Taraba veya daraba, 4-7 cm kalınlığındaki tahtaların üst üste dizilmesiyle elde edilen tahta perdenin adı olup (Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Artvin) yana doğru açılıp kapanan, araları menteşeli tahta kepenkler de aynı adla anılmaktadır. Erzurum’un Olur ilçesinde darabak elimesi ‘odaların iç duvarına yapılan ahşap kaplama’ anlamında kullanılmaktaydı.
‘Bir gurşun adacağum/ Evin darabasina/ Kuçuği duruyiken/ Vuruldum abulasina’
Taraba yapımında kullanılacak tahtaların alt kenarı içeriye doğru girinti yapacakşekil-de kazınırken, üst kenarı ise hafifçe yuvar-laklaştırılarak çıkıntı durumuna getirilirdi ki bu işleme halı kesmek denimekteydi. Tahtalara birer metre aralıklarla kumar çivisi aralığı açıldıktan sonra üç şekilde taraba yapılabilirdi:
- Bir direğe geçirilmek
- Üstüste dizilmek
- Birbirine bağlanmak.
Tahtaların altının girintili, üstünün çıkıntılı hazırlanmasının nedeni yağmur suyunun içeriye girmesini önlemek içindi. Taraba kelimesi mecazen ‘özellikle yiyecek maddeleri için, tahta kadar sert ve kuru’ anlamında da kullanılmaktaydı:
‘Eşeğin budunu koydum dolaba/ Kurudu kurudu oldu taraba/ Verin gâvurlara/ Katsın şaraba’ (Trabzon)
Azerice ‘kapı ve pencere üstü’ anlamıyla daraba formunda kayıtlı olan kelimenin Arapça darrāba (Suriye) kelimesiyle ilişkili olduğu iddia edilmiştir.
Frahti, bahçe etrafını saran ahşap çit anlamına gelmekte olup, bölgede frahti (Sinop, Trabzon, Rize), fıraklı (Giresun, Samsun, Ordu, Trabzon Şalpazarı), fıraktı (Ordu, Tokat, Giresun, Rize, Trazon), ferağti (Hemşin), fırakdı ve fıraklu (Ordu) formları kaydedilmiştir. Karadeniz bölgesi dışında Tekirdağ’da aynı anlamda fırakdı formu kaydedilmiştir. Çit anlamında taraba ve fırahti kelimelerinin birlikte kullanıldığı bazı yörelerde bahçe etrafını saran çite taraba veya daraba, bunun çapraz ince tahtalarla örülmesiyle elde edilen çit türüne ise frahti adı verilmektedir. Latince fracta kelimesi İtalyanca’ya fratta, Yunanca’ya ‘engel, çit’ anlamında fraktos (φρακτός) formunda geçmiştir. Karadeniz Rumcası frahti (φραχτή), frahte (Ünye, Trabzon), vrahti (Samsun, Santa, Gümüşhane), frahtin ve frahtos (Samsun, Giresun, Ünye, Santa, Trabzon, Gümüşhane) formları kaydedilmiştir. Anadolu’da çeper (Erzurum) ve gaspalık (Çorum) kelimeleri de ‘çit’ anlamında kullanılan farklı kelimelerdir. İlk olarak 10. Yüzyıl öncesinde Uygurca kaydedilen ‘çit’ kelimesi ise Türkçe kökenlidir.
Faşoma Çardak, çit vb. Yapılırken ku-lanılan yaprakları kesilmiş ağaç dalları (Rize). Geç Dönem Yunanca farsoma (φάρσωμα τό) “çit, perde” ve Karadeniz Rumcası farsoman (φάρσωμαν τό) “tahta perde, ahşap çit” anlamlarında kaydedilmiştir.
Cablama, aplama ‘Tarla etrafını çeviren ahşap çit’ (Ordu, Giresun, Trabzon, Gümüşhane). Firahti’den farkı daha kaba ve özensiz yapıda olmasıdır (Espiye
Dikmen), ‘Firahtinin üzerindeki yatay tahtalar’ (Espiye, Yağlıdere) ve ‘çatı payandasında ve kiremit altında kullanılan kereste’ anlamlarına gelmektedir (Alucra, Şebinkarahisar, Samsun, Torul, Ordu). Cablamalık Cablama ile çevrilmiş alan (Gümüşhane)
Peçare Tarlanın etrafını çevreleyen ahşap çit (Rize)
Sinor Sınır; köylülerin bahçe ve tarlalarını birbirinden ayıran ahşap çit veya yığma taş duvarlarla ayrılmış bölümler (Trabzon, Rize, Artvin, Torul): ‘Silyan dağı sinordur/ Hey gız gözlerun kördur’. Erzurum’da sinor, sınor, Lazca onâğona (Ardeşen) ve sinori adlarıyla bilinmekte olup, Yunanca sinoro (Σύνορο) “sınır” kelimesinden ödünçlenmiştir.
Taban etmek veya tabanlamak Sürülmüş tarlada kalan toprak topaklarını, taban adı verilen merdane şeklindeki bir taş ve saptan oluşan bir aletle kırma işinin adıdır. Karadeniz’de taban (Trabzon, Torul), tapan (Artvin), Anadolu’da tapan ‘tohum ekildikten sonra tarlayı düzeltmeye yarayan yassı ağaç, sürgü’ (Afyon, Balıkesir, Kütahya, Bolu, Sakarya, Çankırı, Çorum, Sinop, Sam-sun, Amasya, Tokat, Ordu, Giresun, Gümüşhane, Trabzon, Kars, Erzincan, Artvin, Ağrı, Van, Bitlis, Elazığ, Malatya, Gaziantep, Hatay, Kırşehir, Kayseri, Sivas, Nevşehir, Niğde, Adana, İçel, Kırklareli, Tokat) yaygın olarak kullanılmaktadır. 13. yüzyıl öncesi Türkçe kayıtlarda taban (Hakaz, Çağatay, Kuman, Kıpçak) formudna geçen kelime G. Clauson’a göre Moğolca’dan ödünç alınmıştır. Karadeniz Rumcasına tapan (ταπάν [Sürmene, Gümüşhane]) formunda girmiştir. Ermenice tap “düzlük”, tap’an “tırmık” anlamlarına gelmesi de dikkat çekicidir.
Bağlak Tarla ve ev sınırlarını belirlemek için örülen harçsız duvar (Ordu, Giresun). Anadolu’da bağlak “Ormanlık ve kayalık yerlerdeki geçit (Tokat) ve ‘av hayvanlarının geçmesinin beklendiği yer’ (Tokat) anlamlarıyla kayıtlıdır.
Kaynakça
AHUNDOV, E. (1978), Azerbaycan Halk Yazını Örnekleri. Türk Dil kurumu Yayınları. Ankara. s. 482
BUCAKLİŞİ, İ.A. & UZUNHASANOĞLU, H. (1999). Lazuri- Turkuli Nenapuna. Akyüz Yayıncılık. İstanbul. s. 359
CAFEROĞLU, A. (1946; 2. Baskı 1994), Kuzey-Doğu İllerimiz Ağızlarından Toplamalar. İstanbul. s. 320
CLAUSON, G. (1972), An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth Century Turkish. Oxford.s. 441
DEMİR, N. (2001), Ordu İli ve Yöresi Ağızları. Türk Dil Kurumu Yayınları. Ankara . s. 337
EMİROĞLU, K. (1989), Trabzon Maçka Etimoloji Sözlüğü. s. 96, 214
KALYONCU, H. (2001), Trabzon-Tonya Ağzının Dilbilgisel Özellikleri ve Tonya Sözlüğü. Trabzon. s. 62, 124
ÖZCAN. S (1990), Gümüşhane Kültür Araştırmaları ve Yöre Ağızları. Kültür Bakanlığı. s. 443
ÖZTÜRK, Özhan. Karadeniz Ansiklopedik Sözlük. Heyamola Yayınları. İstanbul, 2005
PAPADOPULOS, LP. (1958-1961), Ιστορικόν Αεξικόν της Ποντικης διαλέκτου. Atina II: 360
Türkiye’de Halk Ağzından Söz Derleme Dergisi (1939-1951). Maarif Matbaası. İstanbul. s. 154
Türkiye’de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü (1963-1976). Ankara. s. 1831, 3823
TIETZE, A. (1999), Anadolu Türkçesindeki Yunanca, İslavca, Arapça ve Farsça Ödünçlemeler Sözlüğü. Simurg. İstanbul. s. 277
TÜRKYILMAZ, H.İ. (1995), Dünden Yarına Tüm Yönleriyle Eynesil. Eynesilliler Kültür ve yardımlaşma derneği. s. 182
TZITZILIS C. (1987) Griechsche Lehnwörter Im Türkıshen. Österrecheschen Akademe Der Wıssenschaften. Wıen. s. 132, 133
URAZ, M. (1933), Halk Edebiyatı Şiir ve Dil örnekleri. Suhulet Kütüphanesi. İstanbul. s. 486
YANIKOĞLU, B. (1943), Trabzon ve Havalisinde Toplanmış Folklor Malzemesi. İstanbul. s. 264, 270