Kimse ideolojik olarak farklı ve birbirlerini düşman kabul eden[1] iki devletin yanyana gelebileceğine ihtimal vermediğinden Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı, Molotov-Ribbentrop Paktı ya da tam resmi adıyla Almanya ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği arasındaki Saldırganlık Antlaşması[2] İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasından bir hafta önce imzalandığında tüm dünya şaşırmıştır.
1. Dünya Savaşı’nın başlamasından kısa bir süre önce 23 Ağustos 1939’da Avrupa’da iki can düşmanı devlet Almanya ve Sovyetler Birliği önümüzdeki 10 yıl boyunca birbirlerine karşı savaşmamayı taahhüt ettikleri Alman-Sovyet Saldırganlık Paktı’nı imzalayarak tüm dünyayı şaşırtmıştır. Sovyet lideri Joseph Stalin (1879-1953), Avrupa’nın Büyük Savaş’tan (1914-1918) sonra başka bir büyük savaşın eşiğine geldiğinde böyle bir anlaşmayı yani ülkesini Almanya ile barış şartlarında tutmayı Sovyet ordusunu savaşa hazırlamak için zaman kazanmak amacıyla kullanmıştır. Almanya Başbakanı Adolf Hitler (1889-1945) ise anlaşmazlığı Almanya’nın Polonya’yı rahatça istila edebileceğinden emin olmak için kullanmıştır. Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı’nda ayrıca Sovyetler ve Almanların daha sonra Doğu Avrupa’yı nasıl bölüştürecekleri konusunda anlaştıkları gizli bir anlaşma vardı. Anlaşma, Alman ordusunun Sovyetler Birliği’ni işgal ettiği Haziran 1941’de hükümsüz hale gelmiştir.
Anlaşma Öncesinde Avrupa’da Siyasi Atmosfer
Bir önceki yıl Hitler Avusturya’yı ilhak etmişti (Bkz. Anschluss) ve Alman azınlığın haklarını koruma bahanesiyle Çekoslovakya’nın Sudetenland bölgesini almıştı.
Nazi Almanyası, 15 Mart 1939’da ise Çekoslovakya’nın geri kalanın işgal ederek, bir yıl önce Münih, Almanya’da Büyük Britanya ve Fransa ile imzaladığı anlaşmayı bozmuştur. Çekoslavakya’nın İşgali, İngiliz ve Fransız politikacıların endişelenmesine, Almanya Başbakanı Adolf Hitler’in anlaşmalarını yerine getirme konusunda güvenilir olamayacağına, zorla durdurulana kadar saldırganlıklarını sürdürmeye devam edebileceğine ikna etmiştir. Bu dönemde artık I. Dünya Savaşı’nın sona erdiği 1919’da Versay Antlaşması (1914-18) ile tesis edilen barış ve uluslararası düzeninin bozulmasının kaçınılmaz olduğu anlaşılmıştır ki Almanya’nın sayısız taviz ve tazminat ödemesini gerektiren anlaşma, Hitler ve Nazi Partisi tarafından iç kamuoyunda sürekli şikâyet ve propaganda konusu yapılmıştır. Hitler’in komşu Polonya’ya karşı saldırmayı planladığı anlaşıldığında Fransa ve İngiltere, 31 Mart 1939’da Polonya’nın güvenliğini ve bağımsızlığını güvence altına almak için bu ülkeye yardım etmeye söz vermişlerdir. İngilizler ve Fransızlar, Hitler’in Polonya’yı işgal ederse Joseph Stalin’le de yüzleşmek zorunda kalacağını görmesini sağlamak için ticaret ve diğer anlaşmalar ile Sovyetler Birliği daha da yakınlaşmaya çalışmışlardır. Bununla birlikte Hitler, Polonya’yı işgal etmeye kalkıştığında, Alman ordusunun Almanya sınırını Sovyetler Birliği’ne kadar uzatacak kadar ilerlemesine, Sovyetlerin tepkisiz kalmayacağını tahmin ediyor, ayrıca Fransa ve Sovyetlerin birkaç yıl önce bir savunma ittifakı kurduğunu da biliyordu. 1939 yılının Mayıs ayında, Almanya ve İtalya ittifak anlaşması imzalamış, ayrıca Hitler’in temsilcileri Sovyetler ile önemli ticari görüşmeler yapmaya başlamıştır. Oysaki iki yıl önce Adof Hitler bir konuşmasında, Sovyetler Birliği’ni “antik çağ kültür ve uygarlığından bu yana insanlığı tehdit eden en büyük tehlike” olarak adlandırmıştı.
Danzig ve Sovyet-Alman Yakınlaşması
1939 ilkbahar ve yaz aylarında Hitler, Varşova’daki Polonya hükümetine yönelik taleplerini artırarak Versay Antlaşması ile kaybettiği Alman yerleşimi Danzig liman
kentini geri alma isteğini açıkça dile getirdi. Hitler, Polonya’nın batı bölgelerinde yaşayan Almanların kötü muamele gördüğünü ve buna son verilmesi talebini sert bir dille Polonya’ya bildirirken Ağustos 1939’da Polonya’ya saldırma planlarını hazırlattı. Hitler’in Polonya ile savaşma konusundaki hevesi ordunun savaşa hazır olmadığını düşünen generallerini endişelendirmiştir. Stalin’in 1937 ve 1938’de Kızıl Ordu’da pek çok komutanın tasfiyesinin Sovyet ordusunu ciddi bir şekilde zayıflattığını bilmekle birlikte Almanlar, I. Dünya Savaşı’nda karşılaştıkları kâbusun yani doğuda Rus birlikleri ile batıda Fransız ve İngiliz birlikleri ile savaşın tekrarlanmasını istemiyorlardı. Böyle bir senaryodan kaçınmak için Hitler, Stalin ile ilişkilerin yumuşama olasılığını keşfetmiş, Temmuz ayında Hitler’in dışişleri bakanı Moskova’ya Hitler’in Polonya’yı işgal etmesi durumunda Sovyetler Birliği’nin bazı Polonya topraklarına izin verilebileceğini ima ederek nabız yoklamıştır. 20 Ağustos’ta Hitler Sovyet liderine bir mesaj gönderirken dışişleri bakanını hayati öneme sahip bir tartışma için Moskova’ya göndermeyi teklif etmiş ve Stalin’den olumlu cevap almıştır.
Alman Sovyet İlişkilerinin Geçmişi
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa devletleri tarafından dışlanan iki devlet arasında 1920’lerde imzalanan Rapallo (1922) ve Berlin Antlaşmaları (1926) ile
aralarındaki sorunları büyük oranda çözmüş müttefik olmasalar da barışçıl ilişkiler geliştirmişlerdi. Bununla birlikte Nazilerin iktidara gelmesinden sonra siyasi yelpazenin zıt uçlarında konumlanan iki devletin arası açılmıştır. ABD, SSCB’yi 1933’te tanımış, 1934’de Milletler Cemiyeti’ne kabul edilmesine destek vermiş, İngiltere, Fransa ve İtalya, Alman revizyonizmine karşı 1935 yılı Nisan ayında Stresa Antlaşmalarını imzalamışlar, 1935 yılı Mayıs ayında Sovyet Rusya ile Fransa arasında da bir ittifak antlaşması imzalanmıştır. Almanya’nın 12 Mart 1938 tarihinde Avusturya’yı ilhak etmesine diğer büyük Avrupa Devletleri gibi SSCB’de etkili bir tepki gösterememiştir. İngiltere Başbakanı Chamberlain, Almanya’ya karşı izlediği yatıştırma siyaseti Münih Konferansı’nın toplanmasını sağlamış burada İngiltere, Fransa ve İtalya Çekoslovakya’nın garantörlüğünü üstlenince üç milyon Alman’ın yaşadığı Çekoslovakya’ya bağlı Südet bölgesinde bir emrivaki yapmasına engel olmuştur. Buna rağmen Hitler antlaşmadan dört hafta sonra geriye kalan Çekoslovakya topraklarının ve Danzing bölgesinin ilhak edilmesi emrini vermiştir. Stalin başından itibaren Nazi Almanya’sının Sovyetler için bir tehlike olduğunun farkında olmakla birlikte diğer batı demokrasilerinin de en az Almanya kadar tehlikeli olduğunu düşünmüştür. Stalin, batının Hitler’i Sovyet Rusya’yı yok etmek için serbest bırakmak istediğinden korkuyordu ki 10 Mart 1939’daki konuşmasında batılıları bir Alman-Sovyet çatışması çıkarmakla suçlamıştır. Stalin, Yahudi asıllı Dışişleri Bakanı Litvinov’un yerine Molotov’u göreve getirerek Almanya’ya bir olumlu mesaj göndererek, Berlin ve Moskova’nın yakınlaşmasına zemin hazırlamıştır.
Alman-Rus Antlaşmanın İmzalanması
22 Ağustos 1939’da Alman dışişleri bakanı Joachim von Ribbentrop (1893-1946) Berlin’den Moskova’ya uçmuştur. Kremlin’in içinde, bir anlaşmayı müzakere etmek
için von Ribbentrop ile birlikte çalışan Stalin ve Sovyet dışişleri bakanı Vyacheslav Molotov (1890-1986) ile yüz yüze görüşmüşlerdir. Alman heyeti Moskova’da ticaret antlaşması maskesiyle görüşmelerde bulunurken, İtilaf devletleri durumu anlayarak III. Reich’e karşı birleşik cephe kurulmasını isteyen heyetleri göndermişlerdir. Ribbentrop, Hitler’den her iki ülkenin de 100 yıl sürecek bir saldırganlık anlaşması yapma taahhüdünde bulunurken, Stalin, 10 yılın yeterli olacağı cevabını vermiştir. Teklifte ayrıca hiçbir ülkenin herhangi bir tarafa saldıran üçüncü taraflara yardım edemeyeceği öngörmekteydi. Son olarak, bahsi geçen öneri Hitler’in Polonya’yı fethetmesinden sonra Sovyetler Birliği’nin Polonya’nın doğu yarısını, Litvanya, Estonya ve Letonya ile birlikte alacağını belirten gizli bir protokol içeriyordu. Kremlin toplantısında, Ribbentrop birkaç kez endişeli bir şekilde Bavyera’daki konutunda haber bekleyen Hitler’i aramış, sonunda, 23 Ağustos’un erken saatlerinde, Ribbentrop her şeyin tamam olduğunu haber vermek için aramıştır. Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı, Fransız-Sovyet antlaşmasını etkisiz hale getirmekle kalmamış, Almanya’nın Polonya’ya saldırısının önünü açmıştır.
Polonya’nın Tutumu
Polonya’nın 1920’de I. Dünya Savaşı’ndan yorgun çıkan Rusya’ya saldırması şiddetli çatışmalara sebep olmuş, Polonya Sovyetlerden Gurzon hattının 200 km doğusunu almış böylece 4,5 miyon Ukraynalı ve 1,5 milyon Beyaz Rus, Polonya yönetimine geçmişti ki o dönemden beri iki ülkenin arası kötüydü. Polonya, Kızıl Ordu’nun kendi toprakları üzerinde bir savaş alanı yaratmasını istemediğini açıkça ilan ettiğinden İngiltere ve Fransa’nın Rusya ile antlaşması Polonyalı siyasetçi Józef Beck’e takılmıştır. 1932’de Polonya Dışişleri Bakanı olan Beck, tüm Polonyalılar gibi Ruslardan hoşlanmadığı gibi, 1923’de Paris’te askeri ateşeyken Fransız ordusuna ait belgeleri sattığı iddiasıyla Fransa’dan kovulduğu için Fransızları da sevmiyordu. Almanya ile sınırı olan ülkeler arasında en korkulacak durumda olan Polonya olduğu halde Alman tehlikesi karşısında en kayıtsız davranan da aynı ülkeydi. Danzig Koridoru (Polnischer Korridor) vasıtasıyla denize açılan Polonya, Doğu Prusya’yı Almanya’dan ayırdığı için Almanya’nın şimşeklerini üzerine çekmekteydi.
Anlaşmanın İlanı
Moskova anlaşmasının halka açık kısmı, Hitler’in Polonya’nın doğusuna blitzkrieg saldırısı başlatmayı planladığı gün olan 25 Ağustos 1939’da büyük bir tantanayla
ilan edildi. Nazi-Sovyet anlaşmasını öğrenen Büyük Britanya ve Fransa, saldırıya uğraması durumunda Polonya savunmasında mücadele edeceğini ilan eden bir antlaşmada Polonya’ya olan sözlerini resmileştirerek tepki vermiştir. Alman-Sovyet Saldırmazlık Anlaşması Avrupa başkentlerinde duyulduğu zaman siyasetçi ve aydınlar birbirlerine “Neden Rusya baş düşmanı olduğu halde, Almanlarla anlaşmış ve Batılıları yalnız bırakmıştı? Neden Polonya’nın yutulmasına göz yummuştu?” sorularını soruyordu. O dönemde Alman-Sovyet Saldırmazlık Anlaşması’nın tam metni bilinmiyordu ama içeriği aşağı yukarı tahmin edilebiliyordu. Antlaşmanın tam metni savaşın sonunda gizli Alman arşivlerinde bulunmuştur. Sonradan kimi yazarlarca ‘Şeytanlar İttifakı’ olarak anılan bu antlaşmayı gerçekçi bir şekilde değerlendiren İngiliz tarihçi Donald Cameron Watt’ın (1928-2014)makalesinin önsözü bu bağlamda dikkat çekicidir:
‘‘Tarihi olaylar yalnızca gerçekleştikleri zaman ve mekânın bütün bağlamı içinde anlaşılabilirler. Ancak tarihçi olayların başlangıcının izini sürmeye başladığında bu uyarılar neredeyse her zaman unutulur. Burnuna gelen yenilik kokusuyla tarihçi geçmişe dalar, olayları kendi bağlamlarından uzaklaştırır, çoğu zaman kendi içinde öylesine eksiksiz ve ikna edici bir yorum sunar ki tarihçinin profesyonel meslektaşları bile kendi ilkelerini unutacak ve tarihçinin olayları sınıflandırmasıyla tarihin yaşayan gerçekliğini karıştıracak kadar büyülenirler. Bu konuyla ilgili mükemmel bir örneği 24 Ağustos 1939 tarihli Alman Rus Saldırmazlık Paktı’nın tarih yazımı sunar.”[3]
Churchill ile Molotov’un Ünlü Diyaloğu
Sovyetlerin Nazilerle neden anlaştığı İtilaf devletlerinin kafasını epeyce meşgul etmişse de Ağustos 1942’de Stalin, Churchill’e konuyu aydınlatan şu açıklamayı yapmıştır.
-Bir savaş sırasında Fransızlar Almanlar’a karşı kaç tane birlik çıkarabilirler?
-‘Aşağı yukarı yüz diye cevap verdi’ Churchill
-Peki, İngilizler kaç tane gönderebilir?
-Birkaç tane
-Peki siz Almanlarla savaşa tutuşması halinde Rusların sınıra kaç tane birlik yığması gerektiğini biliyor musunuz?
-Hayır’
-Tam üç yüz tane!
İşte Sovyetler bu nedenle Almanlarla bir savaşa girmeyip antlaşma yolunu seçmişlerdi. Bu üç yüz birliği düzenleyip, toparlayana kadar Almanlarla bir saldırmazlık antlaşması yapmayı tercih etmişlerdi. Hitler antlaşmadan sonra 25 Ağustos 1939 tarihli hücum emrini ertelemiş, İngiliz ve Fransızların tepkilerinin ne olacağını merak etmişti. İngiltere ve Fransa’nın her türlü saldırıya karşın Polonya’nın yanında olacağı garantisini vermelerine karşın Hitler, 1 Eylül 1939 günü sabah saat 4.45’te Alman ordularına Polonya’yı haritadan silme emrini vermiştir. Gleiwitz Vakası adlı düzmece saldırı bahane edilerek Polonya toprağına hücum edilmiş böylece 2. Dünya Savaşı fiilen başlamıştır
Alman-Sovyet Saldırmazlık Anlaşması Maddeleri
- Baltık devletlerine (Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya) ait bulunan topraklarda, toprak ve siyaset bakımından vuku bulacak bir dönüşüm halinde, Litvanya’nın kuzey sınırı gerek Almanya’nın gerek SSCB’nin çıkar alanlarının sınırlarını gösterecektir.
- Polonya Devletine ait olan topraklarda, toprak ve siyaset bakımından vuku bulacak bir dönüşüm halinde gerek Almanya’nın gerek SSCB’nin çıkar alanlarını, yaklaşık olarak Norev, Vistül ve San nehirlerinin çizdiği hat sınırlandıracaktır.
- Her iki tarafta çıkarlarının bağımsız bir Polonya Devleti’nin yaşatılmasını gerektirip gerektirmeyeceği ve bu devlet sınırlarının nasıl çizileceği sorunu, yalnızca yeni siyasi gelişmeler sırasında kesin olarak tespit edilebilir.
Her iki hükümet de herhangi bir durum karşısında, bu sorunu dostça anlayış havası içinde çözecektir.
- Bu anlaşma her iki hükümet tarafından son derece gizli tutulacaktır.
Moskova, 23 Ağustos 1939
Reich Hükümeti adına V. Ribbentrop
SSCB Hükümeti adına V.M. Molotov
Notlar
[1] Nasyonal Sosyalist rejim, Sovyetler Birliği için ‘‘Yahudi Bolşevizmi’’ propagandası yaparken, Sovyetler den Hitler ve rejimi için, ‘‘saldırgan faşist’’ tanımlamasında bulunuyordu.
[2] Rusça Договор о ненападении между Германией и Союзом Советских Социалистических Республик, Almanca Nichtangriffsvertrag zwischen Deutschland und der Union der Sozialistischen Sowjetrepubliken, İngilizce Treaty of Non-aggression between Germany and the Union of Soviet Socialist Republics.
[3] Watt, 1974: 152
Kaynakça
Gorning, G H. (1990). Der Hitler Stalin Pakt. Eine Völkerrechtliche Studie, Peter Lang Verlag: Frankfurt a. M
Hart, L. (2000). II. Dünya Savaşı Tarihi I, (çev: Kerim Bağrıaçık), Yapı Kredi Yayınları: İstanbul
Hass, G. (1990). 23. August 1939. Der Hitler-Stalin-Pakt, Dietz Verlag: Berlin
Hofmann, J. (2000). Stalins Vernichtungskrieg 1941-1945, Herbig Verlag: München
Kissinger, H. (2000). Diplomasi, (çev: İbrahim H. Kurt), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları: Ankara
Montefiore, S S. (2013). Stalin: Kızıl Çar’ın Sarayı, (çev: Yavuz Alogan), İthaki Yayınları: İstanbul.
Öncü, A.S., Ekinci, O. (2014). İkinci Dünya Savaşı Öncesi Beklenmeyen Gelişme: 23 Ağustos 1939 Tarihli Alman Rus Paktı. Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi. 2014 Cilt. 18 Sayı 182 ISSN : 1301-370X
Şeytan Paktı. İçinde: İkinci Dünya Savaşı Ansiklopedisi. Görsel Yayınlar. Cil1. 1. Ss. 8-12.3. Baskı. 1980
The Meaning Of The Soviet- German Non- Aggression Pact, By V. M. Molotov. (1939), Published by Workers Library Publishers Inc: New York.
WATT, D C. (1974). The Initiation of the Negotiations Leading to the NaziSoviet Pact: A Historical Problem, in: Essays in Honour of E.H.Carr, (edit: Chimen Abramsky), London