Site icon Özhan Öztürk Makaleleri

Sıfatlar sözlüğü A – İ (Doğu Karadeniz Türkçesi)

Ordu Perşembeli türkücü Kâmil Sönmez'in aziz hatırasına (1947-2012) Rakı sofrası muhabbetsiz olmaz!

Abanges Kıt akıllı adam, işini doğru dürüst yapmasını beceremeyen kişi (Trabzon). Aynı zamanda ‘Yarım yamalak, baştan savma yapılmış iş’ anlamında kullanılmaktadır.

Abemas Bizim köylü, bizim aileden, bizim dilimizi (Rumca) konuşan (Trabzon)

Abore Beceriksiz; değersiz; işe yaramaz, (Trabzon) Antik Yunanca aporos (αποροσ) “yetersiz”, Yunan dialektlerinde [Makedon, Karadeniz] apore (απορε) “değersiz” kelimesinden ödünçlenmiştir.

Aburli Doğru düzgün, kurallara uygun olarak (Şavşat)

Abuş Aptal (Giresun). Arapça abûs “somurtkan” kelimesinden ödünçlenmiştir.

Adamsuz Kimi kimsesi olmayan; tek başına kalan (Trabzon, Rize):

Atasözü: Adamsız adamı köpekler de yemedi (İkizdere)

Afayedo Aç dolaşan (Sürmene, Çaykara)

Ağlamsuk Narin, kırılgan tabiyatlı çocuk veya kişi; ağlamaya meyilli olan (Ordu)

Ağlas, ağlaz Sebatsız, sabırsız (Giresun). Anadolu’da ağlaz ‘Oyunda ağlıyarak mızıkçılık eden”’(Tokat, Sivas, Erzincan); ağlazlanmak (Çanakkale); ağlazlık “mızıkçılık” (Sivas). Türk dillerinde ortak a:ĝı köküne (Gagavuzca aalamaa, Türkmence aglamak, Azeri, Anadolu aĝlamak, Yakutca ıjılao[mak], Tuvanca ıglar[mak], Kırgızca ıjloo [mak], Özbekce, Uygurca jiglamoq, Kazakca egilu [mak], Tatarca elau[mak], Güney Altay Türkçesi ij [lamak]) –laz eki eklenerek, bu fiili gerçekleştirmeyi alışkanlık haline getirmeyi ifade eden kişiyi niteleyen sıfatı yaratan,  Anadoluya özgü bir formdur.

Ağno, ağnoye Yavan, sade (İkizdere) Yunanca  αγνός “temiz, saf, katıksız” kelimesinden ödünçlenmiştir.

Ağnose Akılsız (Trabzon), Lazca ağnose. Yunanca ‘Bilgisiz’ anlamına gelmekte olup, olumsuzluk eki -a ve gnosi (γνώση) “bilgi”

Ağro Yabani, vahşi (Trabzon). Yunanca ağrios (άγριος) “yabani, sert, vahşi” kelimesinden ödünçlenmiştir.

Ahmak Akılsız, sersem, şaşkın Arapça aḥmaḳ (أحمق) ‘aptal, budala’ sözcüğünden ödünçlenmiştir. Karadeniz Rumcası ahmakis (αχμακης [Giresun, Trabzon, Gümüşhane]), ahmah (Santa, Gümüşhane) formunda kaydedilmiştir.

Ahtar köhter Altüst olmuş; karmakarışık (Trabzon)

Akarbiğo Çelimsiz, ihmal edilmiş (Trabzon). Modern Yunanca akarpa (άκαρπα) “premature, gelişmemiş”

Aksi İnatçı, huysuz (Trabzon, Rize). Arapça aks ‘ters’ ve Türkçe -i ekiyle sıfat oluşturulmuştur.

Alacali Bir kaç renkten oluşan şey (Trabzon); alacalı bulacalı (Akçaabat)

Alemeşkere Alenen; açıktan açığa; herkesin gözü önünde (Giresun)

Aliko Tuzlu (Trabzon). Karadeniz Rumcası tuz alas (άλας), tuzlu alikon (αλικόν) kelimesinden ödünçlenmiştir.

Alişuk Aşk ateşiyle yanan sevgili anlamındadır: ‘Ey benum alişuğum/ Bal ile karişuğum’ (Trabzon)

Altiyan Alt kısım, alt taraf, alt bölüm (Trabzon, Rize); aldiyan (Tonya)

Ameş Aptal (Maçka). Mücadele etmeyen, kaderine razı olan anlamına gelmektedir. Yunanca amahi (αμάχη) -a “olumsuzluk eki”  ve mahi (μάχη) “kavga etmek; savaşmak” kelimeleriyle ilişkili olup, Karadeniz Rumcasında Yunanca /h/ sesi > /ş/ sesine palatize olduğundan bu değişim gerçekleşmiştir.

Andaval, andavallı Aptal, ahmak, bön (Giresun, Trabzon, Rize, Artvin, Gümüşhane). Anadolu’da ve İstanbul ağzında da yaygın olarak kullanılmaktadır. Tzitzilis kelimeyi Antik Yunanca antallavos (αντάλλαωος) ‘değişmiş, yer değiştirmiş’, Yunan dialektlerinde antallavus (αντάλλαβους), Selanik’te antavallus (αντάβαλλουσ) “inatçı”  kelimesine bağlamışsa da, bir ihtimal Niğde ili, Aktaş köyünün eski adı Andabal/Andaval köy adıyla da ilgili olabilir (Andaval köyünden < Andaval ve –lı soneki)

Ander Fena, kötü, işe yaramaz, olmaz olası eşya, hayvan veya insan (Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Artvin, Bayburt, Erzurum, Gümüşhane)

Ardalaş İri yarı; kocaman (İkizdere). Anadolu’da ardala “budala, şaşkın” (Yozgat), “iriyarı” (Van), “dolaşık yol” (Kütahya) oalrak derlenmiştir.

Arkuri Eğri; düzgün olmayan, çapraz, yanlamasına (Trabzon, Rize): ‘Arkuri yol açarum/ Alu seni gaçarum’

Arnaşemeno Yeni açılmış, kullanılmaya henüz başlanmış, siftah edilmiş (Sürmene). Çaykara Ogene’de, arnaşevo, arnaşika, arnashema eş anlamlı kelimeler olarak kullanılmaktadır

Artumli Bereketli; çabuk tükenmeyen (Trabzon, Rize), artımli “çok su çekebilen pirinç” (Maçka)

Aruk Zayıf, cılız (Trabzon Şalpazarı). Arulmak  ‘zayıflamak’ (Giresun)

Astos, astoş Tembel, isteksiz; üstü başı pek düzgün olmayan (Trabzon), aştoş olmak “hevesi kaçmak” (Akçaabat)

Avara Başıboş, işsiz güçsüz, boşta gezer (Trabzon, Rize, Torul)

Avarandi Geri zekâlı, işe yaramaz (Çayeli),

Azma Melez; kırma, “azma sığır”  (Akçaabat)

Aznahur Heybetli, iri yarı (Ordu)

Badeva Karşılıksız, parasız, emek harcamadan (Trabzon, Rize)

Bardabaş, vardabaş Geçimsiz, huysuz (Trabzon, Torul, Ordu, Şalpazarı)

Battal İşe yaramaz

Bayat Tazeliğini kaybetmiş, özelliğini yitirmiş anlamındadır. Karadeniz Rumcası payatin (παυιάτιν [Giresun, Tirebolu]), payat (Ordu, Santa, Trabzon, Gümüşhane) formunda kaydedilmiştir.

Becit, becid Gerekli, lüzumlu; Acele, ivedi (Trabzon)

Beç, beçi Akılsız, aptal (Şavşat)

Benlukçi Egoist; her zamana kendi çıkarını düşünen, kendi aklını beğenen (Trabzon),

Bertük ağuz Geveze, çok konuşan (Giresun). Anadolu’da bertik kelimesi “yara, bere” anlamı dışında “incinmiş mafsal” (Çankırı), bertikmek ise “burkulmak, incinmek” anlamlarında kullanılmaktadır (İzmir, Kütahya, Samsun, Sinop, Çankırı)

Bet, bed, bäd Kötü, fena, çirkin (Trabzon, Rize, Artvin). Türkçe’ye Farsça üzerinden kötü anlamındaki bäd  (Osetçe fıd, Yagnobian, PuştuCA, Yazgulam, Pamir bad, Farsça bäd, Talishian, Gilanian bêd, Kürtçe bed) formu girmiştir.  Hint Avrupa dilleri grubunda, İngilizce’de bad, İran dillerinde bad, Ermenice vat olaRak bulunmaktadır.

Bibil Kısa boylu, cüce (Trabzon). Anadolu’da bibil çekirdek (Tekirdağ Çorlu); bibilik tomurcuk, gonca (Malatya Arapkir)

Bicik Küçük, ufak tefek (Ordu, Giresun),  (Artvin); bicilik (Gümüşhane, Erzurum, Çorum, Erzincan); bıcık, bıcıcık, bıcılık (Gümüşhane). Atasözü: Mal bicikten, para buçuktan artar (Ordu). Ermenice pčlik, pučur (Harput, Erzurum, Van, Kığı), pičilik (Hemşin, Bulanık, Trabzon) kelimesinden ödünçlenmiştir.

Bocuk Kısa boylu, bodur, cüce (Rize)

Bolaşuk Dedikoducu, kavgacı, marazlı, (Trabzon, Rize, Torul),

Boso Şişman, yemeğe düşkün, iştahlı (Yusufeli)

Boydak, boytak Yalnız, tek başına, başıboş, bağımsız (Ordu, Giresun, Trabzon). Anadolu’da boydak “yaya, piyade gitme, yalnız gidiş” (Aydın yörükleri, İçel, Ordu köyleri, Konya, Seyhan)

Bufud Kupkuru (Akçaabat

Cabur Zayıf, düşük nitelikli, sade (Ordu, Giresun), ‘tüysüz’ (Ordu), ‘fakir, parasız’ (Ordu); cıbır (Ordu İkizce). Anadolu’da cıbır “parasız, fakir” (Elazığ, Amasya, Bolu, Ankara, Bafra, Çorum, Kayseri, Tokat, Isparta, Ünye, Sinop, Yozgat, Nevşehir); “tüysüz”; “zayıf, cılız” (Kastamonu, Ordu, Kırşehir, Konya, Zonguldak, İnegöl); “ağaçsız yer” (Bolu); cıbara “alalade, ayak takımından” (Konya Ermenak) olarak kaydedilmiştir. Türkçe “basit, kaba, alçak, vasat” anlamındaki čabır köküyle (Kırgızca čabır, Tuvanca čavıs, Hakazca čabıs, Yakutca čabıčax) ilişkilidir.

Cahel Tecrübesiz; toy (Trabzon, Rize). Arapça cāhil (جاهل)’bilmeyen’ sözcüğünden ödünçlenmiştir.

Cardazan s. Geçimsiz, huysuz kişi (Akçaabat)

Caydak Eli boş, yüksüz (Eynesil, Yağlıdere, Espiye) ve ‘sade, yavan’ (Ordu, Şalpazarı). Anadolu’da caydak “züğürt” (Gaziantep); “eğersiz at”  (Amasya Gümüşhacıköy); “ıssız, yalnız”  (İçel) formları kaydedilmiştir.

Cecela Alacalı bulacalı; çok renkli (Ardanuç, Şavşat)

Ceğez Asabi, sinirli, kızgın (Çamlıhemşin)

Cekana Çok zayıf çocuk (Rize)

Cevuk Zayıf, çelimsiz (Akçaabat)

Cıbız Çıplak; sade (Torul, Maçka)

Cıftır Hızlı, süratli (Giresun) ve ‘küçük, ufak’ (Ordu)

Cındık Küçük, yuvarlak (Ordu, Giresun),

Cırık Zayıf, ince (Ordu)

Cıvız Hilekâr, dönek; sözünde durmayan; (Giresun, Trabzon), “oyunda hile yapan”, (Görele); cıvızlık (Trabzon)

Cibur, ċibur Küçük, ufak tefek (Sürmene, Of)

Cico Kısa boylu, cüce (Trabzon); bico; curo/ ciro/ siro. Erzurum’da cico “en iyi”; cıco “sulak, kaliteli arazi” (Erzurum Olur)

Cilcıbız Çıplak, fakir, zavallı (Ordu, Giresun, Trabzon); cılcıbız, cılcıbır (Şebinkarahisar); cıscıbıldak “çıplak; fakir” (Akçaabat). Anadolu’da cıbır yaygın olarak “fakir, tüysüz, ağaçsız yer”; cıbız ise “çıplak, tüyü dökülmüş” anlamlarında kullanılmaktadır.

Cilber s. Zayıf, ince (Akçaabat)

Cindili Huysuz tabiatlı kişi, asabi, sinirli (Giresun, Trabzon)

Cip Aşırı, haddinden fazla (Yusufeli)

Civil Küçük, ufak (Ordu, Giresun), SD (Ünye); çivil (Ordu), çıvıl (Ünye). Gürcüce çivili ‘küçük, minik; yumuşak’ kelimesiyle ilişkilidir.

Cizala Çırılçıplak, yalınayak (Trabzon)

Colpoto Sakar, dikkatsiz  (Yusufeli)

Cudam Beceriksiz; elinden iş gelmeyen (Trabzon, Rize)

Culfa Becerikli, mahir (Akçaabat)

Çaçuna s. Pejmürde, kılıksız, giyimine özen göstermeyen kişi (Borçka, Şavşat)

Çaḫe Ekşi (Yusufeli)

Çalimçahe Nursuz yüz; somurtkan, gülmeyen insan (Yusufeli)

Çaluk Sakat, kötürüm (Trabzon, Rize); dudak damak yarığı olan kişi (Tonya)

Çancvel Pasaklı, dağınık, pis (Çamlıhemşin)

Çapar Açıkgöz, becerikli, atılgan (Çaykara)

Çardağan Becerikli, (Kadınlar için) elinden iş gelen (Akçaabat)

Çatara Daha çok kadınlar için işe yaramaz anlamında kullanılırdı (Rize).

Çeçez Kekeme (Rize); kekeş (Şavşat). Anadolu’da kekeç (Yozgat, Urfa, Çorum, Afyon, Gaziantep, Kırşehir, Seyhan),

Çeğmuş Ezik, ezilmiş, ağır yük altında ezilmiş (Hemşin)

Çeleçute Boş; ıvır zızvır; işe yaramaz (Rize). Rize’de çele veya çala mısırın sapı yani işe yaramıyan kısmı anlamında olup kelime mecazen kullanılmıştır.

Çiço Cüce, kısa boylu  (Trabzon)

Çihal Çelimsiz, zayıf (Trabzon, Rize)

Çimenika Zayıf, çelimsiz çocuk (Rize)

Çivrikos Büzülmüş, ufalmış, sıkışarak ufalmış (Trabzon, Rize)

Çolpaz Beceriksiz, sakar; elinden iş gelmeyen (Torul, Tirebolu, Samsun, Trabzon, Isparta); çolbaz (Akçaabat). Anadolu’da çoplak (Balıkesir), çolpu (Kırşehir)

Çonç Islak, ıslanmış, sırılsıklam (Yusufeli)

Çoruk Sıska, cılız (Ordu); çörgül (Şebinkarahisar)

Çumaş Ayran, meyve, yemek vs. için çok tuzlu, çok ekşi anlamında (Rize)

Dadduk Sevimli, canayakın (Giresun)

Damulika Azıcık, bir parçacık, bir damlacık (Rize)

Daylak İnce, uzun (Trabzon Şalpazarı)

Değirmi Yuvarlak (Trabzon, Giresun). 13. yüzyıl öncesi Türkçe kayıtlarda tegirme/teğirmi (Osmanlıca değirmi, Uygurca tegirmi “güneşin yuvarlağına benzeyen bir davul”, Hakani tegirme “yuvarlak”, Kumanca tegirme, Kıpçakca teyirme yüzli “yuvarlak yüzlü”)

Depük Kuru, ıslak olmayan yer veya nesne (Espiye, Yağlıdere); depik (Ordu); debuk (Akçaabat). Anadolu’da depük (Tokat)

Dibaracı, dubaracı Hilekâr, dalavereci (Torul, Bafra, Trabzon)

Didali Çelimsiz, zayıf (Çayeli)

Dillak Çok konuşan, geveze (Trabzon)

Dimla, dimila Çok az, azıcık (Trabzon, Rize)

Dingoz, tingoz İnatçı, asabi (Trabzon). Anadolu’da tıngoz (Konya); tingoz (Kayseri, Adana, Kırşehir, Antalya); tinkoz “mıymıntı” (Balıkesir), “sabırsız” (Burdur), “adi” (Aydın). Türk argosunda tingoz “tokat” anlamındadır.

Ebrüm Şişman (Ünye). Anadolu’da ebrüm “kıvrık, eğri” (Diyarbakır); ebrim ebrim “büklüm büklüm” (Urfa)

Elekçi Gezmeyi çok seven, yerinde duramayan kız (Trabzon, Gümüşhane). Elek satarak geçimini sağlayan çingenelerden esinlenerek bu yakıştırma yapılmış olmalıdır.

Ereme Eğri, kıvrımlı (Trabzon):  ‘Keçinin boynizlari/ Eremedır ereme’

Erem perem Dağınık, karmakarışık (Batı Trabzon); eren peren (Şalpazarı, Akçaabat)

Ertük s. Uğursuz  (Giresun)

Eşkere Alenen, görünür duyulur bir şekilde, aşikâr, açık açık (Espiye, Giresun Yağlıdere, Torul, Şalpazarı). Anadolu’da eşgermek “çıka gelmek, görünüvermek”; eşgermek “ses vermek” (Alanya)

Farfara Gereksiz yere konuşan, boş yere öğünen kişi “aceleci ve ne yapacağı kestirilemeyen” (İkizdere). Erzurum’da farfara “saf, çocuk yaratılışlı, düşünmeden konuşan”. Antik Yunanca perperos (Πέρπερος) “yüksekten atan, övünen, böbürlenen”  kelimesi ile ilişkili olabilir.

Felema İkiyüzlü, dönek (Şavşat)

Ferfendil Pasaklı, düzensiz (Akçaabat)

Ferzenk Ahlaksız, kötü kadın (Trabzon; ferzek “fahişe”  (Piraziz), kurnaz (Torul), fèrzant “kötü düşünen, fesat, kurnaz” (Gümüşhane). Erzurum’da ferzzenk “cadı” (İspir)

Feşel Yaramaz, ele avuca sığmayan çocuk “Oğlan beter feşel oldu” (Giresun [Bozat, Espiye, Yağlıdere], Gümüşhane Torul) (Eynesil), (Ordu), AKÇ 201, SD 574 (Burdur, Ordu, İzmir, Sinop, Çankırı, Çorum, Kastamonu, Tirebolu, Amasya, Samsun); feşer (Trabzon)

Filinta Uzun boylu, yakışıklı (Trabzon). Karadeniz Rumcası filinta (φιλίντα [Giresun, Trabzon])

Fişari Cilveli, işveli kız (Sürmene)

Fitoz Sevimli, güzel (Şavşat). Anadolu’da fitoz “gelinlerin başlarına çevre ile yapılan hotoz şeklinde süs” (Amasya)

Fodul Kibirli, aksi, üstünlük taslayan, gereksiz alınganlık gösteren, asabi konuşan kişi (Giresun Bozat, Gümüşhane Torul, Trabzon). Modern Türkçe fodul,  Anadolu’da fodul (Tokat, Kütahya, Manisa, İzmir, Edirne, Zonguldak, Bolu, Trabzon); hodul (Denizli, Kayseri, Bolu); hodol (Muğla); hodal (Seyhan). Arapça fuḍūl (فضول) “fazlalık, kendini beğenmişlik” sözcüğü ile ilişkili olduğu iddia edilmekteyse de bu durum kesin değildir. Türkçe ilk kayıt Aşık Paşa, Garibname’sine aittir (1330).

Fufuka Çıtkırıldım, sıkıntıya dayanamayan, halinden memnun olmayan (Derepazarı); fufuza (Trabzon). Karadeniz Rumcası fufuka (φουφούκα [Ordu, Santa, Gümüşhane), fufukon (Ordu) P II 469; fufutza (φουφούτζα η [Giresun]) kelimesinden ödünçlenmiştir.

Gacemer Becerikli, çalışkan (Ünye). Anadolu’da gacemer “becerikli” (Amasya, Tokat), “ev idaresini iyi bilen kadın” (Tokat)

Kagoş, kakoş ‘Kötü’ (Trabzon), ‘Aptal, beceriksiz’. Yunanca kakos (κακός) “kötü”, Ermenice kakoş “beceriksiz”

Gancoz Hasis, tamahkâr (Trabzon). Trabzon Rumcasında kancuris (Çaykara)

Garc Kısa, güdük (Hopa Kemalpaşa).

Gilik Küçük (Gümüşhane) “ġılık ġılık almalar”, “Gılık boyli adam”

Gincos, ğincos Harap, tükenmiş, yorulmuş (İkizdere)

Gobes Kısa şişman; tıknaz (Akçaabat),

Gokir Becereikli, hamarat (Torul)

Gozak Arzu edilen niteliğe sahip olmayan (Ordu, Giresun, Şalpazarı)

Gungul Yuvarlak; top şeklinde (Hemşin), Bayburt’ta gungul. Erzurum’da gındıllik “çocukların çevirdiği çember tekerlek”

Guz Akılsız, saf (Trabzon)

Güvez Sabırsız, açgözlü (Gümüşhane, Şebinkarahisar) “acele yemek yiyen, sabırsız” (Alucra, Sivas)

Haççak Güzel, iyi, terbiyeli (Ordu, Giresun, Gümüşhane), (Torul),; haccak “Bu kız beter haccak” (Giresun, Ordu)

Hahot Kaba saba, sıradan, bayağı (Maçka)

Haḫot Eski, yıpranmış, çürük; sağlam olmayan (Trabzon); hahut “hahut ev, hahut kapı” (Giresun, Sivas, Tokat), (Giresun, Rize, Sivas, Tokat, Amasya); halhut (Gümüşhane); hurhut “ezilmiş, berelenmiş şey” (Trabzon). Anadolu’da hahutlamak “eskimek” (Sivas), harhıt “kullanılmayan, bozuk” (Sivas, Yozgat, Kayseri), horhut (Niğde), harhut  (Niğde). Ermenice hahut “narin, zayıf, harap bina”, dialektlerde hahed (Kayseri), harhud (Adana) kelimesinden ödünçlenmiştir.

Halovoşin Baştan savma, özensiz, alelacele (Akçaabat)

Harıc Kötülük eden; yaramaz, ele avuca sığmayan (Gümüşhane)

Harın Yaramaz, haylaz “Çocuk çok harın hemen terliyor” (Giresun, Akçaabat)

Harız Boş, başıboş, sahipsiz (Giresun Yağlıdere). Erzurum’da harız “koyunun kuyruk yağının eritilmesi sonucu geriye kalan artık madde” (Erzurum Olur). Anadolu’da harız “bir kaç sene ekilmeyen arazi” (Balıkesir, Kayseri)

Has İyi, güzel, uygun (Trabzon, Rize, Ordu, Torul). Arapça χāṣṣ خاصّ ‘ayrı, ayrılan, özel, seçkin’ kelimesinden ödünçlenmiştir. Karadeniz Rumcasında hase (χασέ [Giresun, Trabzon, Gümüşhane]), has (χάσιν [Giresun, Tirebolu]), has (Ordu, Trabzon, Gümüşhane) formları kaydedilmiştir.

Haşlak, haşlak Gelişmemiş, büyümemiş, zayıf kalmış (Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Artvin)

Hayın Çok güçlü, çok şiddetli; aşırı miktarda  (Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Artvin)

herti Bayat (Şebinkarahisar, Ordu). Anadolu’da hert “ölü, cansız, hortlak” (Ankara)

Heteli, hetel Çok eski, eskiden kalma, bayat (Rize)

Hıldırhış Çürük çarık, eski püskü (Trabzon); Hıllik “giyilemeyecek kadar eski, yamalı elbise” (Gümüşhane)

Hılgım Aynı, tıpkısı, benzeri (Ünye, Şebinkarahisar)

Hılli İkiyüzlü, göründüğü gibi olmayan, art niyet besleyen “Hıllisi değil” (Giresun Yağlıdere); hıllihış (Akçaabat). Anadolu’da hıllı “çok, hayli” (Konya Ermenak)

Hıltak Gevşek, bol “Meelin başı hıltak. Suya koyun da şişsin” (Giresun Yağlıdere, (Sivas, Alucra, Şebinkarahisar). Anadolu’da hılt olmak “yorgunluktan gevşemek” (Uşak); hiltik (Kars, Gümüşane); hilt “yorgun, gevşek” (Isparta)

Hıltik Huzursuz, dirliksiz: “Bu da çok hiltik, kavga garçaşturuyor” (Giresun); hırdik “yerinde durmaz, yaramaz”  (Trabzon). Anadolu’da hır “dalaşmak”  (Kırşehir)

Hopalak Tombul, tombalak, şişman ve sevimli çocuk tipi (Giresun). Anadolu’da hopalak “sevimli”  (Hatay Dörtyol)

Höl Islak, nemli “Yatak höl olmuş” (Giresun, Ordu)

Höltek Yaşlanmış, yıpranmış, eskimiş (Eynesil); höldirik “şu höldiriki üstünden çıkar” (Giresun)

Ihtı Kuytu ve siper yer (Kayseri, Kırşehir, Tokat, Giresun, İçel, Konya, Niğde). Anadolu’da ihti “rüzgar görmiyen, kuytu yer” (Kırşehir, Manisa)

Ingılıp Kararsız, yanar döner (Şebinkarahisar). Anadolu’da ıngıldamak “oynamak, hareKet etmek” (Nevşehir, Niğde, Ankara, Sinop)

Irak Uzak (Giresun, Ordu, Trabzon Şalpazarı)

Irgar Hızlı, acele ırgar gitmek “hızlı gitmek” (Trabzon)

Istınka Ağzına kadar, tıka basa, tamamiyle “Merek ıstınka ot dolu” (Giresun)

İğdiç Eğri bacaklı, yengeç gibi yan yan yürüyen; iğdiç iğdiç yürümek (Giresun)

İndem Olduğu kadar, göründüğü gibi, tamamen (Torul, Kürtün), “İndem kötü değil” (Giresun Yağlıdere); indeme “gayet az şey”  (Tirebolu)

İsti Çok sıcak (Trabzon Şalpazarı)

Devamı:  Sıfatlar sözlüğü K – Z (Doğu Karadeniz Türkçesi)

Kaynakça

 

ATILCAN, İ. C. (1977), Erzurum Ağzı, Halk Deyimleri ve Folklor Sözlüğü. İstanbul. s. 32, 49, 54,

BİLGİN, M & YILDIRIM, Ö. (1990), Sürmene. Sürmene Belediyesi Kültür Yayını. İstanbul. s. 569, 570

Bölge Ağızlarında Atasözleri ve Deyimler I- II (2004), Türk Dil Kurumu Yayınları. Ankara. s. 30

BUCAKLİŞİ, İ.A. & UZUNHASANOĞLU, H. (1999). Lazuri- Turkuli Nenapuna. Akyüz Yayıncılık. İstanbul. s. 231

CAFEROĞLU, A. (1946; 2. Baskı 1994), Kuzey-Doğu İllerimiz Ağızlarından Toplamalar. İstanbul. s. 320

DANKOFF, R. (1995), Armenian Loanwords in Turkish. Harrassowitz Verlag. Wiesbaden. s. 56, 128

DEMİR, N. (2001), Ordu İli ve Yöresi Ağızları. Türk Dil Kurumu Yayınları. Ankara. s. 344,

DEVELLİOĞLU, F. (1990) Türk Argosu. Aydın Kitabevi. Ankara. s. 85, 176

EMİROĞLU, K. (1989), Trabzon Maçka Etimoloji Sözlüğü. s. 28, 38, 43, 58, 64

GEDİKLİ, F. (2004), Akçaabat Yazıları. Yedirenk Yayınları. İstanbul. s. 162, 175, 185, 192, 201

GEMALMAZ, E. (1978), Erzurum İli Ağızları. Atatürk Üniversitesi Yayınları: 487. Erzurum III 110, 136

KALYONCU, H. (2001), Trabzon-Tonya Ağzının Dilbilgisel Özellikleri ve Tonya Sözlüğü. Trabzon. s. 36, 44, 46

KARA, İ. (2001), Güneyce. Dergâh Yayınları. İstanbul. s. 22, 38, 43

KAZMAZ, S. (1994), Çayeli Geçmiş Günler ve Halk Kültürü. Türk Halk Kültü-rünü Araştırma ve Tanıtma Vakfı. Ankara. s. 283ÖZCAN. S (1990), Gümüşhane Kültür Araştırmaları ve Yöre Ağızları. Kültür Bakanlığı. s. 492, 480, 513, 522

ÖZTÜRK, Özhan. Karadeniz Ansiklopedik Sözlük. Heyamola Yayınları. İstanbul, 2005

PAPADOPULOS, LP. (1958-1961), Ιστορικόν Αεξικόν της Ποντικης διαλέκτου. Atina I: 130; II: 457, 469, 502

Türkçe Sözlük (1998), Türk Dil Kurumu (9. Baskı). Ankara. s. 108

Türkiye’de Halk Ağzından Söz Derleme Dergisi (1939-1951). Maarif Matbaası. İstanbul. s. 76, 110, 193, 203, 221, 243, 256, 249, 257, 268, 280, 346, 366, 367, 372, 418, 1356, 1366, , 503, 503 1366, 554, 574, 585, 588, 693, 696, 705, 784, 900, 917

Türkiye’de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü (1963-1976). Ankara. s. 27, 68, 258, 2252, 2260, 3733

TÜRKYILMAZ, H.İ. (1995), Dünden Yarına Tüm Yönleriyle Eynesil. Eynesilliler Kültür ve yardımlaşma derneği. s. 185

TZITZILIS C. (1987) Griechsche Lehnwörter Im Türkıshen. Österrecheschen Akademe Der Wıssenschaften. Wıen. s. 24, 26

URAZ, M. (1933), Halk Edebiyatı Şiir ve Dil örnekleri. Suhulet Kütüphanesi. İstanbul. s. 509, 513, 515, 516

YANIKOĞLU, B. (1943), Trabzon ve Havalisinde Toplanmış Folklor Malzemesi. İstanbul. s. 48, 261, 266

Exit mobile version