Karadeniz Türkçesi

Gavur

Gavur yada günümüz anlamıyla kafir kelimesi Osmanlı döneminde Müslüman olmayan herkes ama daha çok Hristiyanlar için kullanılırdı:

‘Sen bağa ettuğuni/ Urum gavuri etmez’ (Trabzon).

Karadeniz bölgesinde mecazen ‘kötü ahlaklı, iyilik bilmeyen, nankör’ anlamında yoğun olarak kullanılmıştır: ‘

Vursam gavur kocani/ Değer mi fişeği mi?’ veya ‘Mendilden bohçası var/ Gâvurdan kocası var’ (Trabzon). 

Gavur kelimesi, İslami gelenekleri pek umursamayan Müslümanlar için lakap olarak da kullanılmıştır. Kız çocukların okutulmasının halk tarafından hala hoş karşılanmadığı, Cumhuriyet’in ilk yıllarında üç kız çocuğunu birden okula gönderen Sürmene’nin Cida köyünden Gavur Ali gibi…

19. yüzyılda Trabzon’a gelen Fallmerayer kentte Hıristiyanlığın durumu hakkında şu notları almıştır (1840):

‘Yenilgiye uğrayanların yoksulluğu, cahilliği ve yasal olarak aşağılanması, Türk üstünlüğünün en mükemmel enstrumanlarıdır. Kolhis’te ve Küçük Asya’nın içlerinde Hristiyan olmak gerçekten kepazeliktir ki Avrupalı bizim inancımızın birinci erdemi olan alçak gönüllülüğü ve özveriyi uygulamak için en iyi fırsatı bu yörelerde bulur. Hristiyanlık burada öylesine yenilmiş ve ezilmiştir ki, hiç bir koşulda kendi gücüyle tekrar ayağa kalkması düşünülemez. Varoşların ve kötü pis köşelerin dini olmuş, oysa kaledeki, şehrin yüksek süslü yerlerindeki ve çiftliklerindeki halkın hepsi Türkçe konuşuyor ve İslamiyete inanıyor. Bu saygın, zengin ve güçlü olma ayrıcalığına Anadolu’da bir de Müslümanların Hristiyan taraftarlarına olan sayısal üstünlüğü ekleniyor. Bu durum Hristiyanların umudunun sönüp kalplerinde sadece intikam duygusunun kalması noktasına varmıştır. Osman’ın soyundan intikam alan herkes, tanrının bu ülke için seçtiği en güzel efendidir… Trabzon, Türklere teslim olduğu zaman, ülkede çok sayıda Hristiyan bulunuyordu. Kıyı boyunca bir dizi iyi tahkim edilmiş şehir ve kale, zengin, güçlü, girilmesi mümkün olmayan surlar içinde oturan feodal soylular ve İslamiyete karşı yenilmez bir husumet vardı. O zaman mağlup edilenlerin özgürlüğüne ve mülkiyetine saygı duyulsaydı, bugün Kolhis’teki Türk egemenliği nasıl olurdu? Sultanın muamelesi basit, enerjik ve kararlıydı, ancak Hristiyanlık ve esasen insanlık ahlakına ters düşüyordu’

Gâvur dağı Akçaabatlı köylülerin yaylacılık için faydalandıkları, Gümüşhane sınırları içerisinde kalan bir dağ adı.  Hatay ili, Yakacık ilçesi civarında da aynı adlı bir dağ bulunmaktadır.

‘Çobana bak çobana/ Tozluğunun bağına/ Alacağıdum oni/ Gitdi Gağurdağı’na’ (Trabzon)

Gâvur daği lağnasi Yabani lahana (Akçaabat)

Gâvur hamami tar. Osmanlı döneminde Trabzon il merkezinde bulunan bir hamam adı. Bıjışkyan notlarında (1817)  Trabzon’da bulunan 12 hamamın adlarını tek tek saymıştır:  “Trabzon’un 12 hamamından Kahyaoğlu, Paşa, Alaca, Çukur, Gavur adlarını taşıyanlar batı varoşta; Moloz, Uzunoğlu,  Meydan, Yokuzoğlu denilenler İçKale’de; Çifte ve Kuleli, Ortahisar’da; İmaret hamamı da Zağanos kapısı dışında bulunur. Bunlardan Meydan, Paşa ve Çifte hamamlar erkek ve kadınlara mahsus olmak üzere iki bölümlüdür. Tek bölümler de öğleye kadar erkeklere, öğleden sonra kadınlara tahsis edilir”

Gâvur kayığı gibi kaynatmak Gürültü yapmak (Görele)

Gâvur kırani Trabzon ili, Şalpazarı ilçesi, Ağırtaş köyünün eski adı.

Gâvur olup, Müslüman olmamak Bir konuda inat etmek (Ordu, Giresun, Trabzon)

Gâvur papağı Zehirli bir mantar çeşidi (Trabzon Şalpazarı)

Gâvur meydanı Osmanlı döneminde, Ermeniler’in, Rumların ve kentte yaşayan Avrupalıların aileleriyle Pazar günü gezisi yaptıkları, hafta içleri ise deveci ve katırcıların mal getirip götürdükleri, limana yakın bir mevkide hanlarla, kervansaraylar ve otellerle çevrili, ticari ve entelektüel kapasitesi yüksek bir meydanın adıydı. Ermeni kaynaklarında bu meydanda MS 1383 yılından kalma Ermeni Surp Astvadzadzin ve 1431 yılında restore edilen Surp Stefanos adlı iki Ermeni kilisesi ve oyucularının İstanbul’dan, Kafkasya’dan gelen tiyatrocuların oyun sergiledikleri 1862’de inşa edilen Lusinyan adlı bir tiyatro kayıtlıydı.

19. yüzyılın ikinci yarısında Gâvur Meydanı panaroması şöyle özetlenebilir:

‘Askeri tersane boyunca bozuk bir yoldan Gavurmeydanı’na gidilir; limandan o kadar uzak değildir. Yeni Erzurum yolu’da oradan başlar. Bir köşesinde cami, etrafında hanlar, kervansaraylar, bir Fransız ile bir İtalyan’ın işlettiği otel vardır. Bu otel, beklendiğinden çok konforu olan bir levantin lokantadır. Konsoloshaneler, gemi acentaları, zengin Rum ve Ermeni tüccarların evleri de bu civardadır. Şehrin en temiz yeridir. Pazarları ve yortu günleri, Trabzon’un Rumları ve Ermenileri en güzel esvaplarını ve zinetlerini oradan teşhir ederler. Bir kaç ağaç dikildikten sonra Trabzon’un Champes-Elyses’i olmuştur.  Bu meydanda bir kaç defa İran’dan yahut içerinin muhtelif yerlerinden gelen kervanları alaka ile seyrettim. Binden fazla hayvan, ayaklarına köstek vurulmuş, yere uzatılan iplerin boyunca sıralanmışlardır. Türk, İranlı, Kürd ya da Ermeni katırcılar ve deveciler birine bağırarak, öbürünü döverek, kayışlarını sıkarak yahut semerlerini çıkararak, bu merkebin boyuna arpa torbasını geçirerek yahut bir devenin önüne kucak kucak saman boşaltarak hayvanların etrafında gidip geliyorlar’ (Teophile Deyrolle, 1869)

Gâvur tarlalığı Artvin ili, Yusufeli ilçesi, Öğdem köyünde mevki adı

Gağurun yazuğu gelmek Yapılan işin veya katlanılan acının büyüklüğünü herkesin takdir edeceğini vurgulamak (Akçaabat),

Kaynakça

BIJIŞKYAN P.M. (1988), Pontos Tarihi. Çivi Yazıları. İstanbul. s. 137

Bölge Ağızlarında Atasözleri ve Deyimler I- II (2004), Türk Dil Kurumu Yayınları. Ankara. s. 314

DUMAN, Mustafa (1989). “Hamamizade İhsan’ın Derlediği Trabzon Manileri.” Trabzon 88-89 Kültür-Sanat Yıllığı. s. 25-84

FALLMERAYER, J.P. (2002), Doğu’dan Fragmanlar. İmge Kitabevi. İstanbul.s. 176

GEDİKLİ, F. (2004), Akçaabat Yazıları. Yedirenk Yayınları. İstanbul. s. 203

GÜLENSOY, T. (1985), Trabzon Yöresi Türküleri. Anadolu Sanat Yayınları. İstanbul. s. 31

ÖZTÜRK, Özhan. Karadeniz Ansiklopedik Sözlük. Heyamola Yayınları. İstanbul, 2005

URAZ, M. (1933), Halk Edebiyatı Şiir ve Dil örnekleri. Suhulet Kütüphanesi. İstanbul. s. 266

USTA V. (1999), Anabasisten Atatürk’e Seyahatnamelerde Trabzon. Serander Yayınları. Trabzon. s. 137