Ortadoğu Mitolojisi

Fenike Mitolojisi

Makale: Özhan Öztürk

Fenikeliler Kimdir?

Fenikeliler Eski Ahit’te Kenan halkı olarak adlandırılan Demir ve Bronz Çağlar arasında bugünkü Lübnan civarında yaşamış denizci bir kavim olup başlangıçta Akdeniz’in batısından bölgeye geldikleri sanılmaktadır. Mikenlerle aşağı yukarı aynı dönemde MÖ 1500 civarında kendi alfabelerini geliştiren Fenikeliler Akdeniz dünyasında kendi ticaret kolonilerini kurmuşlardır.

Fenike Tanrıları

Fenikeliler kendilerini şüphesiz Yunanca foniki (Eski Mısır dilinde ‘Suriyeli’) olarak

Tyre kentinin kuşatılması

değil de başka bir terimle adlandırıyordu. Ölen tanrı Adonis başta olmak üzere Agenor, Kadmus, Kepheus (Etiyopya kralı), Kilix, Europa, Melikertes, Phineus, Phoenix (Agenor’un oğlu), Telephassa, Thasus gibi karakterler Yunan mitolojisine Fenike mitolojisinden ödünçlenmiştir. Çocuklarını özellikle savaş amaçlı seferlere çıkmadan önce tanrılara kurban eden çoktanrıcı bir inanç sistemine sahip olan Fenikelilerin her kentinin ayrı bir tanrısı olduğu sanılmaktadır.

Fenike Mitolojisi ve Kartaca Dini

 Tanrıların insan görünümünde tasarlandığı, her ailenin ilk çocuğunun kurban edildiği çok tanrıcı bir inanç sistemidir. Arkeolojik çalışmalardan din adamlarının siyasi güce sahip olduğu ve ölümden sonra yaşama inanıldığı sonuçları çıkarılmıştır.

Fenike Yaratılış söylenceleri

 Fenike yaratılış söylencesinin 4 varyasyonu kaydedilmiştir:

1. Bibloslu Philo’nun (MS 42-117) kaydettiği Sançuniathon’un MÖ 11. Yüzyıl kaynaklı olduğu sanılmaktadır. Aer ve Kaos’un bulunduğu, bunlardan Rüzgâr ve Arzu (Potos), onlardan da yumurta formundaki Mot oluşmuş, yumurtanın içindeki canlı ve cansız tüm varlıklar Mot’un kabuğu kırılıncaya dek hareketsiz olarak beklemiştir. Kabuk kırıldığında güneş, ay ve yıldızlar gökyüzündeki yerini alırken su ile gökyüzü birbirinden uzaklaşmıştır. Kolpia (Rüzgâr) ile karısı Baau birlikte Aion (Hayat) ile Protogonos’u (İlk doğan) oluşturmuş, onlardan doğan Genos ve Genea güneşe tapınmayı soylarından gelen Ateş, Alev ve Işık ise ateşi kullanmayı bulmuşlardır. Ateşten oluşan devlerden Hyposouranios ilk köyleri kurarken Ousoos ise hayvan postlarını kullanarak ilk kıyafetleri yapmıştır. Elioun ve Berouth’un çocukları Ouranos (Gökyüzü) ile Gea (Yeryüzü) çiftinden doğan Aştart, Atlas, Baitulos, Dagon, El, Zeus Demaros gibi tanrılar ortaya çıkmıştır. Tıpkı Yunan mitolojisindeki Zeus gibi El’in önderliğindeki tanrılar Gea’nın yardımıyla Ouranos’a karşı ayaklanmışlardır.

2. Damaskius söylencesi (MS 480) biraz daha farklı olup, başlangıçta Zaman (Khronos), Arzu (Potos) ve her şeyin anası kabul edilen Omikle’nin varolduğu, bunların birlikteliğinden Aer ile Aura’nın ortaya çıktığı anlatılmaktadır.

3. Athenaeus’un (MS 2. Yüzyıl) bildirdiği Mokhus söylencesine göre Ether ile Aer’den Oumolos doğmuş, o da kendinden önce Khousoros’u ardından kozmik yumurtayı oluşturmuştur. Yumurta çatlayınca içinden Ouranos ve Gea ortaya çıkmıştır.

4. 1928’de keşfedilip, 1929’den 19924’e dek sürdürülen kazılarda keşfedilen Ugarit yazıtlarından elde edilen bilgiler Sanchuniathon öyküsünü doğrular niteliktedir.

KaynakÖzhan Öztürk. Dünya Mitolojisi. Nika Yayınları. Ankara, 2016