Campania

Amalfi Sahili, (Salerno, Campania)

Amalfi Sahili ya da İtalyanca adıyla Costiera Amalfitana, Güney İtalya’da Campania bölgesinin güneybatısında Tiren Denizi’ndeki Salerno Körfezi’nin güney kıyısında 50 kilometre boyunca uzanan, olağanüstü güzelliği ve uçurum kenarında yüksek kayaklıkların eteklerine inşa edilmiş Ortaçağ balıkçı köylerinin mimari yapısını koruması sebebiyle UNESCO Dünya Mirası Listesi‘ne giren sahil şeridinin adıdır. Amalfi sahilinde bulunan yerleşimler batıdan doğuya Positano, Praiano, Furore, Conca dei Marini, Amalfi, Atrani, Ravello, Minori, Maiori, Cetara ve Vietri sul Mare’dir.

Sırtını Lattari Dağları’na dayayan sarp kayalıkların üzerinde uçuruma tutunan meskenlerin etrafında Akdeniz bitki örtüsüne ilaveten limon çiçeklerinin tatlı kokusunun begonvil ve karanfillerle harmanlandığı muhteşem aromayı içinize çekerken pitoresk bir merdiven ve dar sokak labirenti ile karakterize edilen bu dikey manzarada Mayolika kubbeleri ile bir zamanlar Arap akınlarına karşı inşa edilen kuleleri dikkat çekiyor. Tıpkı daha kuzeyde Cinque Terre bölgesinde olduğu gibi Amalfi Sahili’nde de denizden dağa geçiş kusursuzdur: Dağların kenarları ekilebilir arazi kanatçıkları oluşturmak için yüzyıllar boyunca insan emeğiyle şekillendirilerek teraslandırılmıştır. Amalfi sahilinin Sorrento ve Amalfi kasabalarını birbirine bağlayan 80 km uzunluğundaki muhteşem manzaralı 163. Devlet otoyolu (Strada Statale 163) yolu 19. yüzyılın ilk yarısında Bourbon döneminde inşa edilmiş olup, İtalya’nın en güzel yollarından biri olarak kabul edilmektedir. Güzergâhının büyük bir bölümünde kıyı kayalıklarının kenarından oyularak inşa edilen sahil yolunun yapımından önce, yerli halk tüm kasabalara patikalar ile ulaşıyordu ki kıyıdaki kalabalıktan kaçma şansı sağlayan bu patikalar aynı zamanda İtalya’nın en sevilen yürüyüş rotalarından birisidir.

Amalfi cliffs, Italy

UNESCO tarafından “Dünya Mirası Alanı” ilan edilen Amalfi Kıyısı’na yayılan 13 kasaba bulunmaktadır:

Amalfi

Sahile adını veren Amalfi kasabası, Cerreto dağı eteklerinde sakinlerinin buğday öğütmek için yaptıkları büyük bir değirmenle anılan Değirmenler Vadisi‘nin (Valle dei Mulini) tam ağzında yer almaktadır. 6. yüzyılda Ostrogotlardan kaçan mülteciler sayesinde canlı bir şehir haline dönüşen Amalfi Bizans’a bağlı olarak gelişmiş, Salerno limanını kuran Lombardların akınlarına bir süre direndikten sonra 836’da boyun eğmiştir. Bununla birlikte 3 yıl sonra 839’da Lombardların zayıf düşmesinden ve Bizans’ın uzaklığından faydalanarak bağımsız bir cumhuriyet olmayı başarmıştır. Müslüman Araplarla ilişkileri sayesinde 9. Yüzyılda Doğu Akdeniz ticaretinde büyük bir hisse edinirken Amalfi önemli bir medeniyet merkezi haline gelmiştir. Amalfili denizciler mıknatıslı pusulayı mükemmelleştirirken, Amalfi Deniz ticaret hukukuyla ilgili kanunları sonraları başka milletler tarafından benimsenmiştir. Amalfililer, Hospitalye Şövalyeleri ve Saint-Jean Şövalyeleri tarikatlarını kurmuş, en parlak dönemlerini 11. Yüzyıl başlarında yaşamışlarsa da aaaynı yüzyıl ortalarında Norman akınlarına boyun eğmek zorunda kalmışlardır. Dört İtalyan Deniz Cumhuriyeti’nin ilki olan Amalfi bu tarihten sonra Bizans ve onun müttefiki Venedik ile çatışmaya başlamış, imtiyazlarını kaybettiğinde gerileme dönemine girmiştir. 1131’de Sicilya krallığına katılmışsa da 1135 ve 1137’de Pisa tarafından tahrip edilmiştir.

Dimdik yamaçlardan aşağı süzülen görkemli villaları, üstü kapalı sokaklar ve merdivenlerle birbirine bağlanan beyaz evleri, çakıl taşlı sahili ve önünde uzayıp giden ışıl ışıl denizi ile 1920-30’larda İngiliz aristokrasisinin gözde tatil mekânı olan Amalfi’de kesinlikle görmeye değer yerler şunlar:

Sant’Andrea adıyla da bilinen Amalfi katedrali Piazza del Duomo meydanında yer alan 9. yüzyıl yapımı Arap-Norman etkileri taşıyan bir kilise olup, 11. yüzyıldan kalma bronz kapısı ve Arap-Romanesk izler taşıyan ön cephesiyle göz alıcıdır. 9. yüzyıl bazilikasının yanına 13. yüzyılda yeni katedral inşa edilmiş olup, 4. Haçlı seferi sonrasında Capua kardinali Petrus Havari Andreas’ın İstanbul’da bulunan kemiklerini buraya getirmiştir.

Amalfi katedrali Bronz Kapısından Detaylar

Arap-Norman tarzındaki çan kulesi ve büyüleyici Cennet Manastırı (Chiostro del Paradiso), muhteşem manzarasıyla San Pietro della Canonica Manastırı, Amalfi deniz cumhuriyeti cephaneliği (Gli Arsenali della Repubblica), El Yapımı Kâğıt Müzesi (Museo della Carta) görülmeye değer diğer yerlerdir. Museo della Carta, Mart-Ekim ayları arasında Pazar dahil her gün 10.00-18.30 Kasım-Şubat arasında Pazartesi ve Perşembe kapalı diğer günler 10.00-15.30 arasında açık olup giriş ücreti €4’dur.

Amalfi’ye gitmişken yazın -özellikle Ağustos ayında oldukça- kalabalık olan sahilinde denize girebilir, yarım veya tam günlük tekne gezileri ve Ferriere vadisinde yürüyüş turlarına katılabilir, bölgeye özgü limon likörü limoncello içebilirsiniz. Tekne gezisinde kişi başı 99 € ödeyerek Ravello, Positano, Atrani, Praiano, Maiori ve Minori gibi köyler Amalfi ve Capri adasının mağaraları görülebilir, tekneden doğrudan denize girilebilirsiniz. Hele bir de İtalyan’nın ikonik otomobillerinden bir Fiat 500 kiralamışsanız fotoğraf çekmek için sık sık mola vererek etrafı keskin virajlı uçurumlar ve limon bahçeleriyle dolu nefes kesen manzaraya sahip Amalfi sahil yolunda (SS 163) otomobil ile gezmek eşsiz bir deneyim olacaktır. Uygun mevsimde Piazza Tasso‘nun hemen altında küçük bir derenin kıvrımlanarak denize ulaştığı yerde bulunan dar geçitte Değirmenler Vadisi‘nde limon bahçeleri içerisinde keyifli bir doğa yürüyüşü yapmak keyifli olacaktır.

Kaliteli deniz ürünleri ve makarna çeşitlerinin yanı sıra duş ve şemsiye olanaklarıyla plajdan denize girme imkânı sağlayan Marina Grande’de veya Lido Azzuro, Da Gemma, Ristorante Eolo hatta Michelin yıldızlı La Caravella‘da yüksek kaliteli her çeşit İtalyan yemeği ve zengin şarap listesini bulabilirsiniz. Özellikle balık çorbası, keçi peyniri doldurulmuş ravioli ve kuzu ızgara tavsiye ederim.

Amalfi’de bütçeniz müsaitse Hotel dei Cappuccini, Hotel Santa Caterina ve Il Saraceno Grand Hotel’de gönül rahatlığyla kalabilirsiniz.

Atrani

Güney İtalya’daki en küçük kasaba olan Atrani, ünlü ve hareketli tatil yeri Amalfi’den sadece kısa bir sürüş mesafesinde olmasına rağmen, kitle turizmi tarafından bozulmamış, nüfusu binden az olan bir yerleşimdir. Tiren Denizi kıyısındaki iki sarp kayalığın ortasındaki Valle del Dragone‘nin ağzında yer alan Atrani’nin kat kat çok renkli evleri, güzel ve bozulmamış kum şeridinin üzerinde yükselmektedir. Turist kalabalığından uzak ancak sahile çok yakın olan Atrani’de dar, dolambaçlı sokaklarda dolaşabilir, 13. yüzyıl barok kiliselerini ve meydanlarını keşfedebilir, Ana meydan Piazza Umberto’daki bir kafede içeceğinizi yudumlarken manzaralı sokakları ve büyüleyici sahili sayısız filme plato olmuş yerleşime hayran olabilirsiniz. 10. Yüzyılda Amalfi Deniz Cumhuriyeti döneminde inşa edilen ön revaklı, kare planlı Saint Salvatore De’ Bireto kilisesi, 12. yüzyıla ait iki tavus kuşunu betimleyen mermer levha ve 1087 tarihli bronz kapılarıyla ünlüdür.

Hollandalı sanatçı Escher, 1923’te Amalfi Sahili’ne geldiğinde Atrani’ye hayran olmuş, çok sayıda sanat eserinde kasabayı ölümsüzleştirmiştir.

Kasabanın küçük ana meydanındaki Ristorante Savò hem göze hem damağa hitap eden gurme yemekler sunarken, eski balıkçılardan oluşan bir aile tarafından işletilen A’ Paranza daha mütevazi ama lezzetli deniz ürünleri için tercih edilebilir.

Cetara

Aziz Petrus’a adanmış ana kilisenin etrafında toplanmış bir balıkçı köyü olan Cetara, ton balığı ve ançuezin işlenmesi ve depolanması konusunda uzmanlaşmış, mutfak spesiyaliteleri yaratan aktif bir balıkçı limanı olup Salerno’nun 6 kilometre batısında yer almaktadır. Cetara adı, mavi yüzgeçli orkinosları yakalamak için eski bir yöntem olan Latince cetaria kelimesinden veya büyük balıkların balıkçıları anlamına gelen cetari’den türetilmiştir. Köy, Amalfi Sahili’nin doğu ucundaki bir vadinin ağzını kaplamakta olup, ilk olarak 880 yılında Arap korsanlar tarafından kurulmuştur. Tarihi belgelerde 1000 yılında, Cetara balıkçıları balıklarının 1/10’unu Amalfi piskoposuna haraç ödedikleri kayıtlıdır ki sonrasında Normanlar tarafından ele geçirilmiştir. Cetara’nın ton balığı dünya çapında hala pek ünlüdür ve suşi yemeklerinde kullanıldığı Japonya’ya ihraç edilmektedir.

Plajın doğu ucunda yer alan Torre di Cetara veya Cetara Kulesi bu dönemde inşa edilmiş olup, 1543’te Osmanlılarca yağmalandıktan sonra önemli ölçüde terk edilmiştir. Küçük plajı, yaz aylarında Amalfi Sahili’ndeki diğer plajlar gibi plaj sakinleriyle dolu olsa da bunlar arasında yabancı turistlerin sayısı azdır.

Cetara’nın en ünlü spesiyalitesi olan ançuez şehirdeki menülerde öne çıkmakta olup, herhangi bir restorana gittiğinizde ana yemek öncesinde masanıza antipasti olarak tost ekmeği üzerinde ançüez geldiğinde şaşırmayın! Il Convento, Il San Pietro ve L’Acqua Pazza kasabanın üç muhteşem restoranıdır.

Conca dei Marini

Amalfi ile Furore arasında Amalfi kasabasından 5 km batıda sahile yakın bir tepede yer alan asırlık denizcilik geleneğine sahip bir sahil köyü olan Conca dei Marini, “Sfusato Amalfitano” olarak bilinen limon bahçelerini barındıran teraslı bahçeleriyle ünlü denize bakan doğal bir balkondur. Orta Çağ’ın başlarında, Amalfi Cumhuriyeti’nin bir ticaret üssü olan liman 19. yüzyıla kadar belirli bir derecede ticaret yapmış olup, 1956’ya kadar ton balığı avcılığı açısından önem arz etmekteydi.

Söylenceye göre şekerleme, baharat ve şeker karışımı ile doldurulup fırında pişirilen bir çeşit puf böreği tatlısı olan ‘sfogliatella Santa Rosa’ ilk kez bu kasabada bulunan Santa Rosa Manastırı‘nda yapılmıştır.

Conca dei Marini’de yeralan karstik Zümrüt mağarası (Grotta dello Smeraldo) kesinlikle gezilmeye değer olup, adını su altı açıklığından giren güneş ışığının içerideki suyu boyadığı yarattığı zümrüt yeşilinden almıştır. 1932’de yerel bir balıkçı tarafından keşfedilen bu deniz mağarası 45 m genişlik ve 32 m derinliğe sahiptir. Mağaraya Amalfi sahilinden 9.30-15.30 arasında kalkan feribotlar veya ‘SITA bus’ otobüsleri vasıtasıyla 20 dakikada ulaşılabilirsiniz.

Furore

İtalya’daki kasaba ve köylerin büyük çoğunluğunun aksine, Furore’nin ne bir ana meydanı ne de bir şehir merkezi vardır, bunun yerine kaya yüzeyine yapışmış küçük kulübelerden oluşan bir şehir merkezi vardır. Teraslı üzüm bağlarıyla çevrili dağınık köylerle karakterize edilen bu yerleşim şekli sebebiyle Furore “var olmayan kasaba” olarak da bilinir. Ayrıca kasabanın tipik beyaz badanalı evlerinin son derece güzel duvar resimleri yüzünden “boyalı köy” olarak da adlandırılır. Furore adı ise fırtınalar sırasında fiyorta çarpan dalgaların kükreme sesine atfen, kıyı şeridinin bu köşesindeki ilk yerleşimcilerinin verdiği Terra Furoris yani ‘öfke toprağı’ kelimesinden gelmektedir.

İtalyan neo-realist yönetmen Roberto Rossellini, 1948 yapımı ünlü filmi L’Amore‘u (‘aşk’) burada çekmiş, bu sırada yönetmen ile başroldeki kadın oyuncu Anna Magnani âşık olmuş ve aktrisin daha sonra satın aldığı kasabanın geleneksel balıkçı evlerinden (monazzeni) biri olan “Villa della Storta“da vakit geçirmişlerdi. Daha sonra Rossellini, aynı filmin başka bir bölümünü Maiori’yi çekmek için Furore sahilini ziyaret eden Ingrid Bergman‘a da âşık olmuştu.

Kayalıkların eteğinde yer alan minik kumsala ulaşmak için yukarıdaki sahil yolundan başlayan 200 basamaklı merdivenden inmeniz gerekmektedir. Furore, her yıl Temmuz ayının ilk Pazar günü, fiordu kapsayan 30 metre yüksekliğindeki köprüsünden, dünya yüksek dalış şampiyonası MarMeeting‘e ev sahipliği yapmaktadır.

Furore, Associazione Paesi Dipinti Italiani (İtalyan Boyalı Şehirler Derneği) üyesidir ve evlerinin duvarları uluslararası üne sahip sanatçılar tarafından gerçekleştirilen duvar resimleriyle dekore edilmiştir.

Ziyaretçiler, Giotto okulu tarafından yakın zamanda keşfedilen bir fresk döngüsüne ev sahipliği yapan 11. yüzyıldan kalma San Giacomo Apostolo Kilisesi’ne mutlaka bir göz atmalıdır. Furore’de park etmek neredeyse imkansızdır bu yüzden en akıllıca seçenek Euroconca veya La Locanda del Fiordo restoranlarının park alanlarından birine park etmek ve orada öğle veya akşam yemeği yemektir. Taze balık ve deniz ürünlerini tercih edebilirsiniz. Geleneksel spesiyaliteleri tatmak için Hostaria Bacco Furore‘ya uğrayabilir ve Marisa Cuomo şaraphanesinde tadım yapabilirsiniz.

Maiori

Maiori, Amalfi Sahili’nin en büyük plajına sahip aktif ve canlı bir kasaba olarak bilinmekte olup, renkli gece hayatı, iyi restoranlar ve mağazalarıyla Amalfi Sahili’nin en “büyük” yerleşimidir. Maiori’nin kurucularının Romalılar mı, Etruryalılar mı yoksa Yunanlılar mı olduğu muamma olup, kasabanın asıl adının komşu kasaba Minori yani Reginna Minor’un aksine bir zamanlar Reginna Maior adıyla bilindiğidir.  Eskiden Reginna Maior ve Reginna Minor iki nehrin adıydı ve Maiori, Reginna Maior nehrinin ağzında kurulmuş durumdaydı. Nehir 1954’te taştığında tarihi Maiori’den geriye çok az şey kalmıştı.  Bu yüzden kasaba, günümüzde kıyıdaki diğer köylerin eski kıyı yüzlerinden oldukça farklı, çoğunlukla modern bir görünüme sahiptir. 12. yüzyılda yüksek bir konumda inşa edilmiş ve 18. yüzyılda elden geçirilmiş Santa Maria a Mare kilisesi ile geçmişinin 596’ya kadar uzandığı söylenilen 17. yüzyıl cepheli Santa Maria delle Grazie görülmesi gereken önemli yapılardır.  Maiori’nin yukarısında, yerleşime hâkim kalenin keskin hatları bulunurken, sahil boyunca, şehri denizden gelen istilalardan koruyan sağlam kuleler bulunmaktadır. Geniş gezinti yolu, doğu tarafında Norman Kulesi, batı tarafında yat limanı ve büyüleyici Miramare Kalesi ile sınırlanmıştır.

Minori

Zengin zanaat gelenekleri, karakteristik mimarisi ve küçük bir plajı olan Minori ya da eski adıyla Reghinna Minor el yapımı makarna üretimi ve limonlarıyla ünlüdür. Amalfi Sahili’nin ortasında yer alan Miori, komşuları Amalfi, Positano ve Cetara’dan daha az ünlü (ve tabii ki daha ucuz) küçük bir kasabadır. Bununla birlikte elverişli konumu, tüm sahil şeridini keşfetmek için ideal bir üs haline getirmekte rahat atmosferi ve restoranlardan plaj kulüplerine kadar geniş hizmet yelpazesi, ziyaretçileri kendine çekmektedir. Minori’nin Santa Trofimena‘ya adanmış katedrali, 19. yüzyılda restore edilmiştir ve 17. yüzyıldan kalma bir mermer minbere sahiptir. Amalfi Sahili’nin nefes kesici manzarasına sahip eski bir patika olan “Sentiero dei limoni” veya Limon Yolu‘nu takip ederek yürüyerek ulaşabileceğiniz Torre mezrasını gezmeniz tavsiye edilir. Limon ağaçları bu kıyı şeridini 1600’lerden beri örtmekte olup, yazın buraya yolunuz düşerse muhtemelen limon bahçelerinde çalışan yerlilerle, hatta yol boyunca ağır meyve kasalarıyla dolu katırlarla karşılaşacaksınız. Vaktiniz varsa Santi Gennaro e Giuliano Kilisesi ile Minori yakınlarındaki en eski mezra olan Villa Amena mezrasını da ziyaret edebilirsiniz.

Minori, tüm Amalfi Sahili’ndeki en önemli anıtlardan biri olarak kabul edilen, MS 1. yüzyıldan kalma antik bir Roma villası olan muhteşem Villa Marittima Romana’ya ev sahipliği yapmaktadır. Villa hakkında pek bir şey bilinmemekle birlikte, imparatorluk sarayının nüfuzlu bir üyesinin ya da bir Roma Senatörünün deniz kıyısındaki ikametgahı olduğu düşünülmektedir.

Salvatore De Riso‘nun pastanesinde nefis tatlılar Giardiniello‘da ise otantik yerel yemekler bulabilirsiniz. Otel Santa Lucia, Hotel Europa ve çiftlik evi seviyorsanız Agriturismo Villa Maria konaklama için tercih edilebilir.

Positano

Positano, Monti Lattari dağının yeşili, Akdeniz evlerinin beyaz, pembe ve sarısı; çakıllı kumsallarının gümüş ve grisi ile denizin mavisinin buluştuğu Amalfi sahilinin en ünlü tatil beldesidir.  Özgün çekirdeği bir Benedictine manastırı etrafında gelişen kasabanın 9. yüzyılda kurulduğu sanılmaktadır. Kasaba, Müslüman Arap akınlarından kaçan Paestum sakinlerinin gelişinin ardından önemli ölçüde büyümüştür. Birinci Dünya Savaşı‘ndan sonra uluslararası sanatçılar tarafından takdir edilince ünü artan Positano, el yapımı deri sandaletleri ve pamuklu/keten kıyafetleri (“Moda Positano” olarak adlandırılır), Akdeniz tarzındaki güzel 19-20.yüzyıl binaları ve kartpostal manzaraları ile ünlüdür. Şehrin her köşesinden görülebilen Santa Maria Assunta Collegiate Kilisesi’nin mayolika kiremitli kubbesi altında 18. yüzyıla tarihlenen Bizans esintili bir Kara Madonna ikonu korunmaktadır. Söylenceye göre içinde Meryem Ana‘nın bir tasviri bulunan bir Osmanlı teknesi burada karaya vurduğunda geminin kaptanı tablonun “posa, posa” (‘beni indir, beni indir’) fısıltısını duymş ve korkuyla resmi denize atmıştır. Mucizevi bir şekilde, gemi kurtularak yelken açtıktan sonra bölgenin yerlileri Positano adını verdikleri geminin karaya vurduğu yerde Meryem Ana onuruna kilise inşa etmişlerdir.

18. yüzyılda, Positano önemli bir liman ve ticaret merkezi olarak bir refah dönemi yaşamıştır. İtalya’nın birleşmesi ve bir dizi yeni ticaret yolunun açılmasının ardından, kasabanın önemi o kadar azalmıştır ki kasaba sakinlerinin çoğu mütevazi bir balıkçı köyünde yaşamaktansa Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etmeye karar vermiştir. İtalya’nın geri kalanı arasındaki tek bağlantıyı oluşturan dağ yollarına alternatif ünlü SS163 yolunun inşasıyla Positano bir kez daha gelişmeye başlamıştır. Yeni karayolu Sorrento ve Napoli ile birleşen Positano’ya ilk turistlerin ulaşmasını sağlamıştır. Bunlar sıradan turistler değil, 20. yüzyılın başlarından itibaren Positano ve Ravello’yu tercih ettikleri tatil beldeleri olarak seçen entelektüeller, sanatçılar ve ünlülerden oluşan seçkin bir gezgin grubuydu.

Positano sahilinin kalbi hemen her zaman kalabalık Spiaggia Grande olup, Amalfi Sahili’nin en büyük plajlarından birisidir. Akdeniz güneşinde güneşlenmek için daha huzurlu bir yer arayanlar ise Fornillo plajına bayılacaktır. Efsaneye göre, Positano kıyılarının hemen açıklarında bulunan ve genellikle “Sirenüs” olarak anılan üç ‘Li Galli’ adacığı, yakınlarında yelken açan herkesi şarkılarıyla baştan çıkarmaya çalışan Sirenlerin yaşadığı bir yerdi. Yaşamının son yıllarını burada geçiren balerin Rudolf Nureyev belki de adacıkların gizemli güzelliğiyle büyülenenlerden birisidir.

Arkeolojiye meraklıysanız eski bir Roma villasının bulunduğu yerde yakın zamanda açılan yerel Museo Archeologico Romano‘yu ziyaret edebilirsiniz. Montepertuso zirvesinin hemen altında, Positano’nun bir parçası olan küçük Nocelle mezrası da eşsiz manzaranın tadını çıkarabilmeniz için tavsiye edilir.

Positano sokaklarında sıralanan birçok zanaatkar atölyesinden dünyanın en güzel sandaletlerinden bir çift satın alabilirsiniz. Bir ayakkabıcı ayağınızı ölçecek ve yarım saat içinde özel bir çift sandalet için stil ve süslemeleri seçtikten sonra teslim edecektir. Amalfi Sahili limonlarıyla yapılan limoncello likörü buradan alınacak en önemli hatıra eşyasıdır.  Yöreye özgü limonlu sünger kek Delizia al Limone’yi ise Positano’nun en ünlü ve en iyi pastanesi Zagara’nın terasında yiyebilirsiniz. Rada, La Sponda, La Tagliata’da taze deniz ürünleri ve yerel yemekleri tadabilir, Il San Pietro, Casa Buonocore ve Villa Oliviero’da keyifle konaklayabilirsiniz.

Amalfi’nin ünlü devasa limonları ve limoncello likörü

Praiano

Praiano, Amalfi ve Positano arasında her birinden yaklaşık on kilometre uzaklıkta yer alan, kitle turizminden uzak, özgün ve otantik atmosferiyle huzur veren tarihi bir balıkçı köyüdür. Amalfi Sahili’nin tamamında en romantik gün batımlarına ve güzel Marina di Praia ve Cala della Gavitella plajlarına sahip Praiano, Akdeniz bitki örtüsünün içinden geçen dar sokakları, teraslı bahçeleri ve doğrudan denize açılan tipik evleri ile karakterizedir. Praiano’nun adı Yunanca “açık deniz” anlamına gelen Pelagianum’dan türetilmiştir. Praiano, İtalya’nın en sevilen turistik yerlerinden biri haline gelmesine rağmen özgünlüğünü korumayı başarmıştır. Kasaba, görkemli mayolikası ile ünlü San Luca Evangelista Kilisesi, San Gennaro Kilisesi, Santa Maria a Castro Kilisesi ve San Domenico Manastırı dahil olmak üzere bir dizi önemli ibadethaneye sahiptir. Bu sonuncusu, bölgedeki en nefes kesici manzaralardan birini sunan yüksek Campo vadisinde durmaktadır. Her yıl Ağustos ayının başında, kasaba, bu küçük mezranın dar yollarının titrek meşalelerle aydınlatıldığı Luminaria di San Domenico festivalini kutlamaktadır.

Köyün hemen dışında, Salerno’ya giden karayolu üzerinde yer alan muhteşem Furore Fiyordu (Fiordo di Furore) binlerce yıl boyunca Schiato nehrinin sularının denize akmasıyla oluşmuştur.

Deniz kenarında taze deniz ürünleri tüketmek isterseniz Trattoria da Armandino, Marina di Praia fiyordunda ünlü deniz ürünleri trattoria’sı Da Armandino daha resmi bir yemek içinse Il Pirata tercih edilebilir.

Ravello

İtalya’nın Amalfi Sahili’ndeki kasabaların çoğunun aksine, Ravello deniz kenarında olmasa da konumu sebebiyle “Amalfi Sahili’nin Balkonu” olarak bilinmektedir. Bu uçurum tepesindeki güzel kasabaya ulaşmak için Amalfi ve Minori arasındaki SS163’ten ayrılmanız ve yaklaşık 3 kilometre boyunca yukarı çıkmanız gerekmektedir. Ravello, Positano ya da Amalfi kadar kalabalık olmayıp, özellikle günübirlikçiler akşam ayrılmasıyla sokaklar boşalmaktadır. “Müzik Şehri” olarak bilinen Ravello, sahil şeridinin karmaşasından uzak, geniş manzaralardan ilham almak isteyen sanatçılar ve entelektüeller için her zaman favori bir inziva yeri olmuştur. Geçtiğimiz iki yüzyıl boyunca Wagner, Grieg, Rostropovich, Toscanini ve Bernstein gibi müzisyenler ve besteciler, Escher, Turner ve Mirò gibi sanatçılar ve Lawrence, Forster ve Virginia Wolf’a yazarlar buraya sığınmıştır. Biraz da bu yüzden Ravello, Ravello Festivali ve Ravello Concert Society tarafından düzenlenen oda konserleri gibi önemli kültürel etkinliklere ev sahipliği yapması şaşırtmamalıdır.

Barbar istilalarından kaçan bir Roma kolonisi tarafından inşa edildiğine inanılan Ravello, 9. yüzyılda Doge otoritesine isyan eden Amalfi’den bir grup soylu ailenin seçilmiş sığınağı olmuştur. Ravello kısa süre sonra kasabanın “Celendra” yününün üretimiyle ünlenmiş hatta 11. yüzyılda kendi Dükünü aday göstererek Amalfi Denizcilik Cumhuriyeti ile olan bağlarını çözmeye çalışmıştır.

1086’da inşa edilen Duomo (Ravello Katedrali) Parisano da Trani tarafından 1179’da yaratılan görkemli, üç kemerli mermer portalı ve muhteşem bronz kapısıyla Piazza Vescovado’ya hâkim konumda yer almaktadır. Katedralin müzesinde, 13. yüzyıl sanatının en güzel eserlerinden biri olan Rufolo’nun görkemli mermer büstünü görebilirsiniz.

Geçmiş ve gelecek arasında kültürel bir köprü olan Ravello, uluslararası bir tasarım efsanesi olan Brezilyalı mimar Oscar Niemeyer‘in tartışmalı Oditoryumu’nu barındırmaktadır. 400 kişilik oditoryum, rüzgârda savrulan bir beyaz kâğıda benzetilmiştir.

Ravello’ya gelmişken Belvedere della Principessa di Piemonte, Villa Cimbrone’daki Sonsuzluk Terası ve Villa Rufolo’nun terasları mutlaka görülmeli hatta fotoğraflanmalıdır.

Rufolo ailesi tarafından 13. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen Villa Rufolo’nun Piazza del Vescovado’ya bakan kulesi ve revaklarında hem Mağribi hem de Norman etkileri görülebilmektedir. Villanın uçurum kenarındaki muhteşem terası, unutulmaz bir deniz manzarası sunmakla kalmamakta ayı zamanda Wagner Festivali” olarak bilinen Ravello müzik festivaline ev sahipliği yapmaktadır.

Villa Cimbrone, 1904 yılında, o zamanlar uzun süredir terk edilmiş bir çiftlik evini satın alan ve onu arkeolojik kalıntıları ve geniş kapsamlı hediyelik eşyalarını kullanarak muhteşem bir rezidansa dönüştüren Lord William Beckett‘in vizyoner eseridir. Bahçeyi kateden patikalar, dünyanın en güzel manzaralarından biri olan Sonsuzluk Terası’yla (Terrazza dell’Infinito) son bulmaktadır.

Sonsuzluk Terası (İtalyanca: Terrazza dell’Infinito; İngilizce: Terrace of Infinity), Ravello

Ravello’da San Giovanni del Toro, Santa Maria a Gradillo ve San Francesco kiliseleri görülebilir, Limoncello tadım turuna ve aşçılık kurslarına katılabilirsiniz.

Palazzo Avino’daki Amalfi Sahili’ne bakan Michelin yıldızlı Ristorante Rossellini zarif ve romantik bir restoran gurmeler tarafından tercih edilmektedir. Tabii ki isterseniz Ristorante Vittoria‘da mütevazı bir öğle yemeği Da Mimì’da ise lezzetli bir pizza yiyebilirsiniz. Villa San Michele veya daha lüks Villa Principessa Rossellini veya paranız bolsa Otel Villa Cimbrone ise keyifle konaklayabileceğiniz mekanlardır.

Ulaşım Süreleri

Amalfi’den Ravello’ya: 17 dakika

Atrani’den Ravello’ya: 15 dakika

Positano’dan Ravello’ya: 55 dakika

Praiano’dan Ravello’ya: 50 dakika

Sorrento’dan Ravello’ya: 1 saat 20 dakika (Sorrento’dan Ravello’ya olan mesafe göz önüne alındığında, sürüşü Positano’da bir durakla ayırmanızı öneririz)

Salerno’dan Ravello’ya: 1 saat

Capri‘den Ravello’ya: Sorrento’ya 20 dakika feribot, ardından 80 dakika

Pompeii‘den Ravello’ya: 45 dakika

Napoli‘den Ravello’ya: 1 saat

Napoli Capodichino Havalimanı’ndan (Ravello’ya en yakın havalimanı): yaklaşık 1 saat

Roma‘dan Ravello’ya: 3 saat 15 dakika

Amalfi Tabelalar

Scala

Amalfi sahilinin en eski kasabası ve Malta Şövalyeleri’nin kurucusu Gerardo Sasso‘nun doğum yeri olan Scala, kestane ağaçlarıyla dolu ormanlarla çevrilidir. Zengin tarihi anıtlarla mükemmel bir uyum içinde sakin ve dinlendirici atmosferini hala koruyan Scala’da Amalfi Dükalığı’nın en büyük kilisesi olan Sant’Eustachio Bazilikası’nın kalıntıları, Pontone köyüne bakan panoramik bir konumda yer almaktadır.

Tramonti

Lattari Dağları’nın yemyeşil bitki örtüsü ile çevrili zirvesinde yer alan bu kasaba, adından da anlaşılacağı gibi, dağların arasında yer almaktadır. Akarsular, zeytin ağaçları, üzüm bağları ve teraslı sebze tarlaları ile çevrili büyüleyici bir kasaba olan Tramonti’nin, Antik Çağda Romalılar tarafından iç kesimlere göçmeye zorlanan Picentini halkı tarafından kurulduğu söylenmektedir.

Napoli’den yaklaşık 65 kilometre (40 mil) uzaklıkta yer alan kasabaya SS 163 Amalfitana Otoyolu‘nu veya A30 Otoyolu’ndan Pagani veya Sarno çıkışlarını kullanarak ulaşabilirsiniz. Tramonti’ye Salerno-Napoli hattı boyunca en yakın tren istasyonu Nocera Inferiore‘dedir. Tramonti’ye Sita otobüsü ile Salerno, Napoli, Pagani güzergahı üzerinden ulaşılabilir.

Santa Maria La Nova Kalesi, Gete semtindeki 12. Yüzyıl öncesine tarihlenen San Michele Arcangelo Şapeli, Pucara bölgesinde, Luca Giordano‘nun eserlerinin yer aldığı Sant’Erasmo Kilisesi ile Figline bölgesinde zarif bir mayolika zemini barındıran San Pietro Apostolo Kilisesi görülmesi gereken tarihi yapılardır.

Aşağıdaki Amalfi Sahili’nin güneşte kavrulmuş kumsallarında sıcaklık ne kadar yükselirse yükselsin, Tramonti’de hava her zaman serindir ve bu da onu bölgede peynir yapımı için ideal bir yer haline getirmiştir. Kasabanın mozzarella fiordilatte‘si, İtalya’nın en iyi peynirlerinden birisi olup, Tramonti’nin pizzasıyla gastronomi alanında dünya çapında ünlü olmasını sağlamıştır.  Tramonti pizzasının ekmek yapımından arta kalan hamurları kullanmanın bir yolu olarak icat edildiği söylenmektedir. Bu basit tabana domates ve bir tutam peynir eklenmiş, ortaya çıkan “pizza”, odun ateşinde pişirilen bir fırında pişirilmekteydi. İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra, kasabadan pek çok genç kuzeye göç ettiğinde bazıları gittikleri yerlerde pizzeria açarak Tramonti pizzasını tanıtmışlardır. Tramonti’de 1991 yılından bu yana bir pizza festivali düzenlenmektedir.

Vietri sul mare

Vietri sul Mare, Salerno’dan Amalfi Sahili’ne seyahat ederken ulaştığınız ilk kasabadır. Bu mütevazı kasaba 15. Yüzyıldan beri ihraç ettiği renkli mayolika sanat eserlerinin üretimi ile dünya çapında ünlüdür. Vietri seramiklerinin tarihi ve kültürü hakkında daha fazla bilgi edinmek için Raito’daki Villa Guariglia‘nın içinde yer alan Museo della Ceramica‘yı ziyaret edebilir ya da güneşin altında parıldayan 18. yüzyıldan kalma San Giovanni Battista Kilisesi’nin tepesindeki mayolika kiremitli kubbeye hayranlıkla bakabilirsiniz.

Amalfi Sahili’ndeki en büyük plajlardan birkaçı Vietri sul Mare’de bulunmaktadır ki Amalfi Sahili’nde çakıl veya kaya olmayan birkaç plajdan biri olan 400 metrelik bir kum şeridi olan La Baia bunların en önemlisidir. 16. yüzyıldan kalma bir gözetleme kulesinin eteğinde oturan ve “Vietri sul Mare’nin Faraglioni’si” olarak bilinen iki küçük kaya oluşumu olan Due Fratelli‘ye bakan La Crespella plajı da tercih edilebilir. Vietri sul Mare’de konaklamak için Relais Paradiso, Hotel Raito ya da villa seviyorsanız plaja sadece birkaç adım uzaklıktaki Palazzo Suriano’yu seçebilirsiniz.

Amalfi’de (Temmuz, 2014)

Amalfi nerede? Amalfi’ye nasıl gidilir?