Karadeniz Tarihi

Apsaros Kalesi (Castella murata), Gonio, Gönye Kalesi

Makale: Özhan Öztürk

Apsaros veya Apsarus[1], tarihi bir Laz yerleşimi olup, bugünkü Acara sınırları içinde Batum’un 15 km güneyinde yer alan Gonio kasabasında, Çoruh nehrinin denize döküldüğü bölgeyi kontrol eden stratejik bir noktada MS 3. yüzyılda inşa edilmiş bir Roma askeri kampı (castrum) ve dere adıdır[2].

Apsaros Kalesi (Castella murata)

222 m boy ve 195 m enindeki duvarlarıyla 4.75 hektar alana yayılmış olan kalenin 22 kulesinden ancak 18’i günümüze ulaşabilmiş olup, sur yüksekliği 5-7 m arasında değişmektedir. Romalılar MS 1. yüzyıl sonları ile 2. yüzyıl başlarında Kolhis sahili boyunca geçici askeri kamplar (pila murilia) inşa etmeye başlamışsa da Apsaros kalesi (castella murata) daha eski bir dönem eserine benzemektedir. İlk yapım tarihi kesin belirlenemeyen yapının Bizans döneminde onarım gördüğü, Osmanlı döneminde mazgallar arasına siperler inşa edildiği anlaşılmaktadır. Prokopius kalenin MS 70’lerde kullanıldığından bahsetmiş, kalede yapılan kazılarda bu iddiayı kanıtlayacak Tiberius, Vespasian, Nero ve Domitian’ın bakır sikkeleri ve MS 1. yüzyıla tarihlenen İtalya, Kos ve Sinop yapımı çanaklar bulunmuştur[3].

Arrian, Periplus’ta, Apsarus’un Trapezus’tan 1000 stadia, Phasis nehrinden ise 450-490 stadia güneyde bulunduğunu yazmış[4] ama Apsarus deresini anmayıp, Apsarum’a 15 stadia uzaklıktaki Acampsis[5] nehrinden bahsetmiştir. Plinius ise Apsarus’un ağzından 70 mil uzaklıkta isimsiz bir şehirden bahsederken[6] bölgenin etnik yapısı hakkında bilgi vermiştir: “Trapezus’a ulaşmadan önce kıyıda Pyxites nehri ve Trapezus’tan sonra Heniohi, Sanni halkları ve Absarrus nehri ve Trapezus’tan 140 mil uzakta aynı isimli sınır bölgesi yer alır.[7]

Arrian, önemli bir karakol olan kalenin 5 cohort[8] tarafından muhafaza edildiğini bildirmiştir ki[9] bu bölgeden daha doğusundaki halklar ve kralları sözde Roma’ya sadık olmalarına karşın bölgede Roma’nın gerçekten hüküm sürdüğüne dair başka bir emare yoktur. Prokopius, Rize’nin ilerisinde Romalılar ile Laziler arasında uzanan ve özgür insanların yaşadığı Athenai[10] adlı bir bölgeden bahsetmekte ve Athenai’nin ilerisinde Arkhabis[11] ve Apsarus’tan, bölgede yaşayan yerlilerin Medea ve İason olayından sonra Apsyrtus’un yok olduğunu söylediklerini yazmakta, şehrin doğusundaki bir mezardan ve tiyatro, hipodrom gibi bazı bina kalıntılarından bahsetmektedir. Yunan mitolojisinde Altın post efsanesinde geçen Apsyrtus adı Apsarus olarak yerli dillerde bozulmuş olmalıdır[12]. Apsyrtus, Altın Post efsanesinde adı geçen Medea’nın küçük erkek kardeşi olup, Medea, İason’la Yunanistan’a kaçarken babası Aeëtes’i durdurabilmek için kardeşini öldürüp, onu küçük parçalara bölerek denize atmıştır. Kolhisliler Apsyrtus’un parçalarını denizde ararken Argo gemisi kaçmayı başarmıştır. Efsanenin diğer varyantında ise Argo gemisi Tuna nehri ağzında Kolhisliler tarafından sıkıştırılınca Medea kardeşine haber göndererek kaçırıldığını, kurtarmaya gelmesini söylemiş, tuzağa düşen Apsyrtus, İason tarafından öldürülmüştür. Mısır’da bulunan bir papirusta Apsarus’ta görevli bir askerin “garnizon askerleri yerleşmeye geldi” yazılı sözleri cohors II Claudiana’nın Apsarus’a daimi olarak yerleştiğini[13] kanıtlamaktadır[14].

MS 250’lerde yüzyılda Kırım üzerinden gelerek Karadeniz’in güneydoğu kıyılarını yağmalayan Got kabilesi Boranlar’ın Kolhis kıyılarına uğradığı bilinmekteyse de[15] Trapezus kentini yakıp yıkan Gotların Apsaros kalesine zarar verdiğine dair bir kayıt bulunmamaktadır. Romalılar MS 3. yüzyılın sonlarına doğru doğuda ilerlemekten vazgeçmişlerse de Büyük Konstantine tedbiri elden bırakmamış, Apsarus dâhil Doğu Karadeniz kıyısındaki stratejik mevkileri takviye etmiştir[16]. 340’lerde Lazika krallığının güçlenmeye başlaması bölgede dengeleri değiştirmiş, Romalılar Lazların Rioni nehri civarındaki imtiyazlı konumunu tanımışlardır. Notitia Dignitatum’da ve Ammianus Marcellinus’un Res Gestae adlı Apsarus’un bahsi geçmemesi Lazika’nın güney sınırlarının Apsarus hatta Hopa’yı kapsayacak denli genişlemiş olması ile açıklanabilir. Prokopius, De Bello Gothiko’da[17] Bizanslıların MS 540’larda Apsarus’u tümüyle yıkılmış olarak bulduklarını bildirirken Bizanslı Stephanos Apsarus’un geçmişi hakkında bilgi vermiştir.

Gonio[18] adı ilk olarak 14. yüzyılda tarihçi Michael Panaretos tarafından kullanılmış olup, bu dönemde Cenevizlilerin ticaret limanlarından birisi olmuştur. Trabzon sancakbeyi şehzâde Yavuz’un 1508 Gürcistan seferi sırasında Osmanlılarca ele geçirilmişse de 1878’de San-Stefano Antlaşması ile Rus Çarlığı’nın bir parçası olmuştur.

Gönye Kalesi

Osmanlı Tahrir defterlerinde ilk olarak 1515 tarihinde “nefs-i Koniya” adıyla geçen kale civarında yer alan nahiye merkezinde 6 hâne, 7 baştina Hristiyan ile 1 Müslüman neferin yaşadığı görülmektedir. 1554 tarihli defterlerde nahiye merkezinde 13 hane, 1 mücerred, 8 baştina Hristiyan’a karşılık hiç Müslüman’ın yaşamadığı görülmektedir.[19] 16. yüzyıl başlarında Arhavi kazasına bağlı nahiye statüsünde olan yerleşimin toprakları Hristiyan martalozlara tımar olarak dağıtılmış olup, Maho ve Hoçavur’un da dâhil olduğu 5 köyde yaşayan 56 haneden oluşmakta, 3700 akçe gelir elde edilmekteydi.[20]

1631–32 tarihli idari taksimat defterinde ve sonrasında Evliya Çelebi seyahatnamesinde ise Trabzon eyaletine bağlı bir sancak olduğu görülmektedir. 1685 tarihli Mufassal Avarızhane defterlerine göre Gönye, Arhavi, Viçe, Hemşin ve Atina kazalarının bağlı olduğu Gönye Sancağında 2536 vergi mükellefi Müslüman hane, 844 avarızdan muaf Müslüman hane ile tamamı Hemşin kazasında yaşayan vergi mükellefi 889 Hristiyan bulunmakta olup, bunların 319 vergi mükellefi 264 vergiden muaf toplam 583 hanesi Gönye kazasında yaşamaktaydı[21]

Trabzon ve Rize civarının kudretli derebeyi ve Tuzcuoğlu ailesinin reisi Memiş Ağa Batum Kalesi muhafızı olarak Gönye sancağına bey olarak atanmış olup, Giresun ile Hopa arasına egemen olma mücadelesi başarısız olup, idam edilmesinin ardından yeğeni Abdülkadir Ağa Eylül 1832’de Gönye üzerine yürüyerek kaleyi ele geçirmeyi başarmış ama onun sonu da farklı olmamıştır. 1830’da Trabzon’a Fransa’nın geçici konsolosluk görevlisi olarak atanan Victor Fontanier, daha Trabzon’da iken, Gonio’ya yakın bir kayalıkta balıkçıların ziyaret ettiği bazı özel yazıtlar ve resimlerin bulunduğu ‘Balık Ziyareti‘ adlı bir kayalığın adını duymuşsa da bir köylünün rehberliğinde ziyaret ettiği kalker kayalığında ayzıt denilen şeyin arıların yuva olarak kullandığı nemin oluşturduğu kaya deliklerinden başka bir şey olmadığını anlayıp hayal kırıklığına uğramıştır[22].

I. Dünya Savaşı sırasında Ruslar 9 Aralık 1914’da Gönye kalesine kuvvet çıkarmak istemişse de Türk ateşi karşısında geri çekilirken 6 top bırakmak zorunda kalmış ertesi gün Yavuz, Batum’u topa tutarak sahil kesiminde yangınlara sebep olmuştur[23].

Gönye Kalesi içerisinde İsa’nın havarilerinden Saint Matthias’ın mezarı olduğuna inanılmaktaysa da Gürcü arkeologlarca yakın dönemde yapılan kazılarda iddiayı doğrulayan bir kanıta rastlanmamıştır.

Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016

Notlar

[1] Yunanca Αψαρος, Αψαρρος

[2] Apsaros kelimesinin Yunanca olmadığı açık olup, Farsça’ya “ab” formunda geçen Sanskrit ap “su” + ksar “akmak” (Williams, 1872: 48, 269) kelimeleri ve Rize’de Apso köyü ve Gölköy’ün eski adı Hapsamana ile ilişkili olmalıdır.

[3] Kakhidze, 2008: 313

[4] Periplus, 7

[5] Bugünkü Çoruh nehri olmalıdır.

[6]  “in ore eius insula est sine nomine, ab Absarro LXX” (Pliny, Naturalis Historiae VI. 4.13)

[7]  “…in ora ante Trapezunta flumen est Pyxites, ultra vero gens Sannorum Heniochorum, flumen Absarrum cum castello cognomine in faucibus, a Trapezunte”  Pliny, Naturalis Historiae VI. 4. 12

[8] Bir Roma lejyonu 10 cohorttan (yaklaşık olarak 5400 kişi), 1 cohort ise her birinde 80 lejyonerin görev yaptığı ve birer centurion tarafından komuta edilen 6 centuriadan oluşmaktaydı. Bu durumda Apsarus kalesinde 5 x 480 = 2400 civarında lejyonerin görev yaptığı anlaşılmaktadır. Bu rakama komutanlar, mühendisler ve varsa süvarilerde eklenmelidir.

[9] Appian, Mithridates XV.101.

[10] Bugünkü Rize Pazar ilçe merkezi

[11] Bugünkü Arhavi

[12] Braund 1994: 179

[13] Tsetskhladze, 1999: 119

[14] D. Braund, M.P. Speidel’in de makalesinde ele aldığı papirusun 12. satırında Apsaros kelimesinin net okunmadığını ileri sürmüştür. (Braund, 1994:181)

[15] Zosimus, His. Nova I.31-33

[16] Zosimus, His. Nova II-33

[17] Prokopius, De Bello Gothiko VIII.2.12-14

[18] Gonio Yunanca gonia (γωνία) “açı” kelimesiyle ilişkilidir (Gürcüce გონიოს). Şakir Şevket, Yavuz Sultan Selim’in akçe sıkıntısı çekince burada gönden (deri) sikke bastırdığını bu yüzden kent adının Gönye olarak kaldığı söylencesini aktarmışsa da yazarın kendisinin bile inanmadığı hoş bir hikâyeden ibarettir (Şakir Şevket, 2001: 104). Kent adı tıpkı Bartın’a bağlı Günye gibi Yunanca kökenlidir dahası Yavuz Gürcistan seferinden büyük bir servet ve 10 bin köleyle dönmüştür. Bkz. Trabzon, Osmanlı Dönemi

[19] Başbakanlık Arşivleri, Tahrir Defterleri no: 52 s. 582-3 no: 387 s. 742 no: 288 s. 692

[20] Gökbilgin, 1962: 327

[21] Bostan, 2007: 132; BOA, MAD, no. 3829 s. 106; no. 9480 s. 93

[22] Fontanier, 1832: 78

[23] Özder, 1971: 128