Ayvansaray
Ayvansaray, Haliç’in, küçük bir körfez ve yarımada meydana getirdiği güney kıyısında, kara surları ile Ayvansaray caddesi boyunca uzanan deniz surlarının (Heraklikus ve Leon surlarının) birleştiği bölgenin adıdır. Bizans döneminde Blaherna (Tekfur Sarayı) sarayının yakınlarında Blaherna ve Knigu kapılarının arasında yer aldığı için Loca (Λότζα) ve Hiloporta (Ξυλόπορτα) olarak da bilinmekteydi. 16. Yüzyıl Osmanlı kayıtlarında Mahalle-i Eksiliporta adıyla anılan bölgenin adı bu dönemden sonra değişmiş olmalıdır ki 17. Yüzyıl sonlarında Ermeni gezgin Yeremya Kömürcüyan İstanbul’un bir ayağının Eftapiryo (Yedikule) diğerinin ise Ayvan Saray olduğunu bildirirken yerleşimin diğer isimlerini anmamıştır.
Ayvansaray semti ve Tekfur Sarayı nerede? Ayvansaray’a nasıl gidilir?
Ayvansaray Adı nereden geliyor?
Osmanlı döneminde saraya ait fil gibi bazı egzotik hayvanların burada barındırılmasına atfen “hayvan sarayı” adının verildiği “hayvan” kelimesinin de Çingene ağzında “ayvan” olarak telaffuz edildiğinden zamanla yaygınlaştığı veya Bizans sarayından kalmış bir eyvana atfen Farsça eyvan “teras, sundurma” kelimesinin Ayvansaray’a (Αϊβάν Σαράι) dönüştüğü iddia edilmektedir. J. H. Mordtmann ve Paul Wittek ise İstanbul’un fethi sırasında Haliç surlarında açılan bir gediğin Evliya Çelebi’nin 17. yüzyılda andığı gibi Eyyûb Ensârî ve Ebû Eyyûb Ensârî Kapısı olarak adlandırılarak kapı kabul edildiğini ama zamanla Ayvansaray Kapısı şekline dönüştüğünü ileri sürmüştür. Kapının adı Ebû Eyyûb Hâlid b. Zeyd el-Ensârî’nin 52 (672) yılında burada şehit düştüğü inanışından gelmektedir ki gerçekten de etrafta 7 tane sahabe mezarı bulunmaktadır.
Tarihi
Blakhernai, Bizans imparatoru İmparator II. Theodosius (408-450) döneminde Notitia Urbis Constantinopoleia’ya göre XIV. bölgede (Regio) yer almaktaydı. Günümüzde Fatih ilçesine bağlı bir mahalle olup, doğusunda Balat, batısında, Eyüp’ün Defterdar mahallesi, kuzeyinde Haliç ve güneyinde Edirnekapı yer almaktadır. Semtte Ayvansaray Kapısı adıyla anılan iki kapının bahsi geçmekle birlikte Haliç surlarında açılan gedikle ilişkilendirilen Ebû Eyyûb Ensârî Kapısı günümüze ulaşamamış olup Haliç tarafındaki bir sur parçasının üzerinde yer alan diğer kapı ise Ayvansaray Mescidinin dibinde yer almaktadır. Bizans döneminin Ayios Basileios Ayazması Toklu Dede türbesi hazîresi içerisinde yer almakta olup, günümüzde kurumuş ve üzeri molozlarla dolmuş durumdadır. Ayvansaray semti Bizans döneminde 1069, 1203 ve 1434’te yanmıştır.
1453 İstanbul kuşatması sırasında II. Manuel Paleologos ve Venedikli Leonardo Langoso ile Rumeli Beylerbeyi Karaca Bey’in komutasındaki birlikler arasında bölgede şiddetli çarpışmalar gerçekleşmiştir. Osmanlı fethi sonrası sahabe kabirleri sebebiyle Müslümanların da yerleştiği ama ağırlıklı olarak Rum yerleşimi olan bölgede 1544 yılında 17’si 1462’de fethedilen Midilli’den sürülen 52 Hristiyan aile yaşamaktaydı. 19. yüzyıla dek nüfusu büyük ölçüde Rumlardan oluşan Ayvansaray’da ayrıca Kömürcüyan’ın iki yüzyıl öncesinde varlığını bildirdiği Yahudi ve Çingeneler de yaşamaktaydı. 1729, 1755, 1773, 1862, 1864, 1880 ve 1911 yangınları bölgeyi önemli ölçüde tahrip etmiştir.
20. yüzyılda Müslümanların da etnik yapıya eklendiği bölge hakkında Reşad Ekrem Koçu 1950’lerde Ayvansaray’ın amele, işçi, küçük esnaf, gemici yatağı olduğunu, denizcilerin geçici olmakla birlikte fabrika ve kalafat yerlerinde çalışanların kalıcı olarak yerleştiğini, Lonca adını alan iç kısmın İstanbul’un Sulukule ile birlikte en yoğun Çingene kolonisi olduğunu, bölgede çeltik, lastik, dokuma, konserve, kalem fabrikaları ile bir değirmenin varlığını bildirmiştir. Cumhuriyet döneminde Ayvansaray’da ki Rum nüfus önemli ölçüde eksilmiş olup, 1949 sayımında 75, 1955 yılında ise 45 Rum ailenin yaşadığı bölge özellikle 6-7 Eylül olaylarından sonra büyük ölçüde boşaltılmıştır.
Ayvansaray semti tarihi yapılar, görülecek yerler
Tekfur Sarayı, Anemas Zindanları, Aya Dimitri (Αγίου Δημητρίου) kilisesi, Meryem
Ana (Παναγία η Βλαχερνίτισσα) kilise ve ayazması, İvaz Efendi Camii, Atik Mustafa Paşa (Cabir) Camii, eski bir Bizans kilisesinden dönüştürülen Toklu Dede Mescidi, Korucu Mehmed Çelebi tarafından 1590-1591’de inşa ettirilen Korucu Mehmed Mescidi, Sadrazam ġehit Ali Paşa tarafından 1713-1716’de inşa ettirilen ama günümüze sadece duvar kalıntıları ulaşan Çınarlıçeşme Mescidi ile Or-Ahayim Musevi hastanesi bölgenin önemli tarihi
yapılarıdır. Harabe halindeki Emir Buhari Mescidi ve Tekkesi ile 1960’larda yeniden inşa edilen Abdülvedud Tekkesi, Simkeşbaşı İskender Bey Çeşmesi, harabe halindeki Hatice Sultan Çeşmesi, harabe halindeki Hançerli Hamamı, günümüze ulaşamayan Yalı Hamamı ve Mustafa Paşa Hamamı ise diğer tarihi yapılardır.
KAYNAKÇA
Belge, M., İstanbul Gezi Rehberi. İstanbul, 2007. s. 179
Eyice, Semavi (1994). Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi. Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı. İstanbul. s. 492-495
Janin, Raymond (1950). Constantinople Byzantine. Paris: Institut Français d’Etudes Byzantines
Koçu, Resat Ekrem. Istanbul Ansiklopedisi. 3. Cilt. Tan Matbaasi, 1960 s. 1642-43
Kömürcüyan, Ι.Τ, Οδοιπορικό στην Πόλη του 1680. Atina, 1992. s. 57
Ülke, Recep (1957). Ayvansaray, Balat ve Fener Semtlerindeki Anıtlar. İstanbul
Yerasimos, S. Έλληνες της Κωνσταντινούπολης στα μέσα του ΙΣΤ’ αιώνα», Η Καθ’ ημάς Ανατολή Β. Atina, 1994. s 123-127.