ERGENEKON 14. yüzyılda Reşidüddin Hamedani’nin kaleme aldığı Cami’üt-Tevarih adlı eserinin “Mujallad-i Awwal” bölümünde ve Ebu’l Gazi Bahadır’ın kaleme aldığı Şecere-i Türkî adlı eserinde Moğolların yaratılış destanı olarak anlatılan efsanenin adıdır. Tatarlar tarafından yenilgiye uğratılan Nekuz ve Qiyan adlı iki kardeş ile eşleri önce Ergene Kon adlı dar ve sarp bir yere yerleşmiş sülalesi 400 yıl boyunca çoğaldıktan sonra bölgeyi Börteçine (Bozkurt) liderliğinde topluca terk etmişlerdir.
Türkler tarafından da sahiplenilen söylenceye göre Ergenekon Aral Gölü kıyısı civarında mitolojik bir mevki olup kılıçtan geçirilenlerden hayatta kalanların burada nesiller boyu türeyip çoğaldıktan sonra Altay dağlarının güneyindeki bölgeye yerleşmelerini açıklayan bir destandır. VI. Yüzyıl Çin kaynaklarında bir savaş sonucunda Tukyu kavminin hayatta kalan tek üyesi olan çocuğun bir kurt tarafından büyütülerek ölümden kurtulması ve dişi kurdu hamile bırakarak soyunu devam ettirmesi anlatılmaktaysa da söylencede Ergenekon adı anılmamıştır. Kurdun her biri ayrı bir kabilenin atası olan on erkek çocuk doğurduğu yazmaktadır. Tukyular liderleri Asen-Çe önderliğinde Ergenekon’dan göçen halkın Göktürkler olduğu iddia edilmiştir.
Kaynak: Özhan Öztürk. Dünya Mitolojisi. Nika Yayınları. Ankara, 2016