ Ukrayna’nın bir parçası olarak gördüğünü açıklamıştır. Sonuç olarak Rusya, hem Sivastopol’de bulunan Karadeniz donanmasının hem de Rus etnik varlığını korumak amacıyla Kırım’daki agresif bir politika izleyerek çıkarlarını korumayı başarmıştır. Rusya bu şekilde, 2008 Gürcistan Savaşı sırasında Viktor Yuşçenko’nun Sivastopol’de demirli Rus donanmasının geleceğini tartışmaya açması sonrasında 2017’ye kadar olan Kırım üssünü kullanma hakkı parlemento kararı ile 2042 yılına kadar uzatılmış olmasına karşın Yanukoviç’in görevden alınmasıyla oluşan aleyhte denge ile oluşan belirsizlik ortamını askeri gücü sayesinde kendi lehine çevirmiştir. Gerçekten de Suriye krizi sırasında Akdeniz’de askeri etkinliğini sürdürebilen Rusya için Karadeniz donanmasının dolayısıyla deniz hakimiyeti stratejisinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmıştır. Kırım krizi sırasında Rusya bölgenin kendi açısından savaşmayı göze alacak kadar kritik bir öneme sahip olduğunu izlediği aktif ve agresif politikayla gösterirken, ABD Karadeniz’i stratejik öneme sahip ama vazgeçilmez kabul etmemektedir. Son dönemde Asya-Pasifik’e ağırlık vermeye çalışan ABD, Afganistan ve Irak Savaşı tecrübelerinin kazandırdığı deneyimiyle mevcut kaynaklarıyla dünyanın her yerini kontrol edemeyeceğinin farkında olarak temkinli davranmakta ve Rusya’ya karşı askeri seçenekten çok ekonomik yaptırımlarla, sınırlı cezalandırma yöntemleriyle sonuç almaya çalışmaktadır.

Notlar

Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016

[1] ‘Kırım bağımsızlık ilan edip, Rusya’ya başvurdu’ Hürriyet Gazetesi, 17 Mart 2014 http://www.hurriyet.com.tr/kirim-bagimsizlik-ilan-edip-rusyaya-basvurdu-26022578 (Erişim 9.1.2016)

[2] Yanukoviç tansiyonu düşürme adına Arseni Yatsenyuk’a Başbakanlık, Vitali Kliçko’ya ise Başbakan Yardımcılığı önermiştir.

[3] ‘Rusya: Ukrayna’da yaşananlar darbe girişimi’ Sputnik, 19 Şubat 2014 http://tr.sputniknews.com/rsfmradio.com/2014_02_19/Rusya-Yasananlar-darbe-girisimidir/ (Erişim 9.1.2016)

[4] Kırım’ın %60 oranındaki Rus nüfus örgütlenmeyi kolaylaştırmış olsa da tek tip üniforma giymiş, akıllıca organize olup iyi silahlanmış 6 bin kişilik silahlı gücün Rus askerleri olduğu ileri sürülmüştür. ‘No fighting but plenty of troops in Ukraine: Where things stand’ The Washington Post 3 Mart 2014 https://www.washingtonpost.com/news/world/wp/2014/03/03/no-fighting-but-plenty-of-troops-in-ukraine-where-things-stand-march-3/ (Erişim 10.1.2016)

[5] “Ukraine says Russian troops in Crimea have doubled to 30,000”, Reuters, 7 Mart 2014 http://www.reuters.com/article/us-ukraine-crisis-troops-idUSBREA260PW20140307 (Erişim 10.1.2016)

Exit mobile version