Augustation (Αὐγουσταῖον) veya Latince Augustaeum, Ayasofya’nın güneyinde yer alan ve törenler için kullanılan açık alan olup, adını Büyük Konstantine’in annesi Augusta Helen’den almaktaydı. Konstantinopolis’teki merkezi bir konumda bulunan ve civardaki birçok anıt bulunan ayrıca Augustaion zaman içinde değişmekle birlikte, Ayasofya ve Büyük Saray ile bağlantısı sebebiyle ideolojik ve sembolik açıdan çok önemliydi.
Augustation, Ayasofya meydanı nerede? Ayasofya meydanı’na nasıl gidilir?
Konstantin döneminde, Augustation’un kuzeyinde Ayasofya, doğusuda Senato Evi ve Büyük Saray, güneyinde Zeuxippus Hamamları ve batısında Yerebatan Sarnıcı’na girilen büyük bir açık alan ile çevriliydi. Kabaca bugünkü Ayasofya Meydanı’na denk gelen alan Septimius Severus döneminde (193-211) kent yeniden inşa edilirken pazar yeri olarak kullanılan ve dört sütun arasında yer aldığı için Tetrastoon (Τετράστωον) denilen agora oluşturulmuştur. Tetrastoon’da bir sütunun üzerinde altın bir Helios heykeli olduğu bilinmektedir. Büyük Konstantin’in Konstantinople’u başkent yapmasıyla birlikte kente yeni kamu binaları inşa edilirken Tetrastoon içerisinde Rhea ve Tykhe tapınakları inşa edilmiştir. Ayrıca meydana Kontsantin, annesi ve üç oğlunun heykelleri dikilmiştir. İşte Augustaion (Αὐγουσταῖον) bu yenilenme döneminde Tetrastoon’un doğu kenarında şekillenmeye başlamıştır. Augustaion’un güneybatı köşesinde Zeuxippos Hamamı, doğusunda ise imparator tarafından inşa ettirilen iki Senato binasından birisi, kuzeybatıda Milion, Regia veya Mese ise güneyinde yer almaktaydı. İlk Ayasofya 360’da inşa edilip, 404’de Senato binası ile birlikte yanmış olup, Ayasofya ile Augustaion arasında Patrikhane inşa edilmişti. Meydanın doğusunda Senato’nun yanında Saray’ın anıtsal girişi olan Bronz kapı bulunmaktaydı. MS 459’da I. Leo döneminde vali Theodosios Augustaion’un çevresini sütunlarla çevirmiştir. 532 Nika isyanı sırasında Augustaion ile çevresindeki yapılar yanmışsa da Justinian tarafından restore edilmişlerdir. Bu dönemde Augustaion yeniden inşa edilen Ayasofya ile Büyük Saray gibi önemli yapılara komşu olma özelliğini sürdürmüştür.
Justinianos sütununun da bulunduğu Augustaion hakkında bilgi veren Prokopius, meydanın dört bir yanının mermer sütunlarla çevrili olduğunu kaydetmiş, ‘Meydanda dolaşanların çıkıp oturduğu yedi mermer basamaklı büyük bir kaide üzerinde yüksek bir sütun vardı. Taş dilimlerle inşa edilmiş bu büyük sütun, bezemeli bronz levhalarla kaplandığı için tek parça gibi gözüküyordu’ sözleriyle tanımladığı sütun üzerinde imparatorun Akilleus kıyafeti giydiği halde Perslerin ülkesine doğru bakan bir eliyle doğuyu işaret ederken sol elinde dünyayı simgeleyen üzerine haç çizili bir küre tutan atlı heykeli yer aldığını bildirmiştir. Mango’ya göre imparatorun dünya egemenliğini ve zaferlerini simgeleyen bu heykel daha eskiye ait olmakla birlikte sütun I. Justinianos tarafından yaptırılmıştır. Meydanın çevresindeki yapılardan 600 bin cilt kitabı barındıran eski bazilika Pierre Gilles’e göre gençler için eğitim merkezi özelliği taşıyamakta, avlusundaki ünlü yeraltı sarnıcı ile hemen yanında bakırcılar çarşısı (Halkoprateia) bulunuyordu. Augustaion güney ve batı duvarlarında bulunan Pinsos ve Melete kapıları sayesinde Mese’ye bağlanmaktaydı.
MS 7. Yüzyılda Augustaion’ın güneydoğu köşesine I. Thomas (607-610) inşa edildiği sanılan ve 16. Yüzyıla dek varlığını sürdürebilen yapı Thomaites olarak adlandırılmaktaydı. İmparatoriçe Antakyalı Mary’e karşı gelişen 1182 isyanı sırasında isyancılar Augustaion ve Milion’u işgal etmişler, isyanı bastırmak isteyen imparatorluk ordusu Augustaion’u tahrip etmiştir. Latin işgali ertesinde 1268’den itibaren Augustaion ve çevresindeki yapılar Ayasofya’nın mülkü olmuştur. Augustaion’u 15. Yüzyıl başlarında gören Buondelmonti burasının harabe olduğunu kaydederken, 16. yüzyıl ortalarında Pierre Gilles meydanda yapılan bir kazı sonucu tesadüfen Korent düzeni yedi sütun gördüğünü bulunduğunu, bunların kaidesinin toprak altında kaldığını, 9 m uzunluğunda olduğunu ve bütün kolon sisteminin yüksekliğinin kaideyle birlikte 14 m tutalabileceğini ve kolonlar arasında ortalama 6 m açıklık bulunduğunu bildirmiştir. 543’te bronz bir heykel ile taçlandırılmış bir sütunu ile önünde üç yaşlı kralın heykellerini da barındıran meydanda ki sütun I. Theodosius’un atlı heykeli ile değiştirilmiştir. Augustaion’un kuzeydoğu kenarında, Senato Evi dışında, Arcadius’un karısı Aelia Eudoxia’nın gümüş bir heykeli olan bir sütun daha bulunmakta olup, şu anda Ayasofya avlusunda yer almaktadır. 8. yüzyıl başlarında Ayasofya Kilisesi’nin avlusu haline dönüşen Augustation, 1204 Haçlı istilası sırasında soyulmuş, Justinianus sütunu kaplama ve heykelleri çalınmış veya yok edilmiş, sütunun kendisi ise 1316’da fırtınalı bir havada yıkılmıştır.
KAYNAKÇA
Bekker, I. (ed.), Zosimus (Corpus Scriptorum Historiae Byzantinae. Bonn, 1837. s. 97
Buondelmonti, C., Florentini Librum insularium archipelagi. Lipsiae – Berolini, 1884.s. 122.
Dindorf, L. (ed.), Chronicon paschale (Corpus Scriptorum Historiae Byzantinae.Bonn, 1832. s. 593.
Gilles, P., The Antiquities of Constantinople, trans. John Ball. New York, 1988. s 104-5
Haury, J. (1964). (ed.), Procopii Caesariensis opera omnia, De Aedificiis. Lipsiae s. 39
Janin R., Constantinople byzantine. Développement urbain et répertoire topographique. Paris, 1964.s. 73.
Kuban, Doğan. Augusteion. Dünden bugüne İstanbul Ansiklopedisi. Tarih Vakfı Yayınları I: 423-424
Mango, C., The Brazen House. A Study of the Vestibule of the Imperial Palace of Constantinople. Kopenhagen, 1959. s. 22, 42-47, 54
Müller-Wiener, W., Bildlexikon zur Topographie Istanbuls. Tübingen, 1977.s. 216.