İnsanlık tarihinin bilinen en eski uygarlıklarından biri olan Sümerler, M.Ö. 4100 ila 1750 yılları arasında Mezopotamya’da (bugünkü Irak topraklarında) gelişmiş, kültür, bilim, din ve yönetim açısından derin izler bırakmıştır. Sümer kelimesi, “medenî kralların ülkesi” anlamına gelir; bu ifade, Sümer toplumunun gelişmişliğini yansıtır.
Zamanı saat ve dakikalara bölen sistemin kökeni Sümerlere dayanır. 60 tabanlı sayı sistemi, günümüzde hala saat, açı ve coğrafi koordinat sistemlerinde kullanılmaktadır. Ayrıca ilk yazılı hukuk kuralları, çok tanrılı din anlayışı, tapınak mimarisi ve sulama sistemleri de bu uygarlığın insanlığa kazandırdığı yenilikler arasında yer alır.
Anunnakiler: Tanrılar, Mitler ve Kozmik Bağlantılar
Sümer inanç sisteminin merkezinde, evreni yönettiğine inanılan Anunnaki adlı tanrı grubu bulunuyordu. Anunnakiler, gökyüzü tanrısı An (Anu) ile yer tanrıçası Ki’nin çocukları olarak kabul edilir ve hem doğa olaylarını hem de insan kaderini yönettiklerine inanılırdı. Bu tanrılar, özellikle ölülerin yargılanmasında karar verici konumda olup adaletin ve kozmik düzenin koruyucularıydı.
Sümer mitolojisine göre, tanrılar insanlar gibi duygulara sahipti; kızabilir, kıskanabilir veya yardımsever davranabilirlerdi. Her şehirde bir baş tanrıya adanmış ziggurat adlı büyük tapınaklar bulunurdu. Örneğin Ur şehrinde Ay tanrısı Nanna (Sin)’ya adanmış ziggurat hâlâ günümüze ulaşan en etkileyici Sümer yapılarından biridir.
Tarih mi, Mit mi, Yoksa Daha Fazlası mı?
Anunnakiler, tarih boyunca birçok teoriye ve tartışmaya konu olmuştur. Geleneksel arkeolojiye göre bu tanrılar sadece mitolojik figürlerdir. Ancak bazı alternatif araştırmacılar, Sümer tabletlerinde geçen ifadelerin “tanrılar” olarak değil, gökten gelen varlıklar veya daha radikal biçimde dünya dışı zeki canlılar olarak yorumlanabileceğini savunur.
Bu görüşlerin kaynağı, özellikle Zecharia Sitchin gibi araştırmacıların yaptığı çeviriler ve yorumlardır. Sitchin’e göre Anunnakiler, Nibiru adlı varsayımsal bir gezegenden gelmiş, genetik mühendislikle insan ırkını yaratmış olabilirler. Elbette bu teoriler bilim dünyasında büyük ölçüde spekülatif kabul edilir.
Sümerlerin Kalıcı Mirası
Sümerler yalnızca geçmişin gizemli bir halkı değil, aynı zamanda bugünkü medeniyetin temellerini atan öncülerdir. Yazının icadı (çivi yazısı), ilk şehir devletleri, hukuk kuralları, tarım teknikleri ve çok tanrılı din sistemi gibi pek çok kavram onların eseridir. Sümer uygarlığı, daha sonra gelen Akad, Babil ve Asur medeniyetleri üzerinde de büyük etkiler bırakmıştır.
Anunnakiler ve diğer tanrılarla ilgili efsaneler ise sadece dini inançlar değil, aynı zamanda insanın evrenle kurduğu ilişkiyi ve kozmik düzene dair anlayışını yansıtan önemli kültürel kaynaklardır.
Sonuç
Sümer uygarlığı, hem tarihsel gelişmeler hem de mistik anlatılar açısından insanlığın kolektif hafızasında önemli bir yer tutar. Anunnakiler gibi figürler, sadece birer mitolojik unsur değil; aynı zamanda, geçmişi anlamaya çalışırken insanlığın evrene dair sorduğu en temel sorulara da işaret eder: Nereden geldik? Kim tarafından yaratıldık? Ve bu evrende yalnız mıyız?