Karadeniz Tarihi

Trabzon Ayasofya

İstanbul Ayasofya’da olduğu gibi adı ‘Kutsal bilgelik’ anlamına gelen Trabzon Ayasofya veya Hagia Sophia (Άγία Σοφία), eski kent surlarının 1.8 km batısında ve Karadeniz sahilinden yaklaşık 100 m içerde, ölümünden sonra naaşı bu kilisede defnedilen Trabzon imparatoru I. Manuel (1238-1263) tarafından 1250 – 60 yılları arasında daha eski bir dini yapının yerine inşa ettirilmiştir.

Trabzon Ayasofya nerede?

Trabzon Ayasofya, Hz. İsa’nın şahsında Tanrı’nın bilgeliğine adanmış üç nefli bazilika formunda bir manastır kompleksidir. Konstantinapolis, 4. Haçlı seferi sırasında 1204’de Latinlerce işgal edilince, Komnenos hanedanından iki kardeş Gürcü kraliçesi Tamara’nın desteğiyle kendini deviren hanedanı tanımayarak Trabzon’da bir imparatorluk kurup, büyük kardeş Roma İmparatoru ilan etmiş onların soyundan gelen, I. Manuel Komnenos, kendini Doğu Roma İmparatorluğu’nun yasal mirasçısı olarak gördüğünden İstanbul Ayasofya Latinlerce Katolik katedraline dönüştürüldüğünden imparatoluk kilisesi olarak Trabzon Ayasofya’yı inşa ettirmiştir.

1461 tarihli Osmanlı fethinden sonra Ağustos 1486 ve Ekim 1547’de kubbesinin onarıldığını bildiren 2 kitabeyi barındıran yapı, 1584 yılında sultanın emriyle Kürd Ali Bey adlı bir ayân tarafından minber ve müezzin mahvili eklenerek camiye dönüştürülmüştür. 17. yüzyılda Evliya Çelebi kilisenin nasıl camiye dönüştürüldüğünü yazmıştır:

Ayasofya, deniz kenarındadır. Kafirler zamanında yapılmıştır. Sonra Körlet Ali Bey adında bir vali, padişah hazretlerine bildir-dikten sonra, bunu padişahın emri üzerine zaptederek 991 yılında (Hicri) bir mahfil ve minber ilavesiyle gönül açıcı bir cami haline sokmuştur.

Trabzon kent merkezindeki Müslüman sayısının 1520-83 yılları arasında aşağı yukarı 4 katına çıkması, surların dışında Müslüman mahallelerinin genişlemesi buna karşılık Hristiyan nüfusun azalması bu değişimi tetiklemiş olmalıdır. 1598’de Trabzonlu Mehmet Âşık Ayasofya’nın etrafının zeytin ağaçlarıyla süslenmiş olduğunu bildirirken, 1610’da Julien Bordier kilisenin meyva ağaçları arasında bulunduğunu, Türklerce camiye dönüştürülmesine karşın onarılmadığı için kapalı tutulduğunu,  kimsenin dua etmeye gelmediğini, bakımsızlıktan kubbesinin çökmek üzere olduğunu, yapı çevresinde 10-12 Türk ve Rum evi bulunduğunu ve bunların kilisenin bakımını üstlendiğini kaydetmiştir. Manastır, I. Dünya Savaşı sırasında Trabzon’u işgal eden Rus ordusu tarafından depo ve askeri hastane olarak kullanılmıştır. 1850 yılında Finley tarafından iç duvarlarındaki freskleri çizimle kopyalanan ana kilisedeki Manuel Komnenos tasvir ve kitabesi günümüze ulaşamamıştır. Aynı şekilde Finley zamanında freskleri mükemmel durumda olup freskleri kopyalanan avludaki küçük kilisenin izi bile kalmamıştır. Panaretos kroniğinde kilise ayinlerinden 7 defa bahsetmiş olup, bunların en önemlileri 1536’da Kerasus’ta İsa’nın doğum yortusu (Noel), 1357’de Yasun Burnu’nda Epifani ve 1368’de Trabzon Ayasofya’da tecelli yortusudur. Panaretos, 6 Ağustos 1372’de oğlu Konstantine Panaretos’un Ayasofya kilisesinin önünde denize girerken boğulmasını acıyla kaydederken yortudan bahsetmemiştir.

Lazarapoulos’un, Konstantinopolis’de en önemli festival Noel iken Trabzon Ayasofya’nın en önemli panayırının veya dini festivalinin tecelli yortusu olduğunu bildirmesinden Konstantine’in Karadeniz Bölgesi’nde bugün bile Mayıs Yedisi adı altında dini niteliğinden uzak kutlanılan en önemli Ortodoks festivali sırasında öldüğünü anlıyoruz. Uzunca süre bakımsız kalan yapı Trabzonlu hayırseverlerden toplanan 95.000 kuruş ile 1865 yılında Marof, Yanika, Dimitri ve Todor simli Rum ustalara tamir ettirilmiş, 1960 yılında dek cami olarak kullanılmıştır.

Trabzon Ayasofya’nın freskleri

Trabzon Ayasofya’nın freskleri 1957-62 yılları arasında Edinburgh Üniversitesi’nden Russell Trust tarafından temizlenmiş, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce bir kez daha onarıldıktan sonra 1964 yılında müze haline getirilmiştir. Kurtarılan iç duvar fresklerinde, Batı kolunda son akşam yemeği ve ayak yıkama sanesi, kubbenin ortasında elinde kutsal kitap ve başında hare olan İsa, çevresinde aşağıya doğru sırayla azizler, dört köşede ise dört incil yazarı, güney duvarında Baptist John, batı duvarında ‘dorminition’ diğer kollarda müjde, çarmığa geriliş, Epitaphios Threnos ve Anastasis betimlenmiştir.

Trabzon Ayasofya’nın yeniden cami olması

Tıpkı Trabzon ve İstanbul’daki Ayasofyalar gibi kilise olarak inşa edilip Osmanlı döneminde Sultan Orhan tarafından ‘kılıç hakkı’ iddiasıyla camiye dönüştürülmesine karşın laik Cumhuriyet döneminde müze statüsü verilmesine karşın İznik Ayasofya 6 Kasım 2011 günü ibadete açılmıştır. Kamuoyundan tepki gelmeyince Trabzon Ayasofya’da 25 Haziran 2013 günü AKP Hükümetince freskleri kapatılıp, müze statüsüne son verilerek yeniden cami olarak ibadete açılmıştır.

Trabzon Ayasofya Mimari Özellikler

Mimarisinde Gürcü etkisi hakim olan ana kilisenin podyumundaki mezarlar, kilise ile

Trabzon Ayasofya Çan kulesi

aynı dönem yapılmış olmalıdır. Buradaki yazılarda Gürcü ustaların kilise inşaatında çalıştığı ve gömüldüğüne dair bazı izler bulunmaktadır. Rice bunları kopyalamış ve çözmüştür:  “Gurieli, Guria burada gömülü”

Yapı, üç kapıya (kuzey, güney, batı) ve güneyinde altı, kuzeyinde altı, batısından bir pencereye sahip olup, üç apsidli dörtgen planlı ana kilise, mozaik döşeme, üç adet sundurma, 18 adet mezar yerinin bulunduğu bir platform, üç apsid ve dört sütundan oluşmaktadır. Kiliseye ek olarak, 22 m batısında yer alan bir çan kulesi ve bugün bulunmayan ama 1893 tarihinde çekilen fotoğrafta görülen kubbe şeklindeki giriş bölümleri de yapının

trabzon Hagia sophia church dome
Trabzon Ayasofya kubbe

parçalarıdır. Ana kilisedeki duvar yazılarından birisi 1291 tarihlidir ve Trabzon İmparatoru Büyük Komnenos I. Manuel’i betimlemektedir. Ana kilisedeki duvar yazıları, 23 Kasım 1291, 21 Mayıs 1293, 1441/42, 1442/43, 1451/52, 1452/53, Nisan 1474 ve 1508/9 rahiplerin mezar kitabeleridir. 1340 tarihli mezar kitabesi ise astronom Constantine Loukites’e aittir.

Hiç bir Bizans kilisesinde olmayan Çan kulesinin inşaatına 1426/27 de başlandığı bir duvar yazısında görülmektedir ve ikinci kattaki şapelde 1442/43 tarihli çizimler ve 1444 tarihli bir mezar kitabesi vardır. Venedik tarzını andıran dört köşe Çan Kulesindeki freskler Russel Trust tarafından 1961 yılında temizlenip açığa çıkarılmıştır. Kule 20 m yüksekliğinde olup 5.60 x 5.02 m alan kaplamaktadır. I. B. Papadopoulos, kulenin yıldızları gözlemek hatta astronomi dersleri verilmesi amacıyla kullanıldığını yazmışsa da ayrıca deniz feneri olarak kullanıldığı da sanılmaktadır.

Bizans kiliselerinde görülmeyen çan kulesi ise manastıra sonradan 1427 yılında eklenmiş olup, başlangıçta deniz feneri olarak da kullanıldığı sanılmaktadır.

Ayasofya’nın duvarlarındaki tarihi gemi grafitileri

Ayasofya’nın denize bakan cephesindeki apsidler üzerinde kireçtaşından duvar

Ayasofya duvarlarında gemi grafitileri

taşlarının kazılmasıyla çizilen ve Osmanlı denizciliğinin adeta resimli tarihçesini oluşturan gemi grafitileri 17. yüzyılın başlarında yapılmıştır. Bununla birlikte Trabzon Ayasofya duvarları grafiti sanatçılarının tek gözdesi olmadığını, Bulgaristan’ın Nessebar (antik Mesambria) kenti limanında yer alan Saint Stefan kilisesinin duvarlarının da Ortaçağ’a ait savaş ve ticaret gemilerinin çizimleriyle dolu olmasından bazı keşişlerin resim

Üstte: Venedik mavna gemisi.
Altta: II. Bayezid dönemine ait bir Osmanlı gemisi (1481-1512)
Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, Revan 1192, fol. 16ba

yeteneklerini bu şekilde ifade ettiklerini anlamaktayız. Çizimlerin çoğu ortası alçak, baş ve kıçta yüksek hem yelken hem de kürekle yol alabilen küçük denizlerde kısa mesafeli yolculuk ve ticaret yapmak için tasarlanmış “göğe” tipi gemilere aittir. İlk olarak Amsterdam yakınlarındaki Muiden limanında MS 948’da muhtemelen İskandinav knarr tipi teknelerinden esinlenerek üretilmiş, Kuzey ve Baltık denizleri arasında kullanılan İtalyanca cocca olarak adandırılan bu tip tekneler Osmanlıca’ya göğe veya göke formunda geçmiştir. Şişman karinası tahıl gibi safra olarak kullanılabilecek malları taşımaya müsait olsa da dörtgen yelkeni hız yapmaya müsait olmayıp, Karadeniz limanlarından İstanbul’a getirilen mallar burada Akdeniz’de yol alabilecek daha büyük ve sağlam teknelere yükleniyordu. Manevra kabiliyeti zayıf göğe dışında Latin yelkeniyle hızlı manevra yeteneğine sahip karavela ile üç hatta daha fazla direğine hem Latin hem de dörtgen yelken takılabilen böylece daha uzun rotalarda seyahat edebilen karakalar da Karadeniz limanlarının yanı sıra kilise duvarları grafitilerinde yer almıştır.

Tarihi Fotoğraflar

Notlar

Trabzon il merkezinde 1486 ve 1515 tarihli Osmanlı tahrir defterlerinde kayıtlı olmayıp, ilk olarak 1554’de “Ayasofya nam-ı diğer Ohunc” ve 1583’de ise sadece “Ayasofya” olarak anılan bir mahalle bulunmaktaydı.

Tecelli Yortusu nedir?

İsa’nın bir dağda şekil değiştirerek ışık saçması Musa ve İlyas peygamberlerle konuşması ve Tanrı’nın kendisine “oğlum” demesine 8 Matta 17: 1-9, Markos 9: 2-8, Luka 9: 28-36) atfen Ortodoks ve Latin Katolik kiliselerince her yıl düzenlenen yortudur.

Mayıs Yedisi nedir?

Mayıs Yedisi, Samsun ile Artvin illeri arasında her yıl Mayıs ayının (Rumi takvime göre) yedinci günü denize yakın köylerde oturanların deniz kenarında önceden belirlenmiş bir bölgeye iç bölgelerde oturanların ise suyunun şifalı olduğuna inanılan bir dere ya da göl kenarına sabah erken saatlerde giderek aile fertlerini hatta evcil hayvanlarını bile yıkaması, denize gidenlerin kayıkla gezerek yedi dalga aşması veya yedi dere ağzı geçmesi, suyun taşlanması, dilek tutulması, varsa ziyaret yerlerinin gezilmesi, toplu piknik ve müzik eşliğinde horonlar oynanılarak gerçekleştirilen festivalin adıdır. En kapsamlı katılımın gerçekleştiği, devlet destekli etkinlik olan Giresun’da çevre köy ve kentlerden gelen kadınlı-erkekli binlerce insan ilçe merkezinin 5 km uzağında bulunan Aksu ırmağının Karadeniz’e boşaldığı delta etrafından toplanmakta, kadınlar içlerinden bir dilek tutarak suya yedi çift bir tek taş atmaktadır. Tutulan dilekler çoğunlukla basık çocukların çabuk büyümesi, bekar kız ve dul kadınların koca bulması, çocuğu olmayan anaların gebe kalması, çaresiz hastaların şifa bulması, ayrılanların kavuşması, aralarında soğukluk bulanan eşlerin barışması gibidir. Havanın açık olduğu bir güne rastlaması durumunda Giresun adası motorlara binilerek ziyaret edilir, kimileri ada üzerinde Aksu deresinden getirilen su ile tekrar el, yüz yıkanırken kimileri de adanın batısında bulunan ve Hamza Taşı adı verilen büyükçe bir kaya başında dua ederler.  Çocukların suya sokulamasalar bile kucağa alınarak yedi kez dalgaların üzerinden geçirilmesi de yaygın bir uygulamadır.

Kaynakça

BOA, İrâde, Dâhiliye, No: 36561, 22 Rebiyül-Evvel 1281/1865

Bryer, A. A. M. ve Winfield, D. The Byzantine Monuments of the Pontos. Washington DC, 1985 s. 232

Fallmerayer,  J. P. (1827). Geschichte des Kaiserthums von Trapezunt. Münih

Fallmerayer,  J. P. (1841). Original-Fragmente, Chroniken, Inschriften und anderes Materiale zur Geschichte des Kaiserthums Trapezunt”. Abhandlung der historischen Classe der königlich bayerischen Akademie der Wissenschaften, Band III. Münih

Finlay, George  (1850). Journal: Memoranda during a Tour to . . . Sinope, Trebizond and Samsoun (Ami-sos) in 1850. s. 27-52.

Horuluoğlu, Ş. (1978), Tarihi Eserleri ile Trabzon. Cihan Matbaası. Ankara. s. 25-27

King, Charles. Karadeniz. Çev. Zülal Kılıç. İstanbul: Kitap Yayınevi, 2008. s. 155

Lazaropoulos, Joseph (Ιωσήφ Λαζαρόπουλος), “Έτι σύνοψις των του αγίου θαυμάτων μερική εκ των πλείστων”. İçinde: Papadopoulos-Kerameus, A. (ed.), Fontes Historiae Imperii Trapezuntini 1. Amsterdam, 1965. s. 132

Lowry, Heath W. Trabzon şehrinin İslâmlaşma ve Türkleşmesi 1461-1583. Çev. Demet/Heath Lowry. İstanbul: Boğazici Üniversitesi yayınları, 1981. s. 102

Millet, Gabriel. “Inscriptions byzantines de Trébizonde” Bulletin de Correspondance Hellénique (1896):. 496-501.

Özhan Öztürk. Karadeniz Ansiklopedik Sözlük. Heyamola Yayınları. İstanbul, 2005

Özhan Öztürk. Pontus: Antikçağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi. Nika Yayınları. (3. Baskı) Ankara, 2016

Panaretus, Eustathius (1832). Michael. Eustathii … opuscula. Accedunt Trapezuntinae historiae scriptores Panaretus et Eugenicus. Ed. T.L.F. Tafel. Oxford Üniversitesi

Rice, D.T. (1968), The Church of Haghia Sophia at Trebizond. Edinburgh University Press. Edinburgh. s. 56-60