Yunan Mitolojisi Yunanistan Tarihi

Truva Savaşı Gerçekten Oldu mu?

Homer’in İlyada destanında Truva[1] Savaşı’nda gerçekleşen olayları anlatmasından binlerce yıl sonra detaylı bir savaş masalı ve Yunanlıların geçmişinin şiir hali destanın dramatik etkisi ve akılda kalıcı karakterleri öykünün şöhretini korumuştur. Büyük İskender Çanakkale Boğazı’nı (Hellespont) geçip ilk kez Asya’ya ayak bastığında bugün Hisarlık[2] olarak bildiğimiz tepede Homerik destanların Ilion’un da kısa bir mola vermişti. Yunan ve Roma dönemlerinde ‘Ilium[3]‘ adında bir Roma kasabası bölgede gelişmişse de az sayıda antik yazar burada bir zamanların Truva kralı Priam‘ın “iyi inşa edilmiş” kalesinin durduğundan şüphe etmiştir. Atinalı Thukydides, “Peloponez Savaşlarının Tarihçesi” yapıtının birinci bölümünde, Truva savaşlarını betimlemekle kalmamış, MÖ 430 civarında gerçekleştiğini ve sonrasında Yunanistan’da gerçekleşecek savaşların öncüsü olduğunu iddia etmişti.

Troya yanıyor (Resim: Johann Georg Trautmann, 1713–1769)

Bununla birlikte, Romalı coğrafyacı Strabo bu iddiayı kimliği sorgulamış ve ‘Ilion‘un’ Homerin ünlü kentinin yeri olma ihtimalinin çok düşük olduğunu göstermeye çalışmıştır. Truva’nın yerinin belirlenmesi konusundaki tartışma modern zamanlar da devam etmiş olup, Schliemann’ın Hissarlik’teki muhteşem keşifleri bile şüpheleri giderememiştir.

Truva Neden Önemliydi?

Truva kentinin önemi Karadeniz ile Akdeniz arasındaki ticarete aracılık etmesinden çok Çanakkale Boğazı’nın çıkışında sık sık yaşanan kuvvetli fırtınalar sırasında sığınılacak uygun liman olmasından gelmektedir. Boğazda yaşanan fırtınalar sırasında trireme tarzı Yunan gemilerinin hem Karadeniz yönüne gitmesi hem de terine dar boğazdan çıkıp Ege’ye çıkması imkânsız olduğundan malların Ege denizinde uygun bir koyda bulunan bir limana bırakılıp buradan hamallarla kara yoluyla taşınması ihtiyacı doğmuş, Truva işte bu ihtiyacı karşılamak için kurulmuştur. Ticaret gemilerinden hem taşımacılık hem de limana giriş ve çıkış hakkı parası alındığından önemsiz bir balıkçı köyünün yakınında hızlı büyüyen kentin ünü ve zenginliği Eski Dünya’ya yayılmıştır.

Truva Kenti’nin Adı Neydi?

Öncelikle Truva adıyla bir kent, Çanakkale’de ya da başka bir yerde hiçbir zaman var olmamıştır. Homer’in destanında bu yerleşimin adı

Troya sitesi bugünkü hali

hiçbir zaman Truva olarak anılmamıştır. Terim karmaşıklığının nedeni destanın isim vericisi İlion veya İlios olarak anılan yerleşimin halkının Truvalı olarak anılmasıydı ki Homer bile Truvalılar şehri demiş ama Truva kelimesini yerleşim anlamına kullanmamıştı.

Tanıklıklar

Ortçağ’da İspanyol Ruy Gonzales de Clavijo 1403’te bölgeden geçerken Truva’nın çevresi millerce uzanıyor gibi görünmekte ve eski kentin yukarısındaki bir yerde yüksek, sarp bir tepe yükselmekte, bu tepenin zirvesinde rivayete göre İlyada kalesi bulunmakta…” notlarını almıştır. 1444’de İtalyan tüccar Anconalı Ciriaco ile gezgin Ciriaco de Pizicolli bölgeden geçerken, tarihi bir delil olmamasına karşın bazı çağdaş yazarlara göre II. Mehmed 1453’de İstanbul’u fethederken kendisini Truvalıların intikamını alan kişi olarak düşünmüştür. Bu anlatı doğru olmasa da Herodot’un Avrupa ile Asya arasındaki düşmanlığın köklerini Truva Savaşında görmesinin hatta asırlar sonra yaşanan Türk-Yunan anlaşmazlığının sebebi Yunanlıların yine Ege’yi aşarak Anadolu’ya asker çıkarması başlatmıştır.

Troya Atı

Şüpheler ve Bulgular

19. Yüzyıl sonlarına dek Homer’in destanının ilginç bir efsaneden fazlası olmadığı düşünülüyordu ki 1868’de yanmış bir antik kentin keşfi ile her şey birdenbire değişmiştir. O zamandan bu yana geçen 150 yıl boyunca, tarihçi ve arkeologlar genellikle MÖ 12. yüzyılın başlarında Truva bölgesinde bir şeyler olduğu ve hatta Yunan âlimi Eratosthenes[4] tarafından önerilen 1 Haziran 1184 tarihinin doğru olduğu varsayımını hararetle tartışmışlardır. Truva’da çıkarılan kalıntıların yayınlanmasından birkaç yıl sonra, çağın önde gelen klasik âlimlerinden Profesör RC Jebb, Schliemann’ın Homer’ın Truva’sını ortaya çıkarmamış olduğunu ve ayrıca Homer’in anlattığı gibi bir şehir beklemenin boşuna olduğunu ilan etmiştir. Truva’nın varlığının şüpheyle karşılanması Byron[5] gibi romantikleri yaralamış ve şu mısraları yazmasına sebep olmuştur:

‘Durdum Aşil’in mezarında/ Ve duydum Truva’dan kuşkulanıldığını/Yakında Roma’dan da kuşku duyulacak’.

Carl W. Blegen[6] başkanlığında gerçekleşen kazılarda 9 ayrı katman 31 evrede kazılmış, tarih öncesi son Troya olarak anılan Truva b VII’in

Heinrich Schliemann

bir yangınla yok olduktan sonra MÖ 1180 civarında terk edildiği anlaşılmıştır.

Truva bölgesinin coğrafi yapısı ilk olarak İngiliz Robert Wood incelerken, hemena rdından 1785’te Fransız Jean Baptiste Lechevalier bölgeyi araştırdıktan sonra Pınarbaşı’ndaki bir tepenin Truva olduğunu iddia etmiş, bu yüzden Schliemann’da önce bu tepeyi incelemiştir. Bir başka İngiliz Frank Calvert[7], başlangıçta aynı şekilde Pınarbaşı Tepesi’ni Truva olarak düşünmesine karşın Pınarbaşı’ndaki Alman kazılarının tutarsızlığından, 1860’da Truva’nın Hisarlık Tepesi’nin altında olduğunu anlamış ve Heinrich Schliemann’ın gelişinden yedi yıl önce kuzey tarafını satın aldığı Hisarlik’teki höyükte keşif kazılarına başlamıştır. Kazı deneyimi olmayan Clavert, bir Athena tapınağının kalıntılarına ve Yunanlılar zamanından kalma kent surlarının bir kısmına rastlayınca doğru yolda olduğunu ve daha aşağıda başka katmanlar da olduğunu anlamakla birlikte yetersiz kaynak ve araç gereç eksikliği yüzünden pes etmek zorunda kalmıştır.

Schliemann’ın Truva’yı Buldu mu?

Heinrich Schliemann[8] adlı ticaret sayesinde büyük bir servet edinen bir zamanların bakkal çırağı Johann Heinrich Voss tarafından Almanca’ya çevrilen Homeros’u hatmettikten sonra, İlyada’da anlatılan masal olduğunu inanılan bir ortamda Homeros’un şiirlerine olan güvenmekle kalmamış, gidip araştırma yapacak denli bir cesur bir karar almıştır. 1868’de Truva bölgesine ulaştıktan sonra önce Pınarbaşı’na gitmiş, Calvert’le tanıştıktan sonra

Sophia Schliemann, wife of Heinrich Schliemann, wearing treasures discovered at Hisarlik
Heinrich Schliemann’ın karısı Sophia Schliemann, Hisarlik’te keşfedilen hazineleri takarken

Truva’nın Hisarlık Tepesi’nde olduğundan emin kazı izni için Türk makamlarıyla görüşmelere başlamıştır. Hiç arkeolojik deneyimi olmamasına karşın 1870 Nisan ayında başladığı deneme kazılarını başlatmış, 1871-1873 arasında gerçekleştirdiği 3 aşamalı kazıda Priamos’un Hazinesi olarak adlandırdığı altın hazineler bulmuştur. Bugün Schliemann’ın bulduklarının Truva savaşları zamanına ait olmadığı çok daha eski –Piramitler kadar eski- yani II. Truva döneminde olduğu anlaşılmışsa da Truva’nın bulunması pek de haklı olmayan bir şekilde onun adıyla ilişkilendirilmiştir.

Truva Ne Zaman Kuruldu?

Carl Blegen’e[9] göre en eski Truva yani I. Truva MÖ 3000’lerde yaklaşık 500 yıl varlığını sürdürebilmiş bir kale olup, deniz kıyısında, koy üzerinde bulunmakta Hisarlık’a yani Truva’nın kale tepesine dek uzanıyordu. I. Truva kısmen kazılmış olup üzerinde II. Truva’nın saray kalıntıları yer almaktaydı. 2,5 m yüksekliğindeki kerpiç tuğladan sur I. Truva’yı hem karadan hem de denizden gelen düşmanlara karşı korumaktaydı. I. Truva’da aynı dönemde Anadolu’nun diğer yerlerinde ve Limni ile Midilli adalarında bulunan megaron tipi evlerle doluydu.

Tübingen Üniversitesi’nden Manfred Korfmann[10], Blegen’den sonra neredeyse 50 yıl boyunca ihmal edilen Truva kazıları için 1988 yılında Türk hükümetinden izin alarak, ertesi yıl kazılara başlamıştır. Bu kazı sırasında I. Truva’nın Blegen’in tahmininden daha eski MÖ 4. Bin yılın ortalarına ait olduğu ortaya çıkmış böylece Truva tarihi 5 asır daha geri gitmiştir.

Limni adasında Tirenyen kenti Hephaistia’da bir İtalyan arkeolog grubunun yaptığı kazılarda adanın güneydoğu sahillerindeki Poliochni

Frank Calvert

köyünde bir höyükten elde edilen bulgular, adadaki Yunan harabelerinden çok daha hatta I. Truva’dan da daha eski olduğu anlaşılmış, kurucularının Anadolu’dan geldiği düşünülmüştür.

II. Truva MÖ 2300’lerde kurulmuş olup, aşağı yukarı I. Truva ile aynı büyüklükteydi. Schliemann’ın yanlışlıkla Homeros’un Truvası olarak adlandırdığı katmanda çömlekçi tornasına üretilmiş seramik bulunmuştur ki bu durum Anadolu’nun iç bölgeleri ile canlı ticari ilişkinin olduğunu göstermektedir. Gerek I gerekse II. Truva’nın nekropollerinin bulunamamış olup sualtında kalmış olmaları muhtemeldir. II. Truva MÖ 2200- 2100 yılları arasında muhtemelen düşman saldırıları sebebiyle yıkılmıştır. MÖ 1900’den sonra yeniden ve görkemli bir şekilde inşa edilen bir sonraki Truva’nın (Troia VI) ne zaman yok olduğu bilinmemektedir. Burada Miken çömlekçiliğinin tespit edilmesi Schliemann’ın öğrencisi ve yeni kazı kampanyasının lideri Wilhelm Dörpfeld’i[11], burasının Homer’in İlion’u olduğunu iddia etmesine sebep olduysa da Blegen tarafından iddiası reddedilmiştir. MÖ 1250 civarında Truva Savaşı ile yıkıldığına inanılan Homeros’un Truva’sının ya da Truva VII’nin varlığı bugün itibarı ile arkeolojik açıdan kanıtlanmış değildir. Açıkçası Hisarlık’taki höyüğün caddeleri, evleri ve sarayları olan büyük duvarlı bir kentten bahseden İlyada’nın talep ettiği duruma uymadığı ortadadır. İlyada’da Akhaların büyüklüğü nedeniyle Truva’yı etkili bir şekilde kuşatamayacakları anlatılmaktadır ayrıca kent Küçük Asya’nın bütün uluslarından savaşın sonuna kadar yardım alabilmiştir.

Muzaffer Aşil: Hector'un cesedini Truva kapıları önünde sürükleyen Aşil
Muzaffer Aşil: Hector’un cesedini Truva kapıları önünde sürükleyen Aşil

Yunanılar ile Truvalılar Gerçekten Savaştı mı?

Homer, 400 yıl sonra İlyada destanında MÖ 1200’lerde Yunanlılar ve Truvalılar arasında bir savaş olduğunu anlatmışsa da sonuç olarak bu

konuda kesin kanıtlara sahip değiliz. Bu dönemin iki büyük gücü Anadolu’da savaş arabaları kullanan Hititler ve Mısır krallığı olup her iki uygarlık da geriye yazılı kayıtlar bırakmıştır ki Truva hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen bilim adamlarınca hala araştırılmaktadır. Hititlerin Yunanlıların farkında olduğu ve onlarla iletişime geçtiği kesindir, çünkü Hitit Kralı III. Hattusili’nin yazdığı bir mektupta, Yunanistan’ın eski adı Achaea’ya kolayca çevrilebilen Ahhiyawa krallığından bahsetmektedir.

Map showing the Hittite Empire, Ahhiyawa (possibly the Achaeans) and Wilusa (Troy)
Hitit İmparatorluğu haritası, Ahhiyawa (muhtemelen Akhalar/Yunanlılar) ve Wilusa (Truva)

Türkiye’nin batısındaki konfederasyon İlion ile özdeş olması muhtemel Wilusa kentini de içeren Assuwa bölgesine dahildi ki Hititler’in Kadeş savaşında Mısırlılara yenilmesine dek Hitit İmparatorluğu’nun bir parçası olmuştur. Sonuç olarak, Ege’nin her iki tarafında, Truva Savaşı sırasında kesinlikle var olan ve birbirleriyle temas halinde olan iki rakip gücün kesin olduğunu biliyoruz. Benzer şekilde Mısır’a baskın yapan ve Ramesses tarafından detaylı olarak tarif edilen Asya Deniz Halkları ile Homer tarafından tarif edilen Truva’nın doğu müttefikleri arasında da büyük benzerlikler vardır. Yunanistan’ın güçlü ve savaşçı Miken İmparatorluğu tarafından yönetilmekte olup, doğuya doğru saldırgan bir genişlemenin gerçekleştirmek istenmiş ama Homer’in öyküsüne rağmen başarılı olunamamıştı. Miken İmparatorluğu tıpkı 1500 yıl sonra Roma İmparatorluğu’nun yıkılışı gibi birdenbire açıklanamayan sebeplerle yok olmuştur ki bu dönem bu yüzden “Yunanistan’ın Karanlık Çağı” olarak bilinmektedir. Homer’in uzak altın çağ şiirlerini aktararak belki de Batı edebiyatının en etkili eserinin günümüze ulaşmasını sağlamıştır. İlyada destanının arkasındaki gerçeğin taneleri bulmak Truva’nın efsanevi çekiciliğini arttırmışsa da şimdilik Platon’un Atlantis’i gibi elle tutulur net kanıtların olduğunu söylemek zordur.

Ayrıca Oku

Homeros’un İlyada Destanı Hakkında

Küçük İlyada, Ilias mikra,Parva Illias Destanı

Kaynakça

Blegen, C. W. “New Evidence for Dating the Settlements at Troy,” Annual of the British School at Athens 37 (1936-37), s. 8-12

Desborough, V. R. d’A. The Last Mycenaeans and Their Successors (Oxford University Press, 1964), s. 164-65

Folk Tale, Fiction, and Saga in the Homeric Epics (Los Angeles, 1946), s. 49

Idem, “The Historical Sack of Troy, Antiquity 23 (1959), s. 27.

Jebb, R. C.  “I. The Ruins of Hissarlik. II. Their Relation to the Iliad,” Journal of Hellenic Studies 3 (1882), pp. 195-217

Nylander, C. “The Fall of Troy,” Antiquity 37 (1963), s. 6-9.

Schliemann, H. Troy and Its Remains, s. 344

Page, D. History and the Homeric Iliad (Berkeley, 1959), s. 54.

Strabo, Coğrafya.  XIII, 1

Uhlig, Helmut. Avrupa’nın Anası Anadolu. Telos Yayınları. (Çev: Yasemin Bayer). İstanbul, 2001 s. 122-136

Notlar

[1] Eski Yunanca Troia (Troροία), ayrıca Ilion (Ilλιον), Latince ‘Troia, Ilium’. Türkçe Troya adı Yunanca orijinaline daha uygun olmakla birlikte Fransızca formu Truva daha önce kabul edilmiş ve daha etkin olarak kullanılmaktadır. Hitit metinlerinde Wilusa adlı şehir adı tespit edilmiş olup, bunun İlion ile aynı yerleşim olduğu iddia edilmektedir.

[2] 39 ° 58′N 26 ° 13′E

[3] Roma İmparatoru Augustus döneminde bugünkü Çanakkale ilinin sahilinde, İda Dağı’nın altında Çanakkale Boğazı’nın güneybatısında yeni bir Ilium kenti kurulmuştur. Ilium, Konstantinopolis’in kurulmasına kadar gelişti ve Bizans döneminde yavaş yavaş önemi azalmıştır.

[4] Eratosthenes, Eratosten veya Ἐρατοσθένης (MÖ 276- MÖ 194) Coğrafya biliminin temellerini atmış, enlem ve boylam sistemini icat etmiştir.Dünyanın çevresini hesapladığı bilinen ilk insandır. Dünyanın çevresini stadyum uzunluk birimine göre dikkate değer bir doğruluk ile hesaplamıştır.

[5] George Gordon Byron, Romantizm akımının önde gelen simalarından İskoç asıllı Britanyalı şair (1788-1824)

[6] 1932’den 1938’e kadar Truva’daki Hisarlık höyüğünün Cincinnati Üniversitesi kazılarını yöneten Amerikalı arkeologdur (1887-1971)

[7] Frank Calvert, Doğu Akdeniz bölgesinde konsolosluk görevlisi ve amatör bir arkeolog olan İngiliz gezgindir (1828-1908)

[8] Heinrich Schliemann (1922-1890), Alman tüccar ve amatör arkeologdur. Heinrich Schliemann İliada’yı iyice okuyup inceledikten sonra, Homeros’un anlattığı Troia’nın, yani İlios kentinin, Çanakkale Boğazı’nın güneyinde yer alan, 100×250 metre boyutlarındaki Hisarlık Tepesi’nde aranması gerektiğine inanmıştı.

[9] Carl William Blegen (1887-1971), günümüzde Türkiye’de Yunanistan ve Truva’daki Pylos sitesinde çalışan Amerikalı bir arkeologdu. 1932’den 1938’e kadar Truva’daki Hisarlık höyüğünün Cincinnati Üniversitesi kazılarını yönetti.

[10] Manfred Osman Korfmann, Alman arkeolog (1942-2005). Truva’nın antik Anadolu uygarlığı olduğunu savunarak, dünyanın Truva’ya bakışını değiştirmişti. Antik kentin UNESCO’nun Dünya Mirası Listesine alınması için çaba göstermiştir.

[11] Wilhelm Dörpfeld (1853-1940), stratigrafik kazıların ve arkeolojik projelerin kesin grafiksel belgelendirilmesinin öncüsü bir Alman mimar ve arkeologdu. Heinrich Schliemann’ın kazılarına devam ettiği Tiryns ve Hisarlik gibi Akdeniz’deki Bronz Çağı sahalarındaki çalışmaları ile ünlüdür.