Roma Mitolojisi Yunan Mitolojisi

Aeneid veya Aeneis destanı

Aeneid veya Aeneis destanı, Latin şair Virgil’in MÖ 20-19 tarihleri arasında yazdığı 12 kitaplık 10 bin daktilik satırlık manzum destanın adı olup (Latince Aeneis), Romalı atası kabul edilecek Troyalı kahraman Aeneas’ın İtalya’ya seyahatini konu almaktaysa da, eser şairin ölümüyle yarım kalmıştır. Kendisini en ünlü Latin şairi mertebesine ulaştıran bu eserde Virgil, Homeros’un İlyada ve Odysseia adlı eserlerini örnek almış, uzun seyahatin ardından Troyalıların Latinlerle mücadelesini kahramanların teke tek mücadelelerine varıncaya dek ayrıntıya girerek anlatmıştır. 

Troya savaşından sağ kurtulanAeneas, Troya’dan yeni bir yurt bulmak üzere yelken açarak Hesperia’ya giderken gemisi harpiler tarafından Epirus civarında batırılmıştır. Burada karaya çıkınca Troyalı kâhin Helenus ve Hektor’un eski karısı Andromakhe ile karşılaşmış, Helenus kendisine 30 yavrusu olan beyaz bir domuzu aramasını tavsiye etmiştir. Kahraman Sicilya’da kykloplarla karşılaşmış, bir fırtınada Kuzey Afrika sahillerin düştükten sonra Kartaca kraliçesi Dido ile aşk yaşamış, türlü maceralardan sonra İtalya’ya varmıştır. Kahraman ve yanındakiler Etrüsk ve Latinlerle amansız bir mücadeleye girerek Roma imparatorluğunun temellerini atmıştır. Romalı kimliğinin temellerini oluşturan destan, Roma’nın kurucularının geçmişini Troya’ya dayandırarak Anadolu mirasını sahiplenmiş, Doğu ile Batı’yı birleştirip barıştırarak devletin büyümesine de olumlu katkı yapmıştır. Aeneid kendi çağında öylesine sevilip, benimsenmiştir ki İmparator Augustus bile atalarının Aeneas’ın oğulları olduğunu içtenlikle inanmıştır. Aeneid’de “Pius Aenas” (dindar Aenas) olarak bahsi geçen kahraman Homerik kahraman motifinden uzaklaşarak Roma değerlerine adapte edilmiştir. 19. Yüzyılda Avrupa’da esen milliyetçi rüzgârlar Avrupalı yazarları kendi kültürlerindeki masal, efsane ve tarihi olaylara dayanan milli destanlarını yazmaya yöneltmiş, Virgil’in Aeneid ve Homer’in İlyada destanlarını örnek almışlardır. 13. yüzyılda anonim olarak yazıya dökülen Nibelungenlied bu dönemde Almanya’da ortaya çıkarılırken Finlandiya’da Elias Lönnrot’un, Kalevala (1835–1836), Estonya’da F. R. Kreutzwald’ın Kalevipoeg (1857–1861), Letonya’da Andrejs Pumpurs’un Laçplesis (1888) adlı destanları milli şuura katkıda bulunması için oluşturulmuştur.

Kaynak: Özhan Öztürk. Dünya Mitolojisi. Nika Yayınları. Ankara, 2016