Halkbilim

Halkbilim Sözlüğü, Folklor Sözlüğü F

Aşağıdaki  Halkbilim Sözlüğü, Folklor Sözlüğü adlı kısa çalışmada efsane, hikaye, gelenek, şarkı, bilmece, söz düzeni hatta yıldızlara ait inanma ve büyüleri bile kapsayan kültür ögeleri maddeleştirilmiş olup, aşağıda F harfi ile başlayan maddeler verilmiştir.

Fachen Vücudu tüylerle kaplı topal ve kötürüm bir canavarın adı olup tepesinde ibiğe benzer bir saç tutamı, alnının ortasında tek bir göz bulunmaktadır. Yolcuların peşlerine düşüp, tüylerini kabartıp saldırıya geçerek öldürür. İskoçya’da Fachan adıyla bilinmektedir. Bkz. Kyklop, Tepegöz

Fafilfillo Safranbolu yöresinde kadınlı erkekli gece toplantılarında oynanan eğlencelik bir oyunun adıdır.

Fahriye Divan şairlerinin kendilerini methetmek amacıyla yazdığı şiirlerin adıdır.

Falname Anadolu’da falla ilgili manzum veya düz yazı formunda yazılan eserlerin adıdır.

Fandango Bir flamenko çeşidinin adıdır. Fandangos grandes (Büyük fandango) gittikçe artan tempoda çiftler tarafından oynanırken fandanguillos (küçük fandango) festivallerde ve daha canlı oynanılmaktadır.

Fantine Güneybatı İsviçre’de Vaud vadisinde yaşadığına inanılan, çiftçilere iyi iklim şartları getiren bir perinin adıdır.

Farandole Fransa’da Nice bölgesinde flüt ve davul eşliğinde 6/8lik tempoda oynanan bir halk dansının adı olup tarantella, gavotte ve jig ile benzerlikler göstermektedir.

Farfara Erkek ve kadınların birlikte oynadığı davul-klarnet eşliğinde bir halay türü olup ‘Nevşehir halayı’ adıyla da bilinir. Sözleri:

“Farfarayı yel aldı

Ben sevdim eller aldı

Keşke sevmez olaydım

Elim koynumda kaldı”

Faşing Katolik Almanların büyük her yıl perhiz öncesi (6 Ocak) düzenledikleri karnavalın adı olup yöreden yöreye değişik isimler almaktadır:

  • Köln ve Ren bölgesinde ‘karneval’
  • Schwaben’de ‘fasnet’
  • Bavyera’da ‘faşing’
  • Franken’de ‘fosnat’
  • Mainz’de ‘fastnacht’

Fava, bakla ezmesi İç baklanın ince kıyılmış soğan, dereotu, tuz ve şekerle pişirildikten sonra kabuğundan ayrılıp ezilmesi ve limon ve zeytinyağıyla servis yapılmasıyla hazırlanan bir yemeğin adı olup, aynı zamanda Anadolu’da geleneksel bir içki mezesidir.

Fee 1. Alman halkının inanışında insanlara yardımcı olabilecekleri gibi zarar da verebilen karakterde orman perilerinin adıdır.

  1. [Pasifik Mitolojisi] Aitulardan birisi olan savaş ve ölüler dünyası tanrısının adıdır.

Fekst Çek halkının inanışında sadece cam mermilerle ya da genç ağaç dallarından yapılmış kazıklarla yaralananbilen bir insanın adı olup Almanca kugelfest ‘kurşun geçirmez’ kelimesiyle ilişkili olabilir. Fext öldükten sonra bedeni parçalanıp dağılmaz ve rahatsız edildiğinde canlılık belirtileri gösterebilir. Kendi göbek bağını kurutup sol koltuğunun altında saklayan çocukların Fekst olacağına inanılır.

Fellâh Anadolu’da Mısır’dan gelen Araplara verilen isim olup İçel’in Bahçe Mahallesinde yaşamaktadırlar (Yurt, 3730)

Fenny Poppers Buckinghamshire’ın Fenny Stratford bölgesinde her yıl 11 Kasım günü 1730 yılından itibaren kutlanılan dini bir festivalin adıdır. Festival günü mahalle papazları öğlen saati 12, 2 ve 4’de üç defa top atışı yaparak şenliği halka duyurmaktadır.

Ferace 1. Anadolu’da kadınların sokakta üçetek veya şalvar üzerine giydikleri mantoya benzer, arkası bol, yakasız, tüm vücudu kaplatan uzun giysinin adıdır.

  1. Ulemanın giydiği üzeri sırma işlemeli üstlüğün adı olup, genellikle çuhadan dikilmekteydi.

Feretiko Andi adı verilen ilkel tezgâhlarda kenevir ipliğinden dokunan işlenmiş kumaşın adıdır (Trabzon, Rize)

Ferhat ile Şirin Sonu trajedi ile biten bir aşkın kurbanlarının adıdır. Erzen şehrinin kadın sultanı Mehmene Banu, kız kardeşi Şirin için bir köşk yaptırmıştır. Köşkün duvarlarını süsleyen nakkaş Ferhat ile Şirin birbirlerine aşık olmalarına rağmen bu evliliği onaylamayan Mehmene Banu Ferhat’ı hapsettirerek onları ayırmıştır. Mehmene Banu Ferhat’ı bağışlayıp şehirden gönderince Amasya hükümdarı Hürmüz Şah onu himayesine almış ve evlendirmek üzere Mehmene Banu’dan kızı istemiştir. İsteği reddedilince Erzen ülkesi üzerine yürür ve Şirin’, alıp Amasya’ya getirir. Hürmüz Şah, kendisi de Şirin’e aşık olunca Ferhat’tan gerçekleştiremeyeceği bir işi, Elma dağının ötesindeki suyu şehre getirmesini istemiştir. Ferhat aşkının gücüyle bu işi tamamladığında Şirin’in öldüğü yalanı söylenmiş, delikanlı kendi canına kıymış, ardından durumu öğrenen Şirin’de intihar etmiştir.

İnanışa göre MS 6-7. yüzyıllarda yaşamış Sasani hükümdarı Hüsrev Pervis ile Ermeni hükümdarının yeğeni Şirin arasındaki aşkın esin kaynağı olduğu sanılmaktadır.

Ferik 1. Karı kocanın birkaç yıl denemeye karşın çocuklarının doğmaması durumunda evli kadının komşu köylerden kocasına ikinci eş olarak getirdiği 14-15 yaşlarındaki genç kızın adıdır (Kırşehir)

  1. Osmanlı’da Asakir-i Mansure-i Muhammediye’nin kurulmasından sonra (1830) kullanılan ve bugünkü korgeneral derecesine eşit askeri rütbenin adıdır.

Ferragus Ortaçağ Portekiz’ine ait Valentine ve Orson efsanesinde, kalesinde gerek duyduğu bilgiler için danıştığı piriçten dev kafayı saklayan bir devin adıdır.

Fes  Osmanlı sultanı II. Mahmut döneminde (1808-39) batılılaşmanın bir parçası olarak, başlangıçta saray çevresinde ardından ordu ve sivil kesimde giyilen, tepesi düz konik bir başlığın adıdır. Zamanla tüm İslam ülkelerinde benimsenmiş olup Türkiye dışında halen giyilmektedir. Hindistan’da ‘Roomi Topi’ adı verilen fes Osmanlı sultanını halife olarak tanıyan Müslümanlar tarafından neredeyse İslam’ın sembolü derecesinde bir anlam yüklenip giyilmiştir.

Osmanlı döneminde Hıristiyanlar dal fes adı verilen sarıksız fes giyerken Müslümanlar feslerinin etrafına sarık, gençler ise puşi adlı yemeniyi sararlardı.

Fes
Fes umumiyetle eğri giyilir; kaş üstüne kadar eğik olur, yana, arkaya atılır. Bazan ön tarafta tabla ile kenarında hasıl olan çukura ‘Yar tekmesi’ denilir. Zarafet dilinin yar tekmesi dediği bu çukurun kopuklar arasındaki adı ‘Kuş Yuvası’dır.

Fes, perçem ve kâkül üstünde, halka halka kıvırcık saçlar üzerindeki duruşa ve edaya ve simanın da şekline göre açar, yakışır. Kulaklara kadar geçen fes ise bönlük verir. Kenarı geysulalarla süslü olursa hal ehlinin ağzında ‘Kapatma Sünbül Saksısı’ denilir.

Fes renkleri gittikçe koyulaşmak üzere: Kırmızı, Hunnabi, orta renk al, Nar çiçeği (Vişne çürüğü), Güvez ve siyahtır.

Çocuk feslerine nazar takımı, Muska, Ziynet Altını takılır. Fes üzerine sarık, Dülbend, Ağabanı, Şal, Çenber, Yemeni sarılır. Kulakalrı tamamen örten fese ‘Babyane’ de denilir. Nar Çiçeği kırmızılığındaki feslere de ikinci Abdülhamit zamanında ‘Hafiye Fesi’ denilirdi (Ahmet Rasim).

Fête Açık havada düzenlenen toplu eğlence ve festivallerin genel adıdır.

Fetiş İlkel kavimlerin ruhların kendilerine benzeyen cisimlerde beden bulduğuna inanarak yaptıkları ve tapındıkları put ve muakaların adı olup Portekizce feitiço ‘tılsım, büyü’ kelimesinden kök almıştır.

Fetişizm İlkel bir tabiat dini olup ataların sembolik formlarına tapınan totemizmden belirgin farklılıklar göstermektedir. Öncelikle tapınılan nesne atalara ait olmadığı gibi, bu nesnenin sihirli bir gücünün olduğuna inanılmaktadır. Uygar dünyada kullanılan uğurlu olduğuna inanılan maskotlar da bu inancın yaşayan izleridir. Bazı fetişler zamanla tanrısal özellik kazanmış olup Eski Yunan taş yığını fetişi Hermes’e Roma’da mızrak fetişi Mars’a dönüşmüştür.

Feux Follets Quebec bölgesinde yaşayan Amerikan yerlilerinin inanışında küçük göl ve bataklıklarda yaşayan, mavi alev formunda hilebaz ruhların adı olup, insanları kandırarak boğulmalarını sağlarlar.

Fidayda, Hüdayda Zamanında padişaha rakkaselik yapmış çok güzel bir kadın olan Fatma’nın gerçek öyküsünden esinlendiği iddia edilen iki kişilik sözlü bir oyunun adıdır. Sözleri ve oynanılışı yöreden yöreye değişmektedir:

“Dama çık kaşa çık

Arpalar kara kılçık

Canın cümbüş isterse

Giy kalloşu yola çık

Hüdayda da Ankaralı hüdayda

Beş yüzaltın yedirdik bir ayda

Beş yüz daha yedirsek ne fayda’ (Ankara)

Köçekçe oyununa benzeyen oyunda Çoğumlu kadınlar sazın ritmine göre çömelerek gövde ve başlarını öne doğru eğmektedir.

‘Fidayda fidayda fidayda

Pek hoşuma gidiyor bu gayda

Beş yüz lira yedirdim bir ayda

Tarla tapan koymadım ne fayda” (Çorum)

Fiddler’s Green Bkz. Kemancıların cenneti

Fifinella Savaş zamanında uçak kullanan İngiliz bombardıman pilotlarını gıdıklayan dişi bir gremlinin adıdır.

Fike Genellikle yoksul kadınlardan seçilen, düğün tarihini davetlilere duyurmakla görevlendirilen okuyucu kadının adıdır (Tekirdağ).

Fingil Giresun köylerinde erkeklerce oynanan bir halk oyununun adıdır.

Fino Genç kızlığa yeni adım atan kızlarla yoksul kadınların taktığı geleneksel başlığın adı olup üzerine gümüş paralar da takılırdı (Ağrı)

Firik Sapıyla toplanan buğdayın köz ateşinde tanelerinin ayrıldıktan sonra kırılarak bulgur haline getirilmiş formuna denilmekte olup, pilav ve dolma yapımında kullanılır (Kilis)

Fish and Chips, Balık ve Patetes Kızartması Yağda kızartılmış balık ve patates kızartmasından oluşan ayaküstü yemek çeşidi İngilizlerin milli yemeği olup, aynı zamanda Avustralya, Kanada, İrlanda, Güney Afrika ve Yeni Zelanda’da da popülerdir. Balık ve patetes kızartması, Amerikan İngilizcesi’nde patates kızartması chips yerine ‘fech fries’, Yeni Zelanda da ise ‘Shibboleth’ olarak adlandırılır.

Avrupa’da tanınıp yaygınlaşması 17. yüzyılda gerçekleşen Amerika kökenli patates ve patates kızartması yemeği (Sephardi yemeği, Pescado frito) 17.-18. yüzyıllar arasında İspanya ve Portekiz Yahudileri tarafından Amsterdam’a oradan İngiltere’ye getirilmiştir.

  1. yüzyılın ikinci yarısında güney Londra’da popüler olmuş hatta Charles Dickens’in Oliver Twist’inde kızarmış patates ambarlarından bahsedilmektedir. İlk ‘fish and chips’ dükkanı Joseph Malin tarafından Londra’da 1860 yılında açılmış özellikle 1. Dünya savaşı sırasında ülke çapında yaygınlaşmıştır.

Patatesin yanında genellikle morina (Gadus morhua) bazen pollock (Pollachius pollachius, Gadus pollachius), mezgit (Melanogrammus aeglefinus), pisi balığı (Pleuronectes platessa), vatoz (Raja batis) hatta kaya somonu balıkları kullanılmaktadır.

Flamenko Endülüs kökenli bir müzik ve dans stilinin adı olup büyük oranda Çingene kültürünün etkisi taşımaktaysa da derine inilirse Kuzey Afrikalı Araplar ve Yahudilerin müzik geleneklerine de rastlanabilmektedir.

Dansın adının (Flamance) İspanyolca ‘Flaman’ anlamına gelmesi Engizisyon zamanında bu azınlığın mahkemenin başlıca hedeflerinden birisi olmasıyla açıklanabileceği gibi Roma dininin rahibelerinin de bu adla anılması daha eski bir kökene işaret etmektedir.

Başlangıçta bir eşlik çalgısı olmadan söylenen şarkılar (cante) sonraki dönemlerde flamenko gitar (toque), ritmik el çırpma (palmas) ve topuk vurma eşliğinde söylenmiştir.

Fleadh Geleneksel müzikler eşliğinde dans edilen Kelt orijinli İrlanda festivallerin adıdır.

Folk-Lore Journal İngiltere’de Folk-Lore derneğinin 1883-1889 yılları arasında toplam 7 sayı halinde yayınladığı dergi olup, ‘Folk-Lore Record’ ve ‘Folklore’ olarak adı değiştirilerek yayını sürdürülmüştür.

Fondü Sarımsakla ovulmuş güveç içinde, mısır nişastası ve az miktarda vişne ile birlikte Gruyère ve Emmental peynirlerinin eritilmesiyle elde edilen geleneksel bir İsviçre yemeğin adıdır.

Fota, Futa, Dolaylık, Peştamal 1. Kadınların bellerine sardıkları dikine kalın çizgili ipek veya keten önlüğün adıdır (Karadeniz bölgesi)

  1. Osmanlı’da iş sırasında ya da hamamda bele bağlanan peştamalın adı olup, bir zemin rengi üzerine çubuklu olarak dokunmaktaydı. Seyyar satıcılar, dükkân sahibi esnaflar iş sırasında mutlaka bellerine futa takmaktaydı. Siyay futalar hamam çıplağı denilen tellaklar, kırmızı zeminli olanlar esnaf olanlar tarafından bağlanmaktaydı. Bir çırağın yaptığı işte ehliyetli görülmesi durumunda ilgili esnaf loncasında mesleğe kabulü anlamında beline peştamal (futa) bağlanmaktaydı.

Fötr Şapka, Fedora ABD’de 1910’lu yılların ortalarında yapımına başlanılan tepe kısmı uzunlamasına kıvrılmış esnek kenarlı keçe şapkaların adıdır. Şapkanın adı Victorien Sardou’nun ‘Fédora’ (1882) adlı tiyatro oyununun kadın kahramanı Prenses Fedora Romazova’nın giyim stilinden esinlenilerek verilmiştir.

Frau Hütt Avusturya’nın dağlık Tyrol bölgesinde yaşayan halkın inanışında yemekleri ziyan ettiği için taşa dönüştüğüne inanılan bir kadının adıdır.

Frazer, Sir James George Frazer (1 Ocak 1854, Glasgow, İskoçya-ö. 7 Mayıs 1941), Kendi alanında bir başyapıt kabul edilen The Golden Bough (1890; Altın Dal: Büyü ve Din Üzerine Bir Çalışma, Yapı Kredi Yayınları, çev: Mehmet H. Doğan, 2004) kitabı ile modern mitoloji ve karşılaştırmalı din incelemelerinin ilk dönemlerini önemli ölçüde etkileyen İskoç asıllı antropologdur. Seyahat ederek alan çalışması yapmaktan ziyade çalışmalarını dünyanın çeşitli bölgelerine dağılmış misyonerlerin mektup ve gözlemlerine dayandırmıştır. Düşüncenin gelişimini üç evrede sınıflandırmış ve mitler ve büyüsel düşüncenin zamanla yerini dine, dinin de bilimsel düşünceye bıraktığını iddia etmiştir. Diğer önemli çalışmaları şunlardır:

Totemism and Exogamy (1910; Totemcilik ve Dıştan Evlenme), Folklore in the Old Testament (1918; Eski Ahit’te Folklor), The Worship of Nature (1926; Tabiata Tapma), Man, God and Immortality (1927; İnsan, Tanrı ve Ölümsüzlük) ve Anthologia Anthropologica (1938; Antropoloji Ansiklopedisi)

 

Altın Dal, 1890
… Dinsel ve büyüsel olmak üzere iki tip insan-tanrı vardır. İlkinde, insandan farklı ve ondan üstün bir varlığın, kısa ya da uzun bir süreyle, bir insan bedeninde canlandığı varsayılır; bu tanrı, mekân tutmaya gönül indirdiği etten barınak aracılığıyla gösterdiği mucizeler ve bildirdiği kehanetlerle insan üstü gücünü ve bilgisini ortaya koyar. Buna daha uygun bir biçimde, esinlenmiş ya da cisimleşmiş tipten insan-tanrı da denilebilir. Bu tanrı tipinde, insan bedeni, ilahi ve ölümsüz bir ruhla dolu topraktan yapılmış kırılgan bir kaptır yalnızca. Öte yandan, büyüsel tipten insan-tanrı, hemcinslerinden çoğunun az miktarda kendilerinde de bulunduğunu ileri sürdükleri olağanüstü güçlere sahip bir insandan başka bir şey değildir; çünkü yaban toplumda büyüye bulaşmamış bir kişi bile bulmak çok zordur. Böylece, ilk ya da esinlenmiş türden bir insan-tanrı, kutsallığını, göksel parlaklığını topraktan yapılmış bir kalıbın donuk maskesi arkasına gizlemeye gönül indirmiş bir tanrıdan alırken, ikinci tipten insan-tanrı olağanüstü güçlerini doğayla arasındaki belli bir fiziksel duygudaşlıktan alır. Yalnız, kutsal bir ruhun kabı değildir. Onun bütün varlığı, bedeni ve ruhu, dünyanın uyumuna öylesine duyarlı bir şekilde ayarlanmıştır ki, elinin bir dokunuşuyla ya da başını bir çevirişiyle şeylerin evrensel çerçevesini sarsan bir titreyiş gönderebilir; buna karşılık, onun kutsal organizması çevrenin, sıradan ölümlülerin bütünüyle etkisiz kalabileceği en ufak değişikliklerine derinden duyarlıdır. Fakat bu iki tip insan-tanrı arasına çektiğimiz çizgi, kuramsal olarak ne kadar kesin olursa olsun, uygulamada kesinlikle tanımlanamaz.

Uygulamada, büyü sanatı hem bireylerin hem de bütün topluluğun yararına kullanılabilir; bu iki şeyden birine ya da ötekine yöneltilişine göre özel ya da kamusal büyü diye adlandırılabilir. Dahası, kamu büyücüsü öyle etkin bir konumdadır ki, akıllı ve yetenekli biriyse, adım adım bir şef ya da kral katına ilerleyebilir. Örneğin bir kamusal büyünün incelenmesi ilk krallıkların anlaşılmasına yardımcı olur, çünkü yabanıl ve barbar toplumlarda birçok reisin ve kralın yetkelerini büyük ölçüde büyücülük güçlerinden aldığı görülmektedir…

 

Freischütz Şeytani bir ruhtan aldığı yedi bilyeyle istediğini vuran efsanevi nişancının adı olup, Carl Maria von Weber’in (1786-1826) ‘Der Freischütz’ adlı operasıyla (1821) tanınmıştır.

Funana Cape Verde’ye özgü bir halk dansının adı olup Portekiz ve Afrika kültürünün harmanlanmasıyla oluşmuştur.

Futbol 11 kişiden oluşan iki ayrı takımın ayak ve kafalarını kullanarak (el ve kollarını kullanmadan) bir topu karşı takımın kalesine atmayı amaçladıkları sporun adıdır. Eski Yunan’da (episkyros), Eski Roma’da (harpaston) ve eski Çin’de benzeri oyunların varlığı bilinmekle birlikte bugün bildiğimiz kurallarıyla ilk futbol İngiltere’de oynanmış, ilk futbol ligi burada 1881 yılında kurulmuştur.

Folklor Sözlüğü diğer bölümler

AA-AK,  AL -AS, AS, AZ, BA -BAŞ, BAT-BLU, BO-BY, C, Ç, DA, 

DİN-DZ, E,

Kaynak

Özhan Öztürk. Folklor ve Mitoloji Sözlüğü. Phoenix Yayınları. Ankara, 2009