Karadeniz Tarihi

Milli Mücadele Döneminde Trakya

Makale: Özhan Öztürk

30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesinden 5 gün sonra bir Fransız alayı Uzunköprü-Sirkeci arasında uzanan ve Kırklareli’nden geçen demiryolu hattını işgal etmiş, 2 ay sonra bölgeye bir Yunan taburu yerleşmiştir. Rumlar, Kırklareli sancağı nüfusunun dörtte birinden az bir nüfus oranına sahip olmakla birlikte gerek Venizelos’un “Ege ve Trakya‘nın Yunanistan’ın bir parçası” olduğu tezi[1] gerekse Rum çetelerin Müslümanlar üzerinde baskı kurarak bölgeyi terk ettirmeye zorlaması bölgede gerilimi arttırmıştır.

Wilson’un Trakya’nın Bulgaristan’a bırakılması önerisine şiddetle karşı çıkan Yunan hükümetinin Paris konferansına gönderdiği heyet, 1 Mart 1919 günü açıkça Batı ve Doğu Trakya’nın Yunanistan’a ilhakını talep etmiştir. Konferans Yüksek Konseyi’nin Yunanistan’ı aradan çıkarmak için Trakya’nın yazgısının Osmanlı-Bulgar barış görüşmeleri sırasında belirlenmesine karar vermesinden faydalanan Trakyalı Müslümanlar halklarını korumak için “Trakya-Paşa eli[2] Müdafaa Heyeti” adıyla örgütlenmiştir. Heyet, Edirne’de 10 Temmuz ve 16 Ekim tarihlerinde 2 kongre düzenlemiş, Sivas kongresi sonrasında ise “Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti“ne dönüşerek, Ocak ayında ilk silahlı direniş birimlerini oluşturmaya başlamıştır. 24 Nisan 1920 San Remo konferansında Doğu Trakya’nın Yunanistan’a katılması kabul edilince, Trakya-Paşaeli Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti’nin girişimiyle 9 Mayıs’ta toplanılan “Büyük Edirne Kongresi” Roma ve Paris’e delegeler göndererek Yunanlılar’ın Trakya’daki Rum nüfusu olduğundan fazla gösterdiklerini ve kararı kabul etmeyeceklerini bildirmiştir. 19-22 Haziran 1920’de Hythe ve Boulogne’da yeni bir konferans düzenleyen İtilaf devletleri, San Remo Konferansı kararlarını Osmanlı Devleti’ne Yunanistan’ın askeri müdahalesiyle yani silah zoruyla kabul ettirmesini kararlaştırmışlardır.

Yunan birliklerinin Batı Trakya’yı işgal etmesinin ardından 3 Yunan savaş gemisi 20 Temmuz’da Marmara Ereğlisi’ni topa tutmuş ve Sultanköy’e asker çıkarmıştır. Bölgede mevzilenen 55. Osmanlı tümeninin 168 ve 170. alaylarını bozguna uğratıp, Babaeski’ye çekilmeye zorlayan Yunanlılar böylece daha ilk gün Tekirdağ, Ereğli, Silivri ve Muratlı’yı ele geçirmeyi başarmışlardır. 23 Temmuz’da Lüleburgaz ve Babaeski’ye giren Yunan birlikleri I. Osmanlı Kolordusunu önce Lalapaşa’ya geri çekilmeye zorlamış, sonra bozguna uğratmış olup, 700 subay ve 5 bin kadar Türk askeri Yunanlılar’a teslim olmaktansa sınırı geçerek Bulgaristan’a sığınmayı tercih etmiştir. Böylece Yunan birlikleri 26 Temmuz’da Kırklareli ve Lalapaşa’ya 27 Temmuz’da Vize ve Demirköy’e girmiş, İstanbul Hükümeti 10 Ağustos 1920’de önüne getirilen “Sevr Antlaşması“nı imzalamak zorunda kalmıştır. Yunanistan Sevr’den hemen sonra merkezi Edirne’de bulunan “Trakya Genel Valiliği”ni kurmuş, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Gelibolu, Meriç (Dedeağaç) ve Rodop’u (Gümülcine) yeni oluşturduğu bu idari birime bağlamıştır. Gelişmeler üzerine Trakya-Paşaeli Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti üyelerinin çoğu bölgeyi terk ederek İstanbul, Çatalca hatta Bulgaristan’a kaçmak zorunda kalmıştır. Ankara Hükümeti’nin emriyle Bulgaristan’ın Eski Zağra bölgesinde silahlı Türk çeteleri oluşturulmuş, bunlar sınırı geçerek Yunan güçleri ile çatışmaya girerken, Dimetokalı Yüzbaşı Derviş Bey komutasında bir başka müfreze Vize‘de faaliyet göstermiştir. Ekim 1921’de Sakarya zaferinin ardından Mayıs 1922’de düzenlenen Paris ve Cenova görüşmelerinde İtilaf devletleri Edirne ve Kırklareli’yi Yunanistan’a verip Mide-Gaziköy hattının doğusunda kalan bölgeyi Ankara hükümetine önermişlerse de teklif kabul edilmemiş, Türk ordusunun nihai zaferi beklenmiştir. Büyük Taarruz sonrası ateşkesin 3 Ekim 1922’de Mudanya Mütarekesi ile sağlanmasının ardından Yunanlılar antlaşma hükümleri uyarınca 15 Ekim’de Doğu Trakya’yı boşaltmış, Vize ve Saray’ı İtalyanlar, Lüleburgaz ve Kırklareli’ni Fransızlar devralarak 1-10 Kasım tarihleri arasında Türk hükümetine teslim etmişlerdir.

Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016

Notlar

[1] Venizelos, Paris Barış konferansında “Trakya’nın Yunanlılığı apaçıktır. Eğer söylenildiği gibi İstanbul, Uluslararası bir nitelik kazanacaksa, Yunanlıların hakları kesindir. İstanbul’la birlikte tüm Trakya Yunanistan’a verilmelidir. Bulgar sınırı Arda ırmağını ve Karadeniz’e uzanan 1913 sınırını izlemelidir. En doğru çözüm yolu İstanbul’u ve İstanbul vilayetini Yunanistan’a bırakmaktır” sözleriyle isteğini açıkça deklare etmiştir (Yurt, 1982: 4816)

[2] Balkan Savaşları sonrasında bölge bir süre Trakya yerine Paşaeli olarak anılmıştır.