Hristiyanlık İslam Okültizm Yahudi Mitolojisi

Şeytan, Satan

Makale: Özhan Öztürk

Şeytan veya Satan İbrahimi dinlerde insanlık ve Tanrı’nın düşmanı olan kötü ruhlara verilen isim olup, İslam ve Hıristiyanlıkta Cehennemi yöneten, iblisleriyle birlikte günahkârları cezalandıran insanları kötülüğe teşvik ederek, Tanrı’ya karşı insan ruhuna egemen olmak için kavga eden doğaüstü güçlere sahip bir varlık olarak tasvir edilmiştir.

Şeytan Nedir? Şeytan İnancının Kökleri

Şeytan kavramının evriminde insanoğlunun açıklayamadığı her tabiat olayını, hastalık ve talihsizlikleri kötülükle özdeşleşmiş doğaüstü varlığa atfetme ihtiyacı etkili olmuş olmalıdır. Dahası insanlara acı çektirmek, onları doğru yoldan ayırarak kötülük yapmaya teşvik etmek amacıyla çeşitli hayvanların hatta güzel kadın kılığına giren bir varlık olarak Şeytan ilkel hilebaz (trikster) karakterlerin de halefidir. Mısır mitolojisinde kötülük ile özdeşleştirilen tanrı Seth, iyi Horus ile savaştıktan sonra çöle sürülerek cezalandırılmış olup efsanesi bir şekilde Yahudi toplumunca benimsenmiş, İbranice Satan (komplocu) kelimesi de Latince ve diğer Batı dillerine geçmiştir.

Yahudi İnancında Şeytan

Eski Ahit’in Eyüp kitabı bölümünde peygamber Eyüp’ün Şeytan’ın elinde yargılanışını, arkadaşlarıyla acılarının kökenini ve doğasını tartışmasını, Tanrı için mücadele edişini ve Tanrı’nın ona verdiği cevabı kapsayan hikâyeleri anlatılırken Şeytan cennet katında Tanrı’nın yanında duran, insan hareketlerini inceleyip insanların günahlarını ifşa eden semavi bir varlık olup, kötüden ziyade muhalif olarak tasvir edilmektedir. Bununla birlikte Yahudiliğin tarihsel gelişimi sırasında Yahudiler karşılaştıkları putperest halkların kültürlerinden etkilenirken Şeytan kavramı zamanla kötü ile özdeşleşmiş Yeni Ahit’te bu cennetten kovulmuş isyankâr melek, tüm kötülüklerin kaynağı ve tüm iblislerin liderine dönüşmüştür (Matt. 12:24–28).

Hristiyan İnancında Şeytan

St. Thomas Aquinas, Eyüp Kitabı yorumunda Şeytan ile Behemoth’u özdeşleştirirken, dişi (succubus) veya erkek (incubus) formlarına bürünerek insanlarla ilişkiye girerek normal insanlardan daha kurnaz ve kötü ruhlu insanların doğmasına sebep olduğunu kaydetmiştir. Dante’nin İlahi Komedyası dâhil Ortaçağ Hıristiyan düşüncesinin hatta Luther gibi reformcuların da Şeytan’ı aynı paralelde düşündüğünü ve özellikle Şeytan’ın bedensel varlığının, iblisler veya cadılar aracılığıyla insanoğlunun gündelik yaşamı üzerindeki etkisine odaklandıklarını söylemek mümkündür.

İslam İnancında Şeytan

14. yüzyıl Arapça yazması Kitab al-Bulhan’da Şeytan

İslam bir ölçüde Hıristiyanlarla benzer bakış açısına sahip olup, Allah’ın huzurundan kovulması Araf suresinde anlatılan Şeytan insanları dinden caydırmaya çalışan melek türünden bir varlık olarak tasvir edilmektedir.  Ayrıca çeşitli türleri bulunup, 40 ordu oluşturan 600 bin cinin Şeytan’ın çocukları olduğuna inanılmaktaydı. Bir söylenceye göre Şeytan diğer iblisleri yumurtlamış bir başkasına göreyse ise Allah sadece şeytanı yaratmakla kalmamış ona eş olarak bir de kadın yaratmıştır. Bu kadının 3 yumurtasında çirkin, pislikle beslenen ve güneşten kaçan diğer şeytanlar ortaya çıkmıştır. İslami söylencelerde Kral Süleyman’ın cinleri gören ilk insan olduğu, sihirli yüzüğüyle bu iğrenç görünümlü yaratıkları kendine bir tapınak inşa etmeye zorladığından bahsedilmiştir. Şeytanların en tehlikeli grubu İfritler adıyla bilinmekte olup, Arap folklorunda bunların katledilen insanların yeryüzüne kalan ruhları olduğuna dair bir inanış kaydedilmiştir.

ŞEYTAN AYETLERİ

Sofu Müslümanlarca Garanik olayı adıyla küfür/uydurma kabul edilen bu söylence 10. Yüzyılda yaşamış Arap tarihçi Ebu Cafer el-Taberî’ye göre (27/187-188) Muhammed Kureyş kabilesinin de yaşadığı Mekke halkını İslam’a geçirebilmek için Mekke’de büyük saygı görüp Kabe’de putları bulunan Al-Lat, Uzza ve Manat’tan oluşan üç tanrıçaya saygı duyduğunu –Şeytan’ın diline düşürmesiyle- Necm suresinde “Bunlar yüce kuğu/turna (garanik) kuşlarıdır ve elbette onların şefaatleri umulur” sözleriyle ifade etmiştir. Kureyş kavmi bu sözleri duyunca secde eden peygamber ile birlikte secde etmişse de Cenab-ı Allah, Peygamber’e, “Benim indirmediğim şeyi söyledin!” deyince Muhammed üzülüp, Allah’tan korkmuş, Necm Suresinin 19-20. ile 21-23. Ayetleri arasında bulunduğu iddia edilen yukarıda bahsi geçen sözler nesh edilmiş yani Kuran’dan çıkarılmıştır. Hint asıllı İngiliz yazar Salman Rüşdi’nin 26 Eylül 1988’de İngiltere’de basılan Şeytan Ayetleri (The Satanic Verses) isimli romanı bu söylenceyi dünya gündemine getirince Pakistan, Malezya ve İran gibi bazı İslam ülkeleri yazar ve eserine büyük tepki göstermiş, hakkında Ayetullah Humeyni’nin verdiği ölüm fetvası verilen yazar 2007 yılında İngiltere kraliçesi tarafından şövalyelik nişanıyla ödüllendirilmiştir.

ŞEYTANIN ATLARI

Bask Mitolojisinde Cantabria bölgesinde Şeytanın, cinler tarafından sürülen yedi farklı renkte (kırmızı, sarı, portakal, sarı, beyaz, siyah, yeşil, mavi) kanatlı atının adıdır. Kırmızı at en güçlüleri olup liderleridir. İnsanlara uğur getiren dört yapraklı yoncaları gece boyunca toplayıp yok etmekle görevlendirilmişlerdir.

ŞEYTANLA ANLAŞMA ÖYKÜLERİ

Yahudi-Hıristiyan inanışında insanların dünyevi işlerinde yardım alma karşılığında Şeytan ve diğer iblislerle anlaşma yapabildiği düşünülmekte olup, özellikle Avrupa folklorunda bu konuyu işleyen çok sayıda öykü bulunmaktadır. Norveçli bir demircinin Şeytanla anlaştıktan sonra Tanrı ve Aziz Peter’in de yardımıyla Şeytan’ı faka bastırmasını konu alan “Demirci Ustası” masalı bu türe örnek olarak gösterilebilir. Demirci mesleğinde ilerlemek için Şeytan ile 7 yıllık bir anlaşma yapmış, gerçekten de ustalığı artınca dükkânının kapısına “Burada ustalar ustası bulunuyor” yazdırmıştır. Aziz Peter kendisini alçakgönüllü olması konusunda uyarınca ona 3 dileğinin kabul olması karşılığında sözünü dinleyeceğini bildirmiştir. Bu dilekler bahçedeki armut ağacına çıkan birisi kendisinin yardımı olmadan aşağı inemeyecek, demircinin sandalyesine oturan yine kendisinin isteği dışında ayağa kalkamayacak ve demircinin demirden yapılmış cüzdanına giren herhangi bir şey onun isteği dışında dışarı çıkamayacaktır. Dilekleri kabul olan demirci 7 yıl sonra anlaşma süresi dolduğu gün Şeytan tarafından yayına alınmak üzere ziyaret edilmiştir. Demirci Şeytan’a armut ağacına çıkıp lezzetli ve olgun armutlardan yiyebileceğini söyleyince Şeytan ağaca çıkmışsa da adamın dileği yüzünden aşağı inememiş, 4 yıl boyunca ağaçta kalmıştır. Demirci sonradan Şeytan’ın aşağı inmesine izin verince yorulan iblisi sandalyeye oturtmuşsa da Şeytan’ın izni olmadan kalkamadığı için 4 yıl da böyle kazanmıştır. Sonunda Şeytan adamı beraberinde götürmeye kalktığında demirci Şeytan’a insanların Şeytanların istediği boyuta inebildikleri söylencesinin doğru olup olmadığını sorup, cüzdanına sığabilecek kadar küçülebileceğini göstermesini ister. Şeytan demir cüzdana girince usta tarafından ateşe atılmış ve ustayı beraberinde götürmemeye söz verene dek orada bırakılmıştır.

Polonyalı bir keşişin Şeytan’a ruhunu sattıktan sonra süresi dolduğunda son isteği olarak bir gün içerisinde Şeytan’dan kilise ile tabut yapmasını istemesi, Şeytan zamanında başaramayınca kendini kurtarması benzer temayı işleyen başka bir masaldır. Grimm Kardeşlerin “Ayı postu” öyküsü, “Jack Şeytan’ı nasıl dövdü” adlı Afro-Amerikan masalı, “Şeytan ile Tembel Adam” adlı Kanada masalı da yine insan-Şeytan anlaşmasını konu almaktadır.

Bir İtalyan filminden: Mano Cornuta (boynuzlu el)
ŞEYTAN BOYNUZLARI

Antik Yunan kökenli, İtalyan yarımadası ve Akdeniz dünyasına yayılmış kaba bir el hareketi olup kötülüklerden koruma, şeytanı kovma niyetinde yapılmakta, İtalyanca Mano Cornuta (boynuzlu el) adıyla bilinmekteydi. İşaret ve serçe parmaklar gergin tutulurken orta iki parmak başparmakla sıkıştırılarak boynuza benzer bir görünüm ortaya çıkmaktadır. 1960’lı yıllarda müzisyen James Dio’nun İtalyan kökenli büyükannesinin sokakta yürürken insanlara bu işareti yaptığını görüp sahnede kullanmasından sonra Mano Cornuta Heavy Metal gruplarınca şeytani bir sembol ilan edilip sahiplenilmiştir.

ŞEYTAN ÇIKARMA

Ayin, dua ve büyü ile kötü ruh ve iblisleri kovma işinin adı olup, tüm din ve kültürlerinde pratiği yapılmıştır. Bkz. Egzorsizm

EGZORSİZM

Görünmeyen bir varlığın etkisi altına girdiği sanılan kişiyi ayin, büyü veya dua gibi çeşitli yöntemlerle kurtarmaya çalışmanın adı olup, eski Yunanca’da “lanet” anlamına gelen “exousia” sözcüğüyle ilişkilidir. Katolik Hıristiyanlıkta içine şeytan girdiği düşünülen kişi exorcist adı verilen bir din adamının Tanrı’ya yakarıp, İsa’nın adını anarak çeşitli dualar okunarak içindeki kötü varlıktan kurtarılmaya çalışılmaktadır. Hindular Vedik ve Tantrik gelenekte benzer uygulamalar çeşitli mantralar okunarak gerçekleştirilmektedir. İslam’da ise etkilenen kişiye zemzem suyu içirilip ve yüzüne nefesi güçlü bir hoca tarafından Kuran’dan dualar okunmaktadır. Yahudilikte ise Kabala bilgisine sahip bir haham şofar adlı koçboynuzuna üflerken kötü ruhtan etkilenen kişinin etrafında daire olup minyan adı verilen 10 yetişkin

ŞEYTAN TARAFINDAN ELE GEÇİRİLME

Kilisenin dindışı her türlü düşünceyi yasaklayıp toplum üzerinde telkine dayalı baskı kurduğu Ortaçağ Avrupa’sında baskı altındaki insanlarda görülen, kilise ve dini sembollere karşı bilinçaltında biriken öfkenin sara benzeri nöbetlerle dışa vurumunu yansıtan krizlerin adıdır.

Kaynak: Özhan Öztürk. Dünya Mitolojisi. Nika Yayınları. Ankara, 2016