Karadeniz Tarihi

Trabzon Tarihi: Gabras Ailesi (Kavraz) Dönemi

Makale: Özhan Öztürk

Selçuklu sultanı Tuğrul’un kardeşi İbrahim Yınal, 10 Eylül 1048’de Kapetru[1] Savaşı’nda Bizans-Gürcü kuvvetleri karşısında tutunamayıp geri çekilmesine karşın Erzin bölgesini yağmalayarak Arap tarihçi İbn al-Athir’in bildirdiğine göre 100 bin esir ve 10 bin deve yükü mal yağmalamıştır[2]. Bizans’ın ileri gelenlerinden Eustathios Boilas 1051’de Kapadokya’dan İberya’ya[3] giderken geçtiği Erzurum civarından “Kokuşmuş ve yönetilemez… yılan, akrep ve vahşi hayvanlarla dolu” olarak bahsetmiştir[4].

26 Ağustos 1071 tarihinde gerçekleşen ikinci[5] Malazgirt Savaşı sonrası, Alp Arslan komutasındaki Selçuklu ordusunun, IV. Romanos Diogenes komutasındaki Bizans ordusunu bozguna uğratmasının ardından başkent İstanbul, Anadolu üzerindeki kontrolü kaybetmiştir. Anna Komnena, Roma İmparatorluğu’nun en şanssız dönemi olarak adlandırdığı savaş sonrasında, Türklerin Euxine ile Hellespont, Ege ile Akdeniz arasına özellikle Pamphylia ve Kilikia olmak üzere tüm Anadolu’ya yayıldıklarını bildirmektedir[6]. Türkmenler Karadeniz kıyılarını da yağmalamış hatta Trabzon’u ele geçirmeyi başarmışlarsa da Thedore Gavras[7] adlı Haldiya[8] kökenli soylu bir aileye mensup bir savaşçı, Trabzon ve civarında yerel güçleri organize ederek 1075’de egemenlik kurmuş, 1079’da Trabzon’a saldıran Türkmenleri bozguna uğratmayı başarmıştır. Dahası Gavras, fırsattan istifade Trabzon’a dek Doğu Karadeniz kıyılarını ele geçiren Gürcü kralı David’i de (1089-1130) bölgeden uzaklaştırmıştır. Kavras ve Komnenoslar’ın tıpkı Pontuslu Mithridatları gibi Anadolu’nun yerel liderleri olduğundan şüphe edilmemeli ve Anadolu’nun diğer yörelerinde Türkmenler’e karşı direniş gösterilmezken Pontus bölgesindeki tepkinin sebepleri doğru analiz edilmelidir. En önemli sebep coğrafi olup, Sinop ile Batum arasında kıyının hemen ardında ve kıyıya paralel sıralanan yüksek dağ kitleleri Pontus bölgesini küçük kuvvetlerle tutulabilecek bir kaç dağ geçidiyle ulaşılabilen Anadolu’dan izole etmektedir[9]. Yerleşik tarımcılığın yanı sıra yazın hayvanları ile yaylalara çıkan Rumlar ile göçebe Türkmenlerin yer yer çatışmasına Dede Korkut ve Danişmendnâme’de yer verilmiştir. Trabzonlular yaz aylarında yaylayan çıkan Rumların ve sınırların güvenliğini sağlayabilmek için Tzanika[10], Ardasa, Mezo-Khaldia[11], Palai Matzouka’da[12] çok sayıda kale inşa etmişlerdir. 1290’larda Khalybia’nın batısına yerleşen Türkmenlerin de Pontus halkı ve coğrafyasından çekindikleri görülmektedir. Örneğin Dede Korkut öykülerinden birinde Kanturalı’nın babası Kanlı Koca oğluna Trabzon’un tehlikelerini şu cümlelerle anlatmaktadır:

“Oğul sen varacak yirüŋ

Tolamaç tolamaç yolları olur

Atlu batup çıkamaz anuŋ balçığı olur

Ala yılan sökemez anuŋ ormanı olur

Gök-ile pehlü uran anuŋ kal’ası olur

Göz ḳaḳuban köŋül alan anuŋ görklüsi olur

Hay dimedin baş getüren celladı olur

Yağrınında ḳalḳan oynar yayası olur

Yavuz yirlere yiltendüŋ ḳayıda döngil[13]

 

Roma imparatoru I. Aleksios Komnenos (1081-1118) tahtını ele geçirmek isteyen rakipleriyle boğuştuğu sırada İstanbul’da ikamet eden, o güne dek yenilgi yüzü görmemiş başarılı bir asker olmasının yanı sıra ateşli mizacı ve girişken ruhundan dolayı kendisine rakip olarak gördüğü, Theodoros Gabras’ı bir zamanlar Türklerden kurtardığı yurduna gönderip, Trabzon dükü olarak atamıştır[14]. İmparator, Trabzon’u kendi malı gibi yönetmeye başlayan Gabras’ın iyi halinden emin olmak için de oğlu Gregorios’u kendi kanından bir prensesle evlendirme bahanesiyle[15] rehine olarak sarayda tutmuştur. Baba Gabras, İstanbul’a gelerek oğlunu imparatordan istemişse de ret cevabını alınca da deniz yoluyla kaçırmaya kalkışmış, ama imparatorun hafif savaş gemileri Kerempe burnu civarında kendilerine yetişmiş, Aleksios’un mektubu kendisine verilerek Gregorios yeniden rehine alınarak başkente götürülmüştür. İmparator çocuğu bir an önce evlendirmeye uğraşırken kaçma planları yapan Gregorios tuzağa düşürülerek yakalanmış, bir süre İçkale’de zincire vurulduktan sonra Filibe valisine emanet edilip Tuna bölgesine gönderilmiştir[16]. Gabras ailesi bir süre sonra bağımsızlıklarını ilan ederek şehrin ve güneyde Bayburt dâhil Trabzon civarının kaderini uzun süre elinde tutmuştur. Theodore Gabras, Danişmendliler üzerine saldırarak Şebinkarahisar’ı Trabzon topraklarına katıp, Sinop’a dek tüm Karadeniz kıyısını yağmalamışsa da 1095’de Danişmendli güçleri karşısında tutunamamış Trabzon’a geri çekilmiştir. 1097 Haçlı seferi sırasında Selçuklu ve Danişmendli ordularının zayıflığından yararlanan Gabras yörede egemenliğini perçinlemiştir. Bununla birlikte  ertesi yıl Haldiya’da savaşırken Türklere esir düştükten kısa süre sonra ölünce kilise tarafından şehit ve aziz ilan edilmiştir.

Theodore Gabras’ın ölümünden sonra I. Aleksios Komnenos, Gabras’ın oğlu Gregory Taronites’i Trabzon dükü olarak atamışsa da Taronites bağımsızlığını ilan edince üzerine yürüyen Bizans ordusuna yenilerek 1107’de tutsak düşmüştür. Araya giren hatırlı dostlar ve muhtemelen Gabras klanının da desteğinin göz önüne alınmasıyla 1108’de bağışlanarak Trabzon’da ki görevine dönmüş 1112’de bir Danişmendli saldırısını püskürtmüştür. 1115’te Konstantin Gabras, Trabzon dükü olunca bir yandan Danişmendliler ile işbirliği yaparak Bizans ile arasına mesafe koyarken diğer yandan Türk beylikleri arasındaki mücadelede taraf olmuştur. Kemah Mengücük Emiri İshak, Tuğrul Bey’in atabegi Belek ve Danişmendliler’in birlik olup üzerine saldırması üzerine Gabras’tan yardım istemiş, 1120’de Şiran civarında yapılan muharabede Konstantin Gabras ve Mengücüklü Emir İshak yenilip, tutsak edilmişlerdir. 30 bin altın kurtarmalık ödeyerek serbest kalan Konstantin Gabras, Danişmendli desteğinden yoksun kalınca Bizans tahtına yeni çıkan I. Manuel Komnenos’un gönderdiği ordu tarafından öldürülmüştür. Yeniden İstanbul’a bağlanan Trabzon’a Mihail Gabras dük olarak atanmışsa da pozisyonunu kaç yıl koruduğu bilinmemektedir. Niketas Khoniades, II. Ioannes’in 1139’da Armeniakon themasına yürüyerek Konstantinos Gabras’ın hakkından gelmeyi planlamasına karşın Kapadokya’da Türkler ile kapıştığını, Niksar’ı kuşatmasına karşın Türklerce  geri dönmeye zorlandığını bildirmiştir[17].  Yazılı kaynaklarda ise 1169 yılına gelindiğinde Trabzon dükü olarak Nikephoros Palaiologos adlı birisi görülmektedir[18]. Bu dönemde İskenderiye’nin Akdeniz ticaretinde yıldızının parlamasıyla Trabzon limanının doğu baharatları, boya ve aromatik ürünleri pazarlama gücü azalmış hatta Konstantinopolis bile ihtiyacını Karadeniz değil Akdeniz üzerinden karşılama yoluna gitmiştir[19].

Sonuç olarak Gabraslar 1070’den 1140’lara kadar Haldiya’da ilk bağımsız yönetim yapısını kurmakla kalmamış, Batı Karadeniz ve Anadolu’nun çoğu bölgesinin aksine Doğu Karadeniz bölgesinde Türkmenlere karşı başarıyla direnerek Rumların sayıca üstünlük ve kültürel varlıklarını korumuşlardır. 1098’de Selçuklulara karşı savaşırken öldüğü için dini şehit ilan edilen Haldiya dükü Aziz Theodore Gabras’ın İstanbul’da isyancı olarak algılanmışsa da Melik Danişmendnâme’de bir Ortaçağ kahramanı olarak tasvir edilmiştir. Söylencede kahramanın Amazon olan kızı Müslümanlığı kabul edip, Danişmendlileri Niksar’daki Aziz Gregory Manastırına yerleşmeleri konusunda ikna etmiştir.

Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016

Başlangıçtan Günümüze Trabzon Tarihi Makale Serim

Trabzon (Trapezus, Trapezounta) Adının Etimolojisi

Trabzon Antik Çağ ve Roma Dönemi tarihi

Trabzon Bizans Dönemi Tarihi

Trabzon Tarihi: Gabras Ailesi (Kavraz) Dönemi

Trabzon İmparatorluğu Tarihi (1. Bölüm) 1204-1332

Trabzon İmparatorluğu Tarihi (2. Bölüm) 1332-1461

1461: Osmanlı’nın Trabzon’u fethi, Trabzon İmparatorluğu’nun Yıkılışı

Trabzon Osmanlı Dönemi Tarihi (1. Bölüm) 1461- 17. yüzyıl

Trabzon Osmanlı Dönemi Tarihi (2. Bölüm) 18. ve 19. yüzyıl

Trabzon Osmanlı Dönemi Tarihi (3. Bölüm) 19. yüzyılın 1. Yarısı

Trabzon Osmanlı Dönemi Tarihi (3. Bölüm) 19. yüzyılın 2. Yarısı

19. Yüzyılda Trabzon Nüfusunun Etnik ve Dini Dağılımı

1912 Seçimlerinde Trabzon

Trabzon 1895 olayları ve 1915: Ermenilerin  Büyük Felaketi

Trabzon’da Rus İşgali dönemi 1916-1917

Trabzon’a Mülteci Akını ve Trabzon konferansı

İşgal Sonrası Trabzon, 1918-1921

Milli Mücadele döneminde Trabzon, 1919-1922

Mustafa Suphi’nin katli ve Yahya Kâhya Olayı

Trabzon Cumhuriyet Dönemi Tarihi

Notlar

[1] Bugünkü Hasankale, Erzurum

[2] Blaum, 2005

[3] İberya, bugünkü Artin ve Gürcistan’ın iç bölgeleri

[4] Vryonis, 1971

[5] I. Malazgirt Savaşı 1054 yılında Bizans imparatoru Paphlagonyalı IV. Michael’ı temsil eden Edessa (Bugünkü Urfa) kentinin yöneticisi Ermeni-Gürcü asıllı Basil Apokapes ile Tuğrul Bey komutasındaki Selçuk Türkleri arasında gerçekleşmiş ve Bizans üstünlüğü ile sonlanmıştır.

[6] Anna Comnena, Alexiad I. 13

[7] Gabras, Gabrades veya Kavras ailesi Gürcü veya Ermeni kökenli Rum Ortodokslardandır (Kazhdan, 1975:88-89). Cahen, Gavras ailesinin Ermeni kökenli (Bagratuni hanedanından) Taronitesler ile ilişkili olduğunu, bu ailenin bazen Roma’nın (Bizans) sadık uyruğu bazen de Bizans’a baş kaldırmış kimseler olarak Trabzon’u sıkça yönettiklerini bildirmiştir (Cahen, 1962: 116, 209).  Hasan ibn Gavras, 1192’ye dek II. Kılıç Arslan’ın veziri olarak görev yapmıştır (Melikoff, 1960; Nicol, 1975: 38-45). Kavras adına Giresun ili, Görele ilçesi, köy ve aile adı, Ordu ili, Korucak köyünün eski adı, Kastamonu ili, Akdeğirmen köyünün eski adıyla rastlanmakta ayrıca Sivas ilinde Kızıl Gavraz ve Rize ili Fındıklı ilçesinde bulunan Gavra köylerininde aynı ailenin mirası olduğunu sanmaktayım.

[8] Kuzey Gümüşhane’nin Atra köyündendir.

[9] Bu geçitler özellikle 1250’lerde Trabzon imparatorluğu döneminde Tebriz’e dek ulaşan ticaret yolu sayesinde önem kazanmıştır.

[10] Evliya Çelebi seyahatnamesinde de bahsi geçen Tzanika, Türkçe’ye Canca olarak geçmiş olup, Gümüşhane’de 1650 m yükseklikte yer almaktadır. Vank köyünden ve Kale deresi denilen vadiden ulaşılabilen ve doğu-batı istikametinde arka arkaya üç bölümden oluşan Canca kalesi 2007 yılında restore edilmiştir. Tzanika adını Doğu Karadeniz’in yerli halkı Tzanlardan almış olmalıdır.

[11] Mezokhaldia’da yer alan Kovans bölgesi bugün Gümüşhane’ye bağlı bir nahiye olan Kale mahallesinin eski adıdır. Kale, Osmanlı döneminde (1520-1530) Bayburt sancağına bağlı bir kaza merkezi idi.

[12] Palaiomatzouka Yunanca “Eski Maçka” anlamına gelmektedir. Osmanlı döneminde Hapsiköy, Cumhuriyet döneminde Hamsiköy adını almıştır.

[13] Ergin, 1989: I 186

[14] Anna Komnena, 1996: 263

[15] Anna Komnena’nın kızkardeşi Maria (Anna Komnena, 1996: 262)

[16] Anna Komnena, 1996: 264-5

[17] Niketas Khoniades, 1995: 22-23

[18] Niketas, 295; Σύνοψις Χρονική, 308

[19] Jacoby, 2008: 692