Site icon Özhan Öztürk Makaleleri

Sant’Angelo Kalesinin Sırları

Ponte Sant'Angelo, Castel Sant'angelo, Rome Italy

Roma Castel Sant'angelo (Saint Angelo Şatosu) ile önünde Ponte Sant'Angelo

Hadrian Mozolesinin İnşa edilmesi ve yağmalanması

Hayatının çoğunu, Afrika, Asya, Mısır, Yunanistan, Filistin, İngiltere ve Kuzey Avrupa’da Roma İmparatorluğun sınırlarında sefer ve savaşlarda geçiren İmparator Hadrian[1] (24 Ocak 76 – 10 Temmuz 138) hükümdarlığının 18. Yılında 59 yaşındayken geriye hatırasını yaşatacak nasıl bir miras bırakabileceği üzerinde düşünmeye başladı. Vaktini Roma Senatosu’ndan çok Tivoli’deki muhteşem villasında geçirmeye ve okumaya adamışsa da sağlık problemleri yüzünden Roma‘ya geri dönerek Antoninus Pius’u varisi ve halefi olarak kabul etti. MÖ 28’de Augustus için inşa edildiğinden beri ilk yeni İmparatorluk Mozolesi olacak Tiber Nehri‘nin kıyısındaki büyük yuvarlak bir türbe olan son istirahat yeri için çalışmaya başladı. Mezarının inşaatına MS 135’te başlayan Hadrian, saygısızlık olmasın diye molozeyi Augustus Anıt Mezarı’ndan (Mausoleo di Augusto) daha küçük yaptırmışsa da anıtın tepesini kaplayan altın bir quadriga da dâhil olmak üzere yapıya daha fazla dekoratif eleman eklenmiştir. Hadrian inşaatın 4. Yılında MS 138’de ölünce inşaat MS 139’ta yeni İmparator Antoninus Pius tarafından tamamlanmıştır. 139 ve 217 yılları arasında Hadrian İmparatorluk Mezarı, sonuncusu Caracalla dâhil imparatorluk ailelerinin mezar külleriyle doldurulmuştur.

Sant’Angelo Kalesi, Kutsal Melek Kalesi ya da Hadrianus Mozolesi, 1800’lü yıllarda (Roma)

Aurelian, 270 yılında İmparator olduğu zaman,  Mozoleyi Goth işgal tehdidine karşı inşa edilen yeni Aurelian Duvarı’nın içine dâhil ederek kent savunmasının bir parçası haline getirmiştir. 410’da Alaric’in liderliğindeki Vizigothlar Porta Salaria’dan (Porta Pia’nın yakınında) girdikleri Roma’da Augustus ve Hadrian’ın mezarlarını da yağmalamış, imparatorların küllerinin saklandığı kapları alarak içindekileri zemine dökmüşlerdir. Theodoric İtalya Kralı olunca başkentini Roma’ya taşıyarak Mozoleyi hapishane olarak kullanmıştır ki zaten kale bundan sonraki tarihi boyunca varlığının büyük kısmını hapishane olarak sürdürmüştür. Tarihçi Procopius’a göre, Roma’nın koruyucuları Hadrian’a ait türbenin tepesinde durmuş, bronz ve mermer heykelleri ya da eski mezardan çalabilecekleri şeyleri istilacı Ostrogoth’lara bırakmışlardı.

Castello san Angelo Di Roma

Castel Sant’Angelo adını alması

MS 540’ta Mısır’da veba bulaşan farelerin Konstantinopolis‘e giden bir gemiye girmesi Justinianus Veba Salgını adıyla bilinen pandemi Bizans İmparatorluğu, ama özellikle başkenti Konstantinopolis’i, Sasani İmparatorluğu ve Akdeniz etrafında bulunan liman şehirlerini etkilemiştir. Roma’da ikamet eden Papa II. Pelagius dahil milyonlarca Avrupalı neredeyse 50 yıl süren bu salgın sırasında ölmüştür. 590 yılında, yeni Papa seçilen I. Gregory, Baş melek Mikail’i Hadrian Türbesi’nin üzerinde kılıcını kınına koyarken gördüğünü iddia ederek bu durumu büyük salgının sonunda sona erdiğinin bir işareti olarak yorumlamıştır. Kutsal Mucize için şükran amacıyla Papa Gregory, Mozolenin adını Kutsal Meleğin Şatosu yani Castel Sant’Angelo olarak değiştirmiştir.

Baş melek Mikail Heykelleri

Kalenin tepesini süsleyen 6 adet Başmelek Mikail heykeli yapılmış olup, bunların ilki ahşaptan olup yıpranmış, ikincisi 1378’de Papalık Krizi sırasında yıkılmıştır. 1305-1314 arasında görev yapan V. Clement (1264-1314) Papa seçildiğinde, Roma’ya taşınmayı reddederek, Avignon’da Papalık kurmuş, kendisinden sornaki 6 papa da 69 yıl boyunca Fransızların arasından seçilmiştir. 1370’de göreve gelen Papa XI. Gregorius (1329-1378) Papalık’ı Roma’ya geri getirmesine rağmen, 1378’de öldüğünde, Fransızlar kendi Papa’larını seçmeye ve Avignon’da kuralı sürdürmeye karar vermiştir. Batı Şizmi, Papalık Şizmi, Büyük Batı Şizmi ve 1378 Şizmi olarak da bilinen bölünme Romalıları çok kızdırmış, çıkan olaylarda Mikail heykeli de yıkılmıştır. Bronz kanatlı mermerden yapılmış 3. Heykel ise bir fırtınada uçup gitmiştir. Tamamen bronzdan yapılmış olan dördüncü heykel ise 1527 Roma Kuşatması sırasında Kutsal Roma İmparatoru V. Charles birlikleri ile savaşmak için kullanılmak üzere eritilerek top mermisi yapılmıştır. Kentin büyük ölçüde zarar görmesine yol açan Roma Kuşatması

18. yüzyıl Flaman heykeltıraş Pieter Verschaffelt tarafından yapılan Mikail (Saint Michael) heykeli

sırasında Mikail Roma’ya yardım etmemiştir. 1536’da Michelangelo, Rafaello da Montelupo’nun çıraklarından birisince yapılan bronz kanatlı mermerden 5. Heykel 1753 yılına kadar Kale’nin tepesinde kalmış ve o tarihte günümüzde hala Kale’nin üstünde duran bronz heykelle değiştirilmiştir. Montelupo’nun heykeli şu anda kalenin avlusunda sergilenmektedir. Altıncı ve son Mikail heykeli Flaman heykeltıraş Peter Peter von Verschaffelt tarafından 1748’de yapılmıştır.

Vatikan’dan Kaçış Koridoru: Passetto di Borgo

13. yüzyılda, akrabalarını kayırmakla suçlanan ve bu yüzden Dante’nin Cehennem’inde kendisine yer ayrılan Papa III. Nicholas (Orsini) gerektiğinde kullanılmak üzere Vatikan’dan Castle Sant’Angelo’ya ‘Passetto di Borgo’ adlı kapalı ve müstahkem bir kaçış koridoru inşa ettirmiştir. Kendisi değil ama Papa VI. Alexander (Rodrigo Borgia), 1494’te Fransa Kralı VIII. Charles’nin saldırısı sırasında Vatikan’tan kaçarken Passetto’yu kullanmıştır.

Roma’nın Yağmalanması sırasında yağmacılar Melekler Şatosu önünde, 1527
Müstahkem Kaleye Dönüştürülmesi

14. yüzyılda Avignon’un Fransız papalarından olan IX. Boniface (Tomicelli) mozolenin cephesini bugün gördüğümüz kaleye dönüştürmeye başladı.

Topların desteklenmesi için kale duvarlarının temelleri güçlendirilmiştir. 1453’te Osmanlıların Konstantinopolis’iele geçirmesinden sonra (Bkz. İstanbul’un Fethi) sıranın Roma’ya gelebileceğini düşünen Papa V. Nicholas (Parentucelli) Castel Sant’Angelo’yu güçlendirmenin zamanının geldiğine karar vererek, yapıya bugün görülen dört kuleden üçünü, tahıl ve yağ odalarını ile perde duvarlarını ekledi. Papa VI. Alexander (Borgia) ise dördüncü kuleyi inşa ederek yapıya burç, hendek, işkence odaları ve birçok hapishane hücresi eklemiş, dahası bu hücreleri düşmanlarıyla doldurmayı da başarmıştır. 1527’de, Kutsal Roma İmparatoru V. Charles ‘in ordusunun Papa VII. Clement tarafından desteklenen Fransızları (Cognac Birliği) yenilmesinden sonra askerlere ödeme yapılamayınca Bourbon Dükü III. Charles’ın önderliğinde 34.000 öfkeli asker Roma kentini yağmalamıştır. Papa Clement halkın perişan olduğu sırada Passetto’dan Castel Sant’Angelo’ya kaçmış ve kale içerisinde uzun süre rahatsız edilmeden ikamet etmiştir. VII. Clemente Isıtıcısı (‘Stufetta di Clemente VII’) adıyla bilinen sıcak ve soğuk akan su ile banyo bu dönemde inşa edilmiş olmalıdır. 1527 Yağmasında Roma’da pek çok kilise, müze ve kütüphane yağmalandı, kadınlara tecavüz edildi, zengin Romalılar hayatlarını kurtarmak için büyük miktarda fidye ödedi. Mağaza ve lokantaların önce tüm yiyecekleri çalındı ardından çoğu imha edildi. Kutsal Roma İmparatoru V. Charles istese bile bu şiddeti durduramazdı. 8 ay süren 1527 Roma Yağması’nda tahminen 12.000 insan öldü (çoğu çürüyen cesetlerin yol açtığı hastalıklardan) yaklaşık 55 bin kişi olan Roma nüfusu ölenler ve kaçanlar yüzünden 10 bine dek düştü. Papa VII. Clement bir köylü kılığına girip Viterbo’ya kaçana kadar 6 ay boyunca Melekler Kalesi‘nde esir kaldı. Olaylar yatışıp, Roma’ya döndüğünde kenti harabe halinde bulmuştur. 1527 kuşatması sırasında Kutsal Roma İmparatoru askerleriyle savaşan maceraperest yazar Benvenuto Cellini’nin otobiyografisinde Castel Sant’Angelo’da mahkûm olarak geçirdiği zaman hakkında dolayısıyla dönem hakkında detaylı bilgi yer almaktadır.

Papaların Kale İçerisindeki Özel Daireleri
Castel Sant’Angelo, 2014 (Fotoğraf: Özhan Öztürk)

Papalar 15. yüzyılda V. Nicholas itibaren kale içerisinde kendi dairelerini inşa ettiler. Bunlardan V. Alexander (Borgia) sevgilileri için pek çok daire inşa ettirirken, Papa X. Leo (Medici) ise özel dairesine asansör yaptırmış ama en süslü ve kalıcı odaları Papa III. Paul (Farnese) yaratmıştır. Biraz da bu yüzden kalenin dört bir yanında Medicilerin topları, Farneselerin fleur-de-lis, Barberinilerin arıları ve Borgiaların boğaları gibi papalık yapmış kudretli ailelerin armalarını görmek mümkündür. Hadrian ve Büyük İskender’e hayran olan Alessandro Farnese’de doğumlu III. Paul’un daireleri Sala Paolina, Perin del Vaga ve Pellegrino Tibaldi’nin Rönesans dönemi mozaik ve freskleriyle doludur. Raphael’in en iyi öğrencilerinden olan Perino del Vega’nın grotesk tarzındaki çalışmaları kaledeki pek çok salonda yer almakta olup, Sala d’Apollo’nun resimlerini bitirdikten sonra ölmüştür. III. Paul’ün kızkardeşi Giulia Farnese, Papa II. Alexander (Borgia) ve Papa II. Julius’un (Della Rovere) sevgilisi olup, Giulia’nın ilişkileri sayesinde hızla yükselmiş, bu yüzden ‘Kardinal Kombinezon’ lakabıyla anılmıştır. 1527 yağmasından sonra Katolik kilisesinde Karşı-Reformun başlatılmasına öncülük etmiş, Barok dönemin başlangıcında önemli sanat eserlerinin çıkarılmasına aracılık etmiştir.

Kalenin Ünlü Mahkumları

Bu arada kale Benvenuto Cellini’nin yanı sıra çok sayıda ünlü mahkûmun ikametgâhı hatta bazılarının son durağı olmuştur. Bunların en önemlisi evrende bulunan diğer gezegenlerin kendi hayatlarını yaşadıklarını ve dünyadaki hayatlarımızla hiçbir ilgisi olmadığını söyleyen Dominiken rahibi ve astrolog Giordano Bruno yer almaktadır ki sonunda Campo dei Fiore’de canlı canlı yakılmıştır. Selefi Papa Formosus’un çürüyen cesedini çıkarıp yargılatan Papa VI. Stephan Kale’de hapsedilmiş ve 897’de boğularak öldürülmüştür. Papa V. Leo, 903-904 yılları arasında, Kale’de bir hapishane hücresine atılana ve halefi Papa Sergius III’ün emriyle öldürülene kadar bir yıl görevde kalmıştır. Orduyu savaşa gönderen ilk Papa olan Papa X. John, sınır dışı edilmiş, Kale’ye hapsedilmiş ve 974’te Papa’dan daha güçlü olan metresi Marozia da Spoleto tarafından tarafından öldürülene dek burada kalmıştır. Marozia da Spoleto bir önceki Papa III. Sergius’ün metresi olup, X. John’u ortadan kaldırdıktan sonra oğlunu Papalık tahtına oturtarak ona Papa XI. John adını vermiştir. Bir yıl boyunca papa olan VI. Benedict, Kutsal Roma İmparatoru II. Otto tarafından kaleye hapsedildikten sonra 974’te öldürülmüştür. 10 yıl sonra 984’te Papa XIV. John’un da sonu aynı şekilde olmuştur. Papa’nın oğlu Cesare Borgia‘ya komplo kurmakla suçlanan Kardinal Gaimbattista Orsini, tutuklanarak Castel Sant’Angelo’da bir hapishane hücresine atıldıktan sonra, 1503 yılında muhtemelen Cesare Borgia’nın teşviğiyle zehirlenmiştir. Maceraperest doktor ve simyacı Giuseppe Bori, 1670 yılında siyasi bir mahkûm olarak 28 yıl boyunca kalede hapsedilmiştir. Kont Cagliostro olarak da bilinen ünlü sahtekâr Giuseppe Balsalmo 1789’da Papa II. Paul tarafından kalede hapsedilmiştir. Dolandırıcılık kariyerine Palermo’da başlayan Cagliostro, çeşitli Avrupa ülkelerinde yoluna devam etmiş hatta Fransız Kraliçesi Marie Antoinette’nin itibarını lekeleyen “Kolye Olayına” da bulaşmıştır. Roma’da mason locası kuran, sonunda sahtecilik, sahtekârlık ve cadılıktan tutuklan Cagliostro, Castel Sant’Angelo’nın rahat dairelerinden birinde ömür boyu hapis cezasına çarptırılmışsa da kaçmayı başarmıştır. Yeniden yakalanıp, tutuklanmış ve 1795 yılında 52 yaşındayken öldürülmüştür. 1870 yılında, Kral II. Vittorio Emanuele’e bağlı birlikler sonunda Roma’nın kale duvarlarını kırarak İtalyan Birliği tamamlanmasını sağlamıştır.

İtalyan Rönesans resminin en önemli temsilcilerinden Pinturicchio’nun (1454-1513) Vatikan’daki Papalık Sarayı’nın Borgia Bölümü’nde 1492-94 yılları arasında yaptığı freskte Cem Sultan’ın Papa’nın Huzuruna çıkması tasvir edilmiş
Cem Sultan’ın Avrupa Esareti ve Hazin Sonu

II. Mehmed’in Çiçek Hatun’dan olma en küçük oğlu ve II. Bayezid’in küçük kardeşi Cem Sultan veya Şehzade Cem, ağabeyi II. Bayezid ile girdiği taht mücadelesini kaybettikten sonra Haçlıların elinde Osmanlı devletine kaşı bir tehdit unsuru ve gelir kaynağı bir rehine olarak esir tutulmuştur. Karamanoğlu Kasım Beg tarafından kandırılarak Rodos’a Pierre d’Abusson’a gönderilen Cem Sultan, 30 Temmuz 1482’de Rodos’a gelmiş, burada 33 gün kaldıktan sonra Eylül 1482 tarihinde Fransa’ya doğru yola çıkarak 16 Ekim 1482 tarihinde Nis’e ulaşmıştır. Savoy Dükalığı’nın başkenti olan Chambẻry’de La Pouet Şatosu’nda Venedik hükümeti ve Papa’ya bağlı şövalyelerin baskısıyla hapsedilen sultan sonunda Kral VIII. Charles’ın emriyle serbest bırakılmış, 12 Şubat 1489 tarihinde İtalya’ya doğru yola çıkmış ve 2 Mart 1489’da Roma’ya ulaşmıştır. Varlığıyla Papa’ya büyük gelir ve prestij sağlıyan Cem Sultan, Roma’da Castel Sant’Angelo’da muhtemelen hürmet edilen bir esir olarak ağırlanmıştır. Papa VIII. Innocent, 1492 yılının 25 Temmuzunu 26’sına bağlayan gecesinde ölünce yerine VI. Alexander (Rodrigue Borgia) geçmiştir. Cem Sultan’ın yardım çağrısı üzerine VIII. Charles, Papa’dan Osmanlı şehzadesini istemiş ama arzusu yerine getirilememiştir. Bunun üzerine Kral ordusu ile birlikte Roma’ya giderek Cem Sultan’ı 27 Ocak 1495 günü Castel Sant’Angelo’dan çıkarmış, ertesi gün birlikte Roma’dan ayrılmışlardır. Bununla birlikte hasmı Franszılar lehine güç dengelerinin değişmesinden çekinen Papa, oğlu Sezar Borgia’yı Cem Sultan’ı zehirlemek gizli göreviyle kafileyle birlikte göndermiştir. Sezar Borgia işini bitirdikten sonra kaçmış, Cem de daha yolculuğun başında hastalanmış, kralın hekimleri tarafından türlü müdahale ve ilaçlara karşın kurtarılamayarak 24-25 Şubat 1495 gecesi Capona Şatosu’nda ölmüştür.

Tosca Operasında Melekler Şatosu

Giacomo Puccini tarafından bestelenmiş üç perdelik Tosca operasının prömiyeri 4 Ocak 1900’da Roma’da Teatro Costanzi’de yapılmıştır. Operanın

Puccini’nin Tosca Operası’nın plak kapağında Melekler Şatosu’ndan atlayarak intihar eden Tosca

sonunda Tosca, gerçek aşkı Cavaradossi’yi Castel Sant’Angelo hapishanesinin işkencesinden ve idam mangasından kurtarmak için bir mektup yazması karşılığında Polis şefi Baron Scarpia’nın birlikte olma teklifini kabul etmek zorunda kalmış ama sonrasında kız adamı öldürmüştür. Bununla birlikte mektubun Cavaradossi’nin hayatını kurtarmaya yönelik olmadığını, sevgisinin çoktan vurulduğunu keşfettiğinde, Castel Sant’Angelo kalesinin kulesinden ölüme atlamıştır.

Ponte Sant’Angelo

Castel Sant’Angelo hapishaneleri ertesi yıl kapanmış ve 1901’de cezaevi niteliği kaldırılmıştır. Hadrianus’un mozolesinden önce inşa edilen Pons Aelius köprüsü mozolenin önüne dek getirilmiş, adı, mozolenin Castel Sant’Angelo’ya dönüşmesinden kısa bir süre sonra Ponte Sant’Angelo olarak değiştirilmiştir. Köprünün altındaki orijinal MS 134 tarihli kemer hala görülebilmekte olup, diğer ikisi, orijinallerin yeniden kopyalarıdır. 1669’da Papa IX. Clement (Rospigliosi) Bernini’yi eski yıpranmış figürleri günümüzde gördüğümüz 10 heykelle değiştirmek için görevlendirmişse de Bernini bunlardan sadece ikisini dikenli taç taka ve INRI yazısını taşıyan iki meleği yapmıştır. Bu heykellerin orijinalleri hiçbir zaman köprüye gönderilmemiş olup, kopyalar köprüde görülebilirken asılları günümüzde Sant’Andrea delle Fratte kilisesindedir. 16. ve 17. yüzyıllar boyunca, bu cennet melekleri arasına yüzlerce suçlunun kargılara takılan kesik kafası sergilenmiş olup, Papa Sixtus V (Felice Peretti) 1585’te göreve gelene dek, hapishanedeki bütün suçluları taç giyme töreninin şerefine affetmek geleneği varsa da V. Sixtus bunun yerine “Ben yaşarken, her mahkûm ölmeli” demiştir. Halk arasında köprüde sergilenen mahkûmların kafalarının sayısının pazarda satılan kavunlardan çok olduğu söylenmiştir. 1870’de Risorgimento güçleri Roma’yı İtalyan Birliği’ne katmak için geldiğinde köprüdeki heykellerden birinin tabanına çarpan bir top mermisinin izi hala görülebilir durumdadır.

Notlar

[1] Latince Publius Aelius Hadrianus Augustus

Exit mobile version