Ordu şehre girdi, yağmaladı ve yaktı. Yaşayan tüm şehir sakinlerini esir etti veya katlettikten sonra geriye sadece harabeler kaldı. Tüm sokaklar cesetlerle dolu artık onların üzerine basmadan yürümek imkansız.
(Arap tarihçisi Sibt ibn al-Jawzi, MS 1064)
961-1045 yılları arasında Bagratuni (Pakraduni) Hanedanlığı’ndan Ermeni hükümdarlarının başkenti, yağmalanmış, terk edilmiş ve unutulmuş muhteşem Orta Çağ şehri Ani (Ermenice Անի) bir zamanlar 100.000’in üzerinde nüfusa ev sahipliği yapmışsa da asırlardır yıkıldığı günün anısını sonsuza dek yaşatmak istercesine boş ve harabe halinde kalmıştır.
Kimilerince ‘1001 Kiliseler Şehri’ ve ‘40 Kapılı Şehir’ olarak adlandırılan Ani şehrinin halkı zamanında Ermeni olmakla birlikte tarihi site günümüzde Türkiye’nin Kars ilinin 44 km güneydoğusunda, Ermenistan sınırına yakın Ocaklı köyüne yakın bölgede yer almaktadır. Arpaçay ve Alacasu vadilerine hakim yüksek bir kayalığa kurulu yerleşim İpek Yolu’nun Anadolu’daki ilk konaklama merkezi olduğu için önemli bir ticaret merkeziydi.
Bir zamanlar İstanbul (Bizans döneminde Konstantinopolis), Bağdat ve Kahire’ye rakip olan Ani, ardı kesilmeyen savaş ve istilalar sonrasında terk edilmişse de ancak sonrasında depremler vandalizm şehirden kalan son yapıların iyice zarar görmesine sebep olmuştur. Ani’yi gördüğünüzde yaşayacağınız ilk duygu geçmiş sakinlerinin yarattığı uygarlığın hatırasını yaşatmak için zamana karşı inatla direnen bu Ortaçağ şehrinin olduğu gibi korunması gerektiğini düşünmek oluyor. 1877-78 Osmanlı-Rus savaşında Rusların eline geçen bölge, Birinci Dünya Savaşı sonrası Osmanlılar tarafından geri alınsa da Ani ve civarı kısa bir süre için yeni kurulan Ermenistan Cumhuriyeti’nin eline geçmiştir. 1920’de, Kurtuluş Savaşı sırasında Ani son bir kez daha el değiştirdi ve Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına dahil olmuştur.
Ani’den bugüne ulaşabilen pek çok kilise, harap durumda bile olağanüstü güzel görünüyor. Ayrıca bu kiliselerden daha yeni olmasına rağmen Büyük Selçuklu İmparatorluğu’na siyasî olarak bağlı Şeddadiler zamanında inşa edilen bin yıllık minaresiyle Ebu’l Menûçihr Camii de şehrin uzun tarihine ve farklı kültürel etkilerine yaptığı katkının kanıtı olarak hala ayakta duruyor. Kimi yazarlar bu yapının başlangıçta Bagratuni hanedanın saray olarak inşa edilip sonradan camiye dönüştürüldüğü iddia etmektedir.
Kentin en yüksek kesiminde ilk kez Urartular’ın yerleştiği iç kale bulunmakta olup, kenti çevreleyen 8 m yüksekliğinde 4.500 m uzunluğundaki surların içerisinde bazıları iyi durumda olan cami, kilise, hamam, saray, kervansaray ve köprü gibi 21 adet yapı yer almaktadır. Kentin 7 giriş kapısından özellikle üzerinde kükreyen bir aslan kabartmasının bulunduğu Orta Kapı dikkat çekmektedir ki üzerinde Menûçihr tarafından koydurulan kitabe okunur durumdadır. Kırmızı taşlardan inşa edilen Ani Katedrali’nin 1319’daki bir depremde tavanı, daha sonraki bir depremde ise başka bir köşesi yıkılmış olsa da hala güzelliğini muhafaza etmektedir. 10. yüzyıl sonlarında kurulan ve Bagratuni Prensi Grigor Pahlavuni’nin mezarını barındırdığı sanılan Aziz Gregor Kilisesi 12 kenarlı şapeli ve kubbesi ile hala güzelliğini korumaktadır. 1215’te inşa edilen içi muhtemelen Gürcü ressamlarca yapılan fresklerle dolu Surp Kirkor Kilisesi de ayrıca görülmesi gereken yapılardandır.
Yerel yetkililerin uzun süre ilgisiz kalmasına karşın uluslararası miras kuruluşları uzun süredir Ani’nin kaderiyle ilgilenmektedir. 1996, 1998 ve 2000’de Ani, Dünya Anıt Fonu’nun ‘Tehlike Altındaki 100 Site’ izleme listesine dahil edilmiştir. Ermenistan sınırına çok yakın olduğu için Ani’yi ziyaret etmek veya fotoğraflamak için 2004 yılına kadar resmi izin gerekiyordu, ancak sitenin korunmasına yönelik entellektüel baskı ve uluslararası kurumların ilgisi gittikçe arttığından duygusu ve bugün Ani’yi ziyaret etmek çok daha kolay hale gelmiştir. 2010 yılında Ani, Küresel Anıt Fonu tarafından nesli tükenmekte olan dünya mirası alanları hakkındaki raporlarının bir parçası olarak tanımlanmıştır. 2011 yılında Dünya Anıt Fonu, Türkiye Kültür Bakanlığı ile ortaklaşa resmi restorasyon çalışmalarının başladığını duyururmuştur. 2012’den bu yana UNESCO Dünya Mirası geçici listesine alınan Ani arkeolojik alanı, 2016 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kaydedilince bu listeye Türkiye’den giren 16’ncı yer olmuştur.
UNESCO Dünya Miras Listesi Türkiye
Ani dışında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne daha önce listeye giren yerler arasında; Sivas Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, Hattuşaş, Nemrut Dağı, Xanthos-Letoon, Safranbolu, Truva Antik Kenti, Selimiye Camii ve Külliyesi, Çatalhöyük, Bergama Antik Kenti, Cumalıkızık, Pamukkale, Kapadokya, Efes Antik Kenti ile Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçesi bulunmaktadır.