Karadeniz Tarihi

Olbia, Nikonium, Kharaks, Tamiraki, Dandake ve Berezan Adası

Makale: Özhan Öztürk

Olbia[1], Berezan adasının karşısında antik Hypanis nehri ağzından[2]  sağ kıyıda 240 stadia mesafede kurulmuş bir Yunan kolonisinin adı olup, Karadeniz’in kuzeyindeki en önemli emporionlardan birisidir.

Olbia Arkeoloji

Olbia’da MÖ 5, 4 ve 3. yüzyıllardan kalma sikkeler, evler, mezarlıklar, sur kalıntıları, MÖ 2. yüzyıla tarihlenen ve Demeter, Kore, Pluto ile Demos’tan bahseden bir kitabe bulunmuştur. Kentin güneyinde yer alan Roma iç kalesi ve civarındaki tapınak gibi yapılar MS 1-2. yüzyıllara aittir. MS 3. yüzyılda duvarlarda gerçekleştirilen tamirat ve güçlendirme işlemi muhtemelen artan Got saldırılarına karşı yapılmıştır. 1980’lerde yapılan kazılarda bulunan ve MÖ 580-550 yıllarına tarihlenen bir temenos[3] ise kalathos giyip bir yay taşıyan Apollon İetros, Demeter, Hermes ile Aphrodite’e ait tapınakları barındırmaktadır[4].

Ochakov bölgesinde Parutino köyü civarında bulunan Olbia sitesi 1902’de keşfedilmiş, ilk profesyonel kazı Boris Farmakovsky başkanlığında 1901-1915 ile 1924-1926 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Olbia MS 2. yüzyıl başlarında Antoninus Pius döneminde 1, 5 ve 11. lejyonlardan oluşan bir Roma garnizonunu barındırmış bir ihtimal civitas foederate statüsü kazanmıştır. Olbia çevresindeki kırsal alanda taş temelli ve çamur tuğlalı yerleşim izleri bu bölgelerde yerleşimin MÖ 5. ve 4. yüzyılın başladığını göstermiştir.

Olbia Tarihi

Eusebius’un kroniğinde MÖ 655’de Miletliler tarafından kurulduğunu iddia ettiği Olbia’da Callipidae ve Alazonlar gibi İskit kabileleri yaşamaktaydı. Arkeolojik verilere göre MÖ 6. yüzyılın ilk yarısında Berezan dışında Yagorlyk civarındaki kırsal alana (hora) yerleşim olmuş, MÖ 6. yüzyılın ikinci yarısı kent ve kırsal yerleşimlerin genişlemiş, MÖ 475-430 Olbia’da İskit hamiliğinde tiranlık, MÖ 435-330 demokrasi hâkimiyeti, MÖ 330-250 demokrasinin gelişme dönemi yaşanmıştır. MÖ 331’de Büyük İskender’in vekillerinden Zopirion Olbia’yı kuşatmışsa da İskit kabileleri birleşerek karşı koyunca Makedon ordusu yenilgiye uğramış, Zopyrion savaş meydanında ölmüştür. Savaş sonrası kent yeniden inşa edilmişse de Olbia ekonomisi kötüleşmiş, İskitler diğer halklarla çatışmaya başlamış, MÖ 250-150’de elitlerin iktidara ortak olması ve Sarmat göçebelere hami olunması krizi beraberinde getirmiş, MÖ 150-50 İskit ve Mithridat hâkimiyetleri ile Get yağmaları yaşanmış, MS 250’de Gotların kente saldırısı Olbia’nın sonu olmuş, tarihi kaynaklarda bir daha bahsi geçmemiştir. Mithridat egemenliği öncesinde önemli ticaret ve endüstri merkezi olan yerleşimin ticaret ağı Povoljie ve Priuralie’ye dek uzanmaktaydı.

MÖ 5. yüzyılda Herodot’un ziyaret ettiği[5], İskit ve Sarmat prensler tarafından yönetilen kent, kuzey ve doğu yönünde Orta Asya’ya dek uzanan ticaretin merkezi olup, Yunanistan’a köle, tahıl ve balık ihraç edilirken Attika mallar ithal edilmekteydi.

Olbia Sikkeleri

Boğaz (Bosphorus) Devleti, Kuzey Karadeniz sahilinde kurulmuş en büyük Yunan

Olbia’da para olarak kullanılan ok başları (MÖ 600-540)
MÖ 5. yüzyıl yunus formunda Olbia sikkeleri. Arka yüzde APIXO yazısı.
Olbia sikkeleri
Olbia sikkeleri

devletinin adı olup, Kerçensky kanalının iki yakasında Doğu Kırım, Kerçensky ve Tamansky yarımadaları ile Kuzey Kafkas dağlarına dek uzanan bir alanı kapsamaktaydı. Yunan kolonistlerce ilk olarak MÖ 6. yüzyılın sonlarında Pantikapeum’da ardından Theodosia, Nimfey, Sindi, Phanagoreia kentlerinde sikke basılmıştır. MÖ 475’de otonomi kazanan devletin başkenti Pantikapeum olurken sırasıyla Arhianaktidler (MÖ 480-438), Spartokhiler (MÖ 438-109) tarafından yönetildikten sonra MÖ 2-MS 1. yüzyıllar arasında VI. Mithradates Eupator ile Roma egemenliklerine girmiş, MS 4. yüzyılın sonlarında ise yıkılmıştır. 5. yüzyılda Pantikapeum’da başlayan sikke basımı MS 3. yüzyılın ikinci yarısında Got saldırıları başlayana dek toplam 850 yıl boyunca sürmüştür.

İlk zamanlar Olbia’da bakır ok uçları, balık özellikle yunus figürleri para olarak kullanılmış hatta Olbia’da basılan zıplayan yunus şeklinde bronz paralar tüm Yunan dünyasında kabul görmüştür. Yunus figürlerinin para olarak piyasaya çıkmadan önce Apollon tapınağında sembolik adak olarak kullanıldığı sanılmaktadır. Klasik dönem sikkelerinde MÖ 450-440 arasında ön yüzde Athene Pallas portresi, arka yüzde tekerlek figürü ile ΡΑΥΣ yazısı, MÖ 400-380 arasında ön yüzde Gorgon başı, arka yüzde yunus üzerinde kartal figürü ile ΟΛΒΙΟ yazısı, MÖ 380-360 arasında ön yüzde Demeter portresi, arka yüzde yunus, tahıl başağı figürleri ile ΑΘΗ yazısı yer almaktadır.

Helenistik dönem sikkelerinde MÖ 300-280’de ön yüzde Borysthenes, arka yüzde savaş baltası, ok kabı ve ΟΛΒΙΟ yazısı, MÖ 230-220’de Herakles, arka yüzde ok kabı ve sopa, MÖ 210-200’de  ön yüzde Helios portresi, arka yüzde sırtlarını birbirine dönmüş 2 at figürü, MÖ 160-150’de ön yüzde Herakles, arka yüzde sopa figürü ile ΟΛΒΙΟ yazısı yer almaktadır.

Kral Skilur dönemi sikkelerinde MÖ 130-120’de ön yüzde kralın portresi, arka yüzde ΒΑΣΙΛΕΩΣ ΣΚΙΛΟΥΡΟΥ yazısı, MÖ 120-110’de ön yüzde Hermes portresi, arka yüzde çift yılanlı değnek caduceus ile ΒΑΣΙΛΕΩΣ ΣΚΙΛΟΥΡΟΥ yazısı yer almaktadır.

VI. Mithridates Eupator dönemi sikkelerinde MÖ 80-70’de ön yüzde Apollon portresi, arka yüzde Lir ve yıldız figürleri yer almaktadır.

Arhon Pisistrat dönemi sikkelerinde MS 81-82’de ön yüzde Apollon portresi, lir figürleri ile ΟΛΒΙΟΠΟΛΕΙΤΕΩΝ yazısı, arka yüzde güvercin, çelenk figürleri ile ΠICICCTPATOY ΔAΔAKOY yazısı, Arhon Flavius Hipanius dönemi sikkelerinde 85-86’de ön yüzde Apollon portresi ile ΟΛΒΙΟΠΟΛΕΙΤΕΩΝ yazısı, arka yüzde kartal figürü ile ΕΠΙΦΛΑΥΠΑΤΟΑ yazısı yer almaktadır.

Roma sikkelerinde Septimius Severus döneminde (MS 198-201) ön yüzde imparatorun portresi ile ΑΥΤ ΚΑΙ ΛΟΥ CΕΠCEYHPOC Π CEBA yazısı, arka yüzde bereket boynuzu ve kürek taşıyan tanrıçası ile ΟΛΒΙΟΠΟΛΕΙΤΕΩΝ yazısı, Caracalla döneminde (198-201) ön yüzde imparatorun portresi ile AYT M ANTONEINOC CEB yazısı, arka yüzde sancak taşıyan asker figürü ile ΟΛΒΙΟΠΟΛΕΙΤΕΩΝ yazısı yer almaktadır.

Nikonium

Nikonium[6], Avrupa Sarmatyası’nda Tras nehri ağzından 180 stadia mesafede bugünkü Dniester nehri ağzının sağ yakasında modern Roksolana köyü sınırları içerisinde yer alan antik bir kentin adıdır. MÖ 6. yüzyılın ikinci yarısı kurulduğu anlaşılan koloni İstros’tan ekonomik ve siyasi olarak bağımsız gelişmiş, MÖ 3-2. yüzyıllar arasında yıkılmışsa da MÖ 1. yüzyılda yeniden önem kazanmış ve varlığını MS 3-4. yüzyıllara dek sürdürebilmiştir.

Nikonium Arkeoloji

Nikonium, MÖ 6-5. yüzyıllarda gelişip, tahıl ihracıyla zenginleşmişse de bu yerleşime ait sikke hatta kitabeye rastlanmamıştır. Antik sitede bulunan evler MÖ 475-50 yıllarına tarihlenmiş, 20 kadar mezar ve İskit kralı Skyles’e ait sikkeler bulunmuştur. MÖ 4-3. yüzyıllara ait amforaların Khios, Thasos, Lesbos, Atina, Samos, Mende ve Herakleia’dan daha sonraki dönemlere ait olanların ise genellikle Sinop ve Khersonesos kaynaklı olduğu tespit edilmiştir.

Nikonium Sikkeleri

MÖ 5-4. yüzyıllarda iç pazarı için bakır sikke basan kentin MÖ 470-460 tarihli 3 farklı sikkesi İskit kralı Skil döneminde basılmış olup, ön yüzlerinde baykuş figürü, arka yüzlerinde ΣΚ yazısını bulunmaktadır. MÖ 4. yüzyılda ayrıca İstros taklidi sikkelerde basılmış olup, bunların ön yüzlerinde ΙΣΤyazısı, arka yüzlerinde tekerlek figürü yer almaktadır.

Berezan Adası

Muhtemelen modern Dinyeper nehrinin antik adı Borysthenes[7] ile ortak kökene sahip olan küçük bir ada olup, Dinyeper nehrinin girişinde yer almaktadır. MÖ 7. yüzyılda adadan Yunanistan’a tahıl ithali için kurulan emporion MÖ 5. yüzyılda Olbia’nın büyümesiyle terk edilmişse de[8] Strabon, Borysthenes nehrinin Karadeniz’e döküldüğü noktada bulunan adada bir liman olduğunu bildirmiştir.[9] Adadaki Yunan kolonisine ait yerleşim ve mezarlık 19. yüzyılda keşfedilip kazılmışsa da erozyonun olumsuz etkisine rağmen seramikler ve çeşitli yazıtlar elde edilmiştir.

1905’te Ernst von Stern tarafından adada bulunan ve bugün Odesa Müzesi’nde saklanılan  48×47 cm ölçülerinde 12 cm kalınlığındaki runik taş yazıtta Varyag tüccarı Grani’nin ortağı Karl’ın hatırasına diktirdiği bir mezar taşıdır.[10] Nehir ağzının kontrolü Orta Çağ’da Bizanslılar ile Kiev Prensliği arasında çatışma sebebi olmuşsa da 944 Bizans-Rus antlaşmasıyla Rusların yazları adayı kullanmasına izin verilmiştir. 16 ve 17. yüzyılda Zaporozhia Kazakları, Kırım Tatarları ile Osmanlılara karşı saldırılarında adayı yeniden canlandırmışlar, Ochakov’un Rusların eline geçmesiyle ada büyüme çağındaki Rus imparatorluğunun parçası olmuştur.

Berezan adasında 1960’lı yıllardan itibaren yapılan kazılarda 600’ün üzerinde mezar bulunmuştur. Ölenlerin %5’in oklanarak öldürüldüğü saptanmış ve mezar içlerinde silaha rastlanmamışsa da MÖ 7-6. yüzyıla tarihlenen mezarlarda yunus balığı formunda paralar, gümüş yüzük ve küpeler, bileği taşları, iğneler, testiler, bıçaklar çıkarılmıştır. Bir Yunan çömleğinde ise bir kâhinin sözlerine benzeyen şu dizeler tespit edilmiştir:

“Yedi: Kurt zayıftır; Yetmiş: Arslan korkunçtur; Yediyüz: Okçu dosttur; şifa gücünün hediyesi; Yedibin: Yunus bilgedir, Olbia kentine barış getirir; Onu burada kutsayacağım; Leto’yu anacağım”

1982’de bulunan bir kitabede ise Berezan’ın Yunanlı olmayan Get veya İskit yerleşimcilerine gönderme yapılmakta olup, Marchenko bunların Get veya Trak kölelerin yanı sıra Get kökenli göçmen işçilerden oluştuğuna dikkat çekmektedir[11].

Kharaks

Kharaks[12], Kırım yarımadasında kurulmuş en büyük Roma askeri yerleşiminin adı olup[13], Aya Todor’un batı yakasında 4 hektar alan kaplamaktadır. Titus Flavius Vespasianus  (MS 69-79) döneminde başta Khersonesos olmak üzere Bosphorus’ta ki emporium ve kolonileri İskit saldırılarından korumak amacıyla inşa edilmiştir.

MS 1. Yüzyılın sonlarında Roma güçleri bölgeyi boşaltmışsa da birkaç on yıl sonra tekrar gelerek Legio I Italica için kampı yeniden inşa etmişler, sonrasında Legio XI Claudia’yı ağırlayan kamp MS 3. Yüzyılın ortalarına dek varlığını sürdürmüştür. Kamp yeri 1837’de Peter Keppen tarafından keşfedilmiş olup, 1896’da grandük Alexander Mikhailovich’in yönetiminde kazı başlatılmış, 15 yıl süren kazılarda çok sayıda bronz eşya ve Roma sikkesi elde edilmiştir. Vladimir Blavatsky’nin 1931-35 kazılarında ise 2 su deposu, ılıca, su kemeri, gymnasium ve tapınak ortaya çıkarılmıştır. Bununla birlikte bölgede keşfedilen ve Tauri halkı tarafından dikildiği sanılan Kiklop duvarı[14] Romalılardan önce bölgede yerleşim olduğunu göstermiştir.[15]

Tamiraki ve Dandake

Tamiraki[16] ile Dandake, Kırım’ın kuzeybatısında Karkinitsky körfezinin kuzeyinde yer alan ve MÖ 400 civarında İon yerleşimi izlerine rastlanan iki sitedir. Arrian, Tamiraki’nin bir gölün yanında olduğunu bildirirken, Strabon Sinus Karkinites’in diğer adı olarak Tamyraoë körfezi adını anmış, buna karşın sadece Ptolemeus burasının bir yerleşim olduğundan bahsetmiştir.[17]

Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016

[1] Yunanca Ὀλβία veya Pontus Olbiası (Olbia Pontiki-Ὀλβία Ποντική) Scymn. 806; Ptol. III.5.28; Arrian, Per. 20; Anon. Per. 8; Strabon iv. s. 200, vii. s. 206

[2] Modern Dnepro-Bugsky limanı

[3] Yunan tapınaklarının inşa edildiği ve kutsal kabul edilen alanın adıdır. Yunan tapınakları tanrılarının insan şeklindeki heykelleri ve onlara sunulan armağanları korumak için inşa edildiğinden dini törenler tapınağın içinde değil avlusunda yapılmaktaydı.

[4] Rusjaeva, 2003: 93-116

[5] Herodot, Historiae IV.17, 18, 53, 78

[6] Yunanca Νικώνιον (Skylax, 29)

[7] Yunanca Βορυσθένης

[8] Treister ve Vinogradov, 1993: 538

[9] Strabon I. s.63, II. s.71, 107, 125, 7.289, 306

[10] Braun ve Arne 1914: 44-45. Yazıt Eski Nors dilinde olup “Grani gærði hvalf þessi æftiR Karl, felaga sinn” yazısı bulunmakta ve Gotland’da hazırlandığı sanılmaktadır.

[11] Marchenko, 1988

[12] Yunanca Χάραξ

[13] Kırım’da 4 Roma yerleşimi daha bulunmaktadır.

[14] Kiklop duvarı, Miken mimarisinde karşılaşılan, kaba kireçtaşı parçalarının aralarına harç konulmadan ve taş aralarında mümkün olduğu kadar boşluk bırakmamaya çalışarak üstüste dizilmesiyle oluşturulan duvar şeklidir. Pausanias, Tiryns’te Miken duvarlarını Kiklopların (tek gözlü devlerin) yapıldığı söylencesini aktarınca modern yazarlar bu adı benimsemiştir (Pausanias 2.16.5)

[15] Mongait, 1959: 215

[16] Yunanca Ταμυράκη

[17] Arrian, Per. P. Eux. s. 20; Strabon, Geographika VII. s. 308; Ptol. III.5.8, VIII.10.3