Karadeniz Tarihi

Bulancak Tarihi: Pharmatenos, Kepsil, Akköy, Bulancak

Makale: Özhan Öztürk

Pharmatenos[1], MS. 2. yüzyılda Melanthius nehrinin 150 stadia doğusunda, Pharnakia’nın 120 stadia batısında yer alan bir dere olup, modern Pazar Suyu’nun Antik Çağ’daki adı olması kuvvetle muhtemeldir[2]. Pazar Suyu deltasının 100 m kadar güneyinde Acısu mevkiinde bulunan kaya mezarın varlığı[3] bölgede yerleşim tarihinin daha eskiye gittiğini göstermekle birlikte sahil bölgesinde başka arkeolojik kanıtın -henüz-bulunmaması ve yazılı kaynaklarda yerleşime dair bir kanıt olmadığından konu hakkında net tespitlerde bulunmak zordur. Aynı şekilde Strabon (MÖ 64-MS 24) zamanında yıkılmış bir kent olarak bahsi geçen İskopolis’in modern Tirebolu değil de Pharmatenos ağzında Bulancak’ın yerinde kurulmuş olması da ihtimal dâhilindedir.

Bulancak, Giresun

14. ve 15. yüzyılda Avrupa’da kullanılan, kıyılar ve limanlara dair bilgiler içeren el yazması denizcilik haritaları olan portolanlarda Bulancak’ın bulunduğu yere “Bazar” veya “Omidie”[4] notu düşülmüştür. Giresun’un dağlık hinterlandına yerleşen Türkmenlerin alışveriş amacıyla sahilde kurulmuş pazar yerini kullandığı ama ancak Osmanlı döneminde etrafında yerleşmeye başladığını anlaşılmaktadır.[5]

Niyabet-i Kepsil veya Kebsil, Osmanlı kaynaklarına göre modern Bulancak ilçe merkezinin bulunduğu bölgede kurulmuş en eski yerleşim merkezi olup, 1455 ve 1485 tarihlerinde Canik sancağının Ordu-Bayramlı kazasına bağlı 3 bölümden oluşan bir kadılık (niyâbet) konumundadır ve tahrir defterlerinde henüz “Bulancak” kelimesi geçmemektedir[6]. Niyâbet-i Kebsil, Şemsettin Kethüda (Talipli, İncüğez, Ali Hocalı, Küçüklü köyleri), Mustafa Kethüda (Süme, Karasulu (Karacaresul), Çukurcalı, Kayırhan (Kayhan), Bedirli (Erdoğan’da), Öksün (Uçarlı), Karakoç (Yassıbahçe), Sasu (Erdoğan), Mağdala (Hisarkaya), Kuzköy, Yoma (Hacet), Ahmetli ve Pazarsuyu köyleri), Pir Kadem Kethüda (Melikli, Gedikli, Sayca, Çukur, Akköy ve Güre köyleri) adlı 3 bölükten oluşmaktaydı. Bugün Bulancak’a bağlı olan Elmalı, Ahurköy, Ekservende, Gedikalibeyli ve Bayındır köyleri ise Divân-ı Elmalı’ya bağlıydı. Bahsi geçen köylerin arasında sadece Öksün[7] köyünde Hristiyan olmasına diğer köyler arasında Rumca ve Ermenice köy adlarına rastlanması bu köylerde yaşayan gayrimüslimlerin Osmanlı dönemi öncesinde İslamlaştığını düşündürmektedir. Öksün köyünde, Bulancak’a hâkim Dikmen tepesi üzerinde Ebecik mevkinde yaklaşık olarak 20×50 m ölçülerinde Bediroğlu adıyla bilinen bir kale harabesi bulunmaktadır. Öksün kalesi tıpkı Piraziz’deki Pentahor kalesi gibi Karadeniz sahilini, pazar yerini ve Giresun yolu buradan gözetlenmek için kullanılmaktaydı.[8] Öksün köyünde 1455 yılında 21 Müslüman ve 92 Hristiyan yaşamasına karşın 1520 yılında 39 hanede 47 nefer ve 8 mücerred İslam’a karşın hiç Hristiyan kalmamıştır. İlk olarak 16. yüzyıl sonlarında Ayvasil ile birlikte bir iskele adı olarak bahsi geçen Bulancak, 1613 tarihli tahrir defterinde ise Kepsil ve Şemseddin nahiyeleri içerinde 7 haneli bir köy olduğu ilk olarak sahilde pazar yerinde yerleşimin sağlandığı anlaşılmaktadır.[9]

 

Bulancak, Giresun

1642-3 kayıtlarında bugünkü Bulancak sınırları içerisinde Pazarsuyu ve Akköy adlı 2 kazanın oluştuğu Öksün köyünün adının da Uçarlı olarak değiştiği görülmektedir. 18. yüzyılın ilk yarısında Kürtünlü olarak adlandırılan Görele ahalisinin Bulancak civarına yerleşmeye çalıştığı, eşkıyalık yaptığı için devlet tarafından geri gönderilmelerine karşın bir kısmının yerleşmeye muvaffak olduğu anlaşılmaktadır.[10] 1836 sayımında Uçarlı ve Şemsettin köylerinde az da olsa Rum nüfus görülmektedir 19. yüzyılın başlarında Giresun’un doğusundan Müslüman, ortalarından itibaren ise Gümüşhane bölgesindeki Rum ve Ermeniler diğer sahil kasabaları gibi Bulancak’a da yerleşmiş, nüfus artarken kozmopolit bir sosyal ortam oluşmuştur.[11] Gelen Rumlar arasında 20 hane kadar gizli Hristiyan’ın da bulunması küçük çaplı sorunlara yol açmıştır.[12] Osmanlı döneminde kilim, aba ve keten bezi dokumacılığının yaygın olduğu Bulancak’ta bakırcılık da gelişmiş olup,  yılda 25 bin (Giresun’da 10 bin) okka orta sertlikte, kaliteli şarap üretilmekte ve çevre kazalara satılmaktaydı.

1868 yılında Trabzon sancağına bağlı olarak Giresun kazası oluşturulurken Keşap ile -Pazarsuyu ve Piraziz’i kapsayan- Akköy nahiyeleri de yeni kazaya bağlanmıştır. 1869 Trabzon Vilayet Salnamesi’ne göre Akköy nahiyesinde 6.556’i İslam, 1.300’ü Rum, 38’i Ermeni olmak üzere toplam 7.894 kişi yaşamaktaydı. Akköy’ün adı 1928’de Bulancak nahiyesi olarak değiştirilmiş, belediyesi 1920’de kurulmuş, 1934’de ilçe statüsü kazanmıştır. Günümüzde 3 belediye (Aydındere, Bulancak, Kovanık), 19 mahalle ve 64 köyün bağlı olduğu Bulancak ilçesinin nüfusu 1950’de 45.534 (5.253 kent, 40.281 köyler) iken, 1960’da 56.756, 1970’de 68.277, 1980’de 74.800, 1990’da 56.878, 2000’de 59.841, 2009’da 60.053 (37.514 kent, 22.539 köyler) olmuştur.

Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016

Giresun tarihi Makale Serim

Giresun Tarihi: Kerasus, Pharnakia, Kerasunta, Giresun Adlarının Anlamı

Giresun Antik Çağ ve Roma Tarihi

Giresun Osmanlı Dönemi Tarihi

Topal Osman, Laz Müfrezesi ve Giresun

Giresun Cumhuriyet Dönemi Tarihi

Alucra Tarihi, Giresun

Bulancak Tarihi: Pharmatenos, Kepsil, Akköy, Bulancak

Keşap (Kasopia) Tarihi, Giresun

Görele (Koralla, Yavebolu, Elevi) Tarihi, Giresun

Piraziz (Pentahor, Mendehor, Abdal İskelesi) Tarihi, Giresun

Tirebolu (Tripolis) Dereli ve Yağlıdere İlçeleri Tarihi, Giresun

Şebinkarahisar (Koloneia, Koğoniya, Mavrokastron, Kara Hisar) Tarihi, Giresun

Notlar

[1] Yunanca Φαρματηνός. Yunanca φάρμα “şifa” + Ege denizinde bir adanın da adı olan Tenos (Τῆνος) “adı çıkmış, ünlenmiş” şeklinde düşünülürse Antik Çağ’da derenin şifa verici özelliğine daha muhtemel olarak hemen yakınlarındaki bir maden suyu kaynağına (Acısu) atfen konulmuştur.

[2] Arrian, Peripl. Pont. Eux. 17; Anonym. Peripl. P. E. 12; Bryer ve Winfield, 1985: 124-125; Hamilton, 1822: I, 266

[3] Bryer ve Winfield, 1985: 125

[4] Bryer ve Winfield “Omidie” kelimesinin Panaretos’un Akkoyunlu başkentinin Diyarbakır (Amid) olmasına atfen Türkmenlere verdiği Amidli terimiyle ilişkili olduğunu ileri sürmüştür (Bryer ve Winfield, 1985: 124-25)

[5] Emecen, 2005: 37

[6] Yediyıldız, 1985: 25

[7] Türkçe’ye Öksün olarak giren kelimenin Yunanca Öksinos (Εὔξεινος) ile ilişkili olduğuna şüphe olmayıp kalenin adının Karadeniz (Pontus Euxenios) kıyısını kontrol etmesine atfen verildiğini sanıyorum.

[8] Emecen, 2005: 29, 73

[9] Başbakanlık Arşivi, Maliyeden Müdevver Defterler no. 299 160a

[10] Emecen,  2005: 84-87. Ayrıca Bkz. Pontus, Çepniler

[11] Bu dönemde Bıjışkyan Bolancık Pazarı adıyla andığı yerleşimde dükkânların varlığından bahsetmiştir (Bıjışkyan, 1998: 77)

[12] Bkz. Gümüşhane, Gizli Hristiyanlık