Bizans İmparatorluğu‘nun başkentindeki Konstantinopolis İmparatorluk Kütüphanesi, antik dünyanın en büyük kütüphanelerinden biriydi. Bergama ve İskenderiye gibi antik dünyanın büyük kütüphanelerinin yıkılmasından yıllar sonra, Konstantinopolis İmparatorluk Kütüphanesi, yaklaşık 1000 yıl boyunca değerli Antik Yunan ve Latin metinlerini korumuştu.
Konstantinopolis İmparatorluk Kütüphanesi’nin Kuruluşu
Bizans İmparatorluğu’nun başkentinde bulunan kütüphane, papirüs üzerine yazılmış eski metinlerin bozulmasının farkına vardığı için, İmparator II. Konstantin (Constantius) tarafından 357-353 yılları arasında inşa edilmişti. İmparator, kütüphanenin yazıhanesinde papirüs rulolarından ciltleri parşömen gibi daha kalıcı malzemelere kopyalamak gibi oldukça zahmetli işi kâtiplere emanet etmişti. Yazıların kopyalanmasından sorumlu olan kişi doğrudan II. Konstantin altında kütüphane denetiminde çalışan Themestios olduğu düşünülmektedir. Zosimus’a göre (Hist. No. 3.11.3) imparator Julian (361-63) kütüphaneye sahip çıkmış dahası genişletilmesi için kendi mal varlığını kullanmıştır. Codex Theodosianus’a[1] göre (14.9.2), 372 dolaylarında İmparator Valens, dört Yunan ve üç Latin hattat (antiquarii) kullanarak, selefi II. Konstantin’in çabalarını devam ettirmiştir. Bugün sahip olduğumuz Yunan klasiklerinin çoğunu, Konstantinopolis İmparatorluk Kütüphanesi’nden kalan Bizans kopyalarına borçluyuz. Tabii ki tümü değil çünkü metinleri papirüsten parşömene kopyalayan kâtipler en değerli olduğunu düşündüklerini korumaya büyük özen gösterirken bazılarını ihmal ettiklerinden şüphe edilmemelidir. Homer ve Hellenistik tarihler gibi eski Yunanca eserlere daha sonraki Latin eserlerine göre daha fazla öncelik verilmiştir. Benzer şekilde, Sophocles ve onun çağdaş filozofları gibi daha kayda değer isimlere daha az bilinen isimlerden öncelik verilmiştir.
Kitaplar
Bazı tarihçiler Konstantinopolis İmparatorluk Kütüphanesi’nin, bazıları yanan İskenderiye Kütüphanesi’nden gelebilecek, 100.000 kadar el yazması kitabı barındırabileceğini ileri sürmüştür. Onikinci yüzyıl epitomisti Joannes Zonaras, muhtemelen doğru bir tahminde bulunmakla birlikte, 475 yılında İmparatorluk kütüphanesinin Konstantinopolis yangınlarından zarar gördüğünde, 120.000 cilt içerdiğini, bu da kütüphanenin ilk yüzyıldan sonra sürekli büyüdüğünü göstermektedir. Bununla birlikte İskenderiye Kütüphanesi‘nin yıkılması ile ilgili bilgiler çelişkili olduğu gibi Konstantinopolis İmparatorluk Kütüphanesi’nin kitap içeriği hakkındaki bilgiler de sınırlıdır. Binlerce kitaba ev sahipliği yapan İskenderiye Kütüphanesi’nde kurtarılabilen kitap ve belgelerin çeşitli zamanlarda çeşitli yerlere taşındığı söylenmekteyse de koleksiyonda neler kaldığı belli olmadığı gibi Konstantinopolis İmparatorluk Kütüphanesi’ne taşındıklarına dair somut bir delil de bulunmamaktadır.
Yıkılması
İskenderiye Kütüphanesi gibi, Konstantinopolis İmparatorluk Kütüphanesi’nin yıkımının tarihi de net değildir. Kütüphanedeki kitapların tamamı olmasa da bir kısmının 475’deki bir yangında yok olduğu iddia edilmektedir. Buna karşın bazı kaynaklar, kütüphanenin koruyucuları II. Constantius ve Themistios’un yangında kaybolacak kitapları kurtarmak ve kopyalamak için yorulmadan çalıştığını bildirmiştir. Ayrıca kütüphane koleksiyonun daha sonra 8. yüzyılda Charlemagne tarafından alındığı yönünde bazı iddialar ileri sürülmüştür. Charlemagne’ın sarayında 8. ve 9. Yüzyıllarda bilgi birikimi oluşturmak için benzer yöntemler kullanılırken, Konstantinopolis İmparatorluk Kütüphanesi’nden mi yoksa sadece Charlemagne’nin Aachen Kütüphanesi’nden getirilen kopyaların kullanıldığı belli değildir. Yangın hasarının yanı sıra, kütüphane binasının kendisi de koleksiyonun yanı sıra başta 1204 yılındaki Dördüncü Haçlı Seferi de olmak üzere baskın ve savaşlardan zarar görmüştür. 1204’de Konstantinopol’ün Frank ve Venedikliler tarafından ele geçirilmesi sırasında İmparatorluk Kütüphanesi yakılmış, muhtemelen koleksiyonun büyük bir bölümü bu sırada yok olmuştur. Tarihçiler, yangınların şehri yıktıktan sonra, o zamanlar resmi bir İmparatorluk Kütüphanesinin varlığını sürdürdüğüne dair hiçbir işaret bulunmadığını belirtmemişlerdir ki Haçlıların, bu dönemde nadir Bizans elyazmalarının bir kısmını çalıp sattıklarına inanılmaktadır. Konstantinopolis’in yağması sonucu Bizans başkenti Nicaea’ya taşınmışsa da 1222’de İmparator III.John Doukas Vatatzes veya Ducas Vatatzes bu şehirde Bizans İmparatorluk Kütüphanesini yeniden kurmuştur. 1453 yılında Konstantinopolis şehri Osmanlılarca ele geçirildiğinde kütüphane binası ayakta kalmışsa bile içinde kalan eserlerin bahsi geçmemektedir. 19. yüzyılda, bir hekim ve “oryantalist” olan Profesör Carlyle’ye, 1800 yılında Osmanlı sonrası fetih sonrası hayatta kalan metinlerin bulunduğu depo olan Seraglio’ya erişim sağladı, ancak İmparatorluk Kütüphanesi’nden hiçbir metin bulamamıştır. Bununla birlikte 1840’da ortaya çıkan, 1915’te çevrildi ve özel bir koleksiyonda bulunup, 1998’de satılan Arşimet Palimpses (Archimedes Palimpsest) Syracuse ve diğer yazarların eserlerinden oluşan 10. yüzyıla ait bir Bizans Rum kopyası olup, Osmanlı döneminde varlığını sürdürmüş olması çeşitli soru işaretlerine sebep olmuştur. Bu metin, İmparatorluk Kütüphanesi’ndeki koleksiyonun bir dereceye kadar Osmanlı imparatorluğuna ve daha sonra da günümüze kadar gelmiş olabileceğinin tek kanıtı olabilir. Tarihçi Steven Runciman, 5.yüzyıldan sonra, İstanbul’da pek çok kilise ve manastırda olmasına rağmen, hiçbir halk kütüphanesinin bulunmadığını kaydetmektedir ki bu durumda kütüphanenin sadece sınırlı bir kesim tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Kaynakça
Harris, Michael H. (1999). History of Libraries of the Western World. Scarecrow Press. ISBN 9780810877153.s.75-76
Wilson, Nigel G. (2003-03-03). “The Libraries of the Byzantine World”. Greek, Roman, and Byzantine Studies. 8 (1), s. 53–80. ISSN 2159-3159.
Notlar
[1] Codex Theodosianus veya Theodosius kanunları II. Theodosius’un Praetorian Prefect Antiochus Chuzon’un teşvikiyle 435 ve 438 yılları arasında hazırlattığı kanunlardı. Büyük Konstantin’den beri çıkartılmış olan imparatorluk kararnameleri tek bir derleme halinde toplanmış ve tasnif edilmişti.