Ölüdeniz’de dünyaca ünlü plajlara ve yatlarla dolu limana 10 km mesafede, Toros Dağları’nın karşısında bir zamanlar cıvıl cıvıl kaynayan Rum köyü Levissi köyünün ıssız harabeleri arasında dolaşırken geçmişe doğru hüzünlü bir yolculuğa çıkmamak mümkün değil. Çatısız ve yıpranmış taş binalar arasında zamanın aşındırdığı dar sokaklarda yürürken bir zamanlar bu evlerde kimlerin yaşadığı, bir zamanlar boş sokaklarda oynayan çocukların hala yaşayıp yaşamadığını, artık su akmayan çeşmenin başında neler konuşulduğunu merak edip durursunuz.
Muğla’nın ilçesi Fethiye sınırlarında yer alan Kayaköy harabe görünüme karşın antik bir Yunan şehri değil 1920’lerde Türk-Yunan nüfus mübadelesi sırasında terk edilmiş modern bir harabe. Teke Yarımadası üzerindeki yerleşim Likya döneminde kasaba Karymlassos adıyla biliniyordu. Amasyalı coğrafyacı Strabon Antik Çağ’da ‘Sarp bir dağa ulaşılır. Burada dar ve derin bir derede iskan edilmiş bulunan Karymlessos bulunur..’ sözleriyle yerleşimin varlığını doğrulamıştır ki çevresinde bulunan kaya mezarları ve lahitler bu dönemde kalan fiziksel kanıtlardır. Bizans döneminde adıyla Levissi kurulan yerleşimden ilk olarak 14. yüzyılda bölgeye gelen İtalyan gezgin Sanudo ardından 17. yüzyılda Evliya Çelebi bahsetmiştir.
Tamamı Rumlar’dan oluşan küçük bir köy olan Levissi zamanla büyüyerek 20. yüzyılın başlarında 20.000 kadar nüfusa ev sahiliği yapmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve Türk-Yunan Savaşı’nın (1919-1922) ardından 1923 karşılıklı zorunlu nüfus mübadelesi ile Levissi’de yaşayan Rumlar Yunanistan’a göç ederken Kayaköy’e de Selanik ve civarından gelen muhacirler yerleşmişlerdir.
Kayaköy’de bulunan Taksiyarhis ve Panagia Pirgiotiissa adlı 2 Rum Ortodoks kilisesi, 14 şapel, bir çömlek atölyesi, yel değirmenleri ve şehri sulayan çeşmeler ve sarnıçlarla birlikte şu anda yaklaşık 3500 ev boş ve çoğu çatısız durumda bulunmaktadır. Mübadele sonrasında terk edilen yerleşimin bakımsız kalmasının yanı sıra 1957 Fethiye Depremi ve Rum evlerinde gömü olduğu söylentisiyle definecilerce yağmalanması da yerleşimin harap olmasına sebep olmuştur.
Sert kışlar ve kuvvetli rüzgarlar binaları iyice harabeye çevirerek kasaba canlı müze niteliği ile turistlerin ilgisini çekmektedir. Karya adlı köy gazetesinin de basıldığı bölgenin ilk matbaasına ev sahipliği yapan kasabanın evleri gibi okulları, postanesi, kiliseleri, eczanesi ile refah dolu günlerini geride bırakmış durumdadır. Rumların yerlerine köy getirilen mübadiller yamaçta kurulan Kayaköy’e uyum sağlayamamış, onlar da etrafa dağıldıklarında Kayaköy ikinci kez terk edilmiş, artık Hayaletköy olarak anılmaya başlanmıştır. I. Dünya Savaşı’nın son yılları ve Türk Kurtuluş Savaşı yıllarında Fethiye’nin Eskibahçe isimli şirin bir köyünde yaşayan Philothei isimli Rum kızı ile İbrahim isimli Türk genci arasındaki aşk ekseninde yazılan Kanatsız Kuşlar kitabı, Kayaköy’ün kurgusal bir versiyonunda geçmektedir. 2014’de “Water Diviner” filminin bazı sahneleri Kayaköy’de çekilmiştir. Kayaköy, UNESCO tarafından Dünya Dostluk ve Barış Köyü olarak kabul edilmiştir. Köyde bulunan Müze ev içerisinde bulunan fotoğraflar elinde bir valiz ile bir gün dönme umuduyla ayrılan ailenin çocukları tarafından getirilen o ailenin Kayaköy’deki günlerine ait resimlerdir.
Kayaköy’e en yakın havaalanı Dalaman olmakla birlikte otomobille giderseniz Ölüdeniz’e oldukça yakın mesafede yer almaktadır.