Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde bulunan ve Osmanlı mimarisinin doğudaki en önemli eserleri arasında yer alan İshak Paşa Sarayı, eşsiz mimari yapısıyla imparatorluğun zenginlik ve ihtişamını günümüze dek korumayı başarmıştı. Bayezid Sancağı’nın beyi Abdi Paşa tarafından 1685’de yaptırılmaya başlanan ve haleflerinden İshak Paşa tarafından yapımı tamamlanan sarayın kitabesinde Harem bölümünün yapım yılı 1784 olarak kayıtlıdır. Uzun süre terk edilmiş durumda kalan saray yakın zamana dek sadece fotoğraf meraklısı turistlerce ziyaret edilmekteydi.
Paşa ailesi tarafından tam bir yüzyıl boyunca nesiller boyu inşa edilerek genişleyen sarayın Ortadoğu esintili kemerleri ve kubbeleri 400 yılı aşkın bir süredir varlığını sürdürüyor. İran sınırına yakın bir yerde bulunan sarayın mimari tasarımı, geleneksel Osmanlı yapılarının karmaşık kulelerinden farklı olarak komşu ülkenin kültüründen büyük ölçüde etkilenmiştir. Kabartma ve süslemeleriyle Selçuklu sanatının özelliklerini taşıyan saray fırın, cami, zindan, divan odası, harem hatta ahırlarıyla adeta küçük bir şehri andırmakta olup, merkezi ısıtma sistemi benzeri olanaklarla donatılmıştır. Gerçekten de ocaklarda ısıtılan sıcak suyun, toprak künkler vasıtasıyla yapı içerisinde dolaştırılmasıyla bir çeşit kalorifer sistemi oluşturulmuş, böylece iç mekânların ısıtılması sağlanmıştır. Zamanla yıpranmış zarafetine rağmen İshak Paşa Sarayı’nın altın çağı uzun sürmemiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun düşüş dönemine tanıklık eden Lâle Devri’nin son büyük anıt yapısı sayılan yapı stratejik açıdan önemini de kaybetmesiyle birlikte tamamen terk edilmiştir. 1877-1878 yıllarında Osmanlı-Rus Harbi’nde Ruslar bölgeyi işgal ettiğinde Berlin Antlaşması ile geri çekilinceye dek saraydaki değerli eşyalar ile altın kaplama olduğu söylenilen kapısını da beraberinde götürmüşlerdir. 1. Dünya Savaşı sırasında Ruslar’ın sonrasında 1937’ye dek Türk Ordusunun askeri amaçlarla kullandığı yapı bunlara ek olarak bölge halkının yeni ev yapmak için saray taşlarını kullanması yüzünden de zarar görmüştür. 2004’de restore edilen saraya ahşap ve camdan yeni bir çatı eklendiğinde yapının tarihi karakteri büyük ölçüde değişmiş, 2011’de yani bir restorasyon başlamıştır.
İshak Paşa Sarayı’nı ziyaret ettiğinizde saray silüetinin efsanevi görüntüsünü alarak rüzgarlı avlulara ve boş salonlara bakmaya devam edebilir. İshak Paşa Sarayı, 100 liralık banknotun arkasında bile yer alarak kültürel bir simge olarak yerini sağlamlaştırdı. Sarp kayalıklar arasındaki bir tepede yer alan İshak Paşa Sarayı’nı ziyaret ettiğinizde 116 odalı bu kartal yuvasının rüzgarlı avlusunda etrafındaki ova manzarasının tadını çıkarabilirsiniz. İki büyük avlu arasında Türk – İslam sanatına özgü süslemeleri içeren Gotik tarzda bir anıtsal taç kapı bulunmaktadır. Saray ayrıca 1799’da İshak Paşa ve eşi için yapıldığı düşünülen sekizgen planlı türbe ile zamanında bir musluğundan süt diğerden su aktığı söylenilen bölge halkı arasında ‘süt çeşmesi’ olarak bilinen bir çeşmeyi barındırmaktadır.
Doğubayazıt ilçe merkezine 7 kilometre uzakta, 1.900 m yükseklikteki bir tepede 7600 m2’lik bir düzlem üzerine oturtulan kurulu olan tarihi saray, yaz-kış yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olup, UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde de yer almaktadır. 2005-2009 arasında tedavide kalan 100 Yeni Türk Lirası banknotların arkasında yer verilen İshak Paşa Sarayı kültürel bir simge olarak yerini sağlamlaştırmıştır.