Karadeniz Kültürü Karadeniz Türkçesi

Hayvan yuvaları: Fol, Pin, Pun

Fol, kuş, tavuk, yılan, böcek, arı gibi hayvanların yuvası anlamına gelmektedir (Trabzon, Giresun, Ordu, Bayburt, Rize): ‘Derenin kenarında/ Sarı yılanın foli’.  Trabzon Rumcasında foleya ‘ev, yuva, kümes’, pulifol “kuş yuvası”, kosarafol ‘tavuk kümesi’, kosbofol ‘karatavuk yuvası’ anlamalrına gelmekte olup, Gümüşhane’de folluh, Anadolu’da hol (Çankırı, Isparta, Bilecik, Seyhan, Bolu), holu (Kırşehir, Konya), halluk (Çankırı, Muğla), holluh (Yozgat), olluk (Kırklareli) formlarında aynı anlamda kullanılmaktaydı.

Fol kelimesinin kökeni ve anlamı

Bölgede ayrıca ‘tavuğun istenilen yere yumurtlaması için konulan yumurta veya yuvarlatılmış sabun gibi yumurtaya benzer nesneler’ ve ‘içine tohum bırakılan küçük çukur’(Rize) anlamları da kaydedilmiştir. Karadeniz Rumcası foli (φωλη) ve Modern Yunanca folia (φωλιά), foliazo (φωλιάζω) kelimeleri ‘yuva’ anlamına gelmekte olup, Antik Yunanca folios (φωλεός ό) ‘küçük oyuk; kovuk’ ve Yunan dialektlerinde fol (φωλ) ‘kuş yuvası’ kelimelerinden ödünçlenmiştir. Hemşin’de ‘puni’ ve Lazca ‘oskvama’ ve ‘oskumale’ (Arhavi) kelimeleri dışında foli (Rize Pazar) formu da aynı anlamda tespit edilmiştir.

Vakfıkebir’in eski adı Fol

Fol aynı zamanda Eskiden rüzgâra karşı korunaklı olduğu için Büyükliman adıyla da bilinen bugünkü Vakfıkebir ilçe merkezinin ve Zigana dağlarının yükseklerinden kaynağını alarak, kuzeye doğru akarak Vakfıbekir ilçe merkezinden Karadeniz’e dökülen bir derenin eski adıydı. Vakfıkebir’in doğusunda yer alan Fener (Yeros) Burnu ile batısındaki Zeytin (Yobol) Burnu arasında kalan kısım karayele kısmen kapalı doğal bir liman olup, Fol (Vakfıkebir) da bu doğal limanın merkezinde yer aldığıdan zamanla Büyükliman adı da yakıştırılmıştı:

‘Bi matara yapturdum/ Fol’un ustalarına/ Benzermiyim e gelin/ Tonya yosmalarına’ (Trabzon)

Tonya ilçesine bağlı Kalınçam ve Giresun ili, Alucra ilçesine bağlı Yuvacık köylerinin de eski adı Fol olup onlarda korunaklı formlarından dolayı bu adı almış olmalıdırlar.

Folid, kabak tohumlarının dikildiği yer, çukur; kabak ocağı anlamına gelmekte olup, ayrıca folit olarak da telaffuz edilmekteydi.  (Sürmene). Anadolu’da folik kelimesi ‘su kabağı’ anlamında kaydedilmiştir (Malatya)

Foliya, Kulübe, derme çatma kulübe, (Trabzon)

Folluk, Tavuğun ve kuşların kuru ot, dal ve yapraklardan yumurtalarını bırakmak ve kuluçkaya yatmak için hazırladığı yuva (Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Artvin)  anlamının yanı sıra mecazen ‘kadın rahmi’ (Trabzon) olarak da bilinmekteydi.

Folos olmak, Yumurtanın bozulması, kokuşması (Trabzon Of)

Foltan, Eskimiş ve genişlemiş çarık (Ordu, Giresun, Trabzon) anlamlarına gelmekte olup, Tokat ve Samsun’da foltak formunda söylenmekteydi.

Folyanuz, Osmanlı döneminde kullanılan çakmaklı tüfeklerin barut konulan yerine verilen isimdi: ‘Barot yakduk folyanuza’ (Rize)

Follamak, Fasülyenin, mısırın vs. dış kabuklarını soyarak içindekini çıkarmak (Giresun, Ordu) ve ‘fındığı yeşil kabuğundan ayırmak’ anlamındaki fol etmek kelimeleri de (Şalpazarı) meyvenin içi anlamında kullanılan fol kelimesinden türetilmiştir. Anadolu’da follu ‘yeşil kabuğundan ayrılmış ceviz”’ (Konya Hadım) ve follama ‘yumurta ile yoğurttan yapılan bir türlü yemek”’ (Şiran) kelimeleri de aynı kökene atıf yapmaktadır.

Pin veya Pun ise ‘kuş, böcek, yılan yuvası; örümcek ağı’, ‘kümes’ ve ‘yaylada kullanılan eşyaları saklamaya yarayan mağara’ anlamlarına gelmekte pin (Giresun, Trabzon, Bayburt, Şavşat, Samsun, Rize), pon (Ardeşen), pines (Tekirdağ, Rize, Seyhan, Trabzon); pinik (Kelkit, Sivas, Sinop), pinlik (Ordu, Sinop, Samsun, Kayseri, Yozgat, Kastamonu, Çorum), pinnik (Ordu, Kayseri, Yozgat, Alucra, Seyhan, Kastamonu, Ankara, Sinop), pinez (Trabzon, Tirebolu, Rize), pines (Trabzon, Ankara, Rize, Adana, Tokat, Ankara), pinezlik (Giresun), pünlük, pünnük (Ordu), pineklik (Ordu, Giresun) ve pun (Hemşin) formlarında kullanılmaktaydı.  Fol kelimesi Yunanca’dan, pin kelimesi ise Ermenice ‘kuş yuvası’ anlamında boyn, Ermeni lehçelerinde pin (Kayseri), pin, pinlek (Tokat)  kelimesinden ödünçlenmiştir.

Kaynakça

BİLGİN, M & YILDIRIM, Ö. (1990), Sürmene. Sürmene Belediyesi Kültür Yayını. İstanbul. s. 570

BUCAKLİŞİ, İ.A. & UZUNHASANOĞLU, H. (1999). Lazuri- Turkuli Nenapuna. Akyüz Yayıncılık. İstanbul. s. 366

CAFEROĞLU, A. (1946; 2. Baskı 1994), Kuzey-Doğu İllerimiz Ağızlarından Toplamalar. İstanbul. s. 266

DANKOFF, R. (1995), Armenian Loanwords in Turkish. Harrassowitz Verlag. Wiesbaden. s. 29

ÇELİK A. (1999), Trabzon-Şalpazarı Çepni Kültürü. T.C. Trabzon Valiliği İl Kültür Müdürlüğü Yayınları. Trabzon. s. 556

DEMİR, N. (2001), Ordu İli ve Yöresi Ağızları. Türk Dil Kurumu Yayınları. Ankara. s. 344

EMİROĞLU, K. (1989), Trabzon Maçka Etimoloji Sözlüğü. s. 197

GEDİKLİ, F. (2004), Akçaabat Yazıları. Yedirenk Yayınları. İstanbul. s. 202

GÜLENSOY, T. (1985), Trabzon Yöresi Türküleri. Anadolu Sanat Yayınları. İstanbul. s. 30

KARA, İ. (2001), Güneyce. Dergâh Yayınları. İstanbul. s. 81

ÖZTÜRK, Özhan. Karadeniz Ansiklopedik Sözlük. Heyamola Yayınları. İstanbul, 2005

Türkiye’de Halk Ağzından Söz Derleme Dergisi (1939-1951). Maarif Matbaası. İstanbul. s. 585, 739, 1153, 1156

TZITZILIS C. (1987) Griechsche Lehnwörter Im Türkıshen. Österrecheschen Akademe Der Wıssenschaften. Wıen. s. 135

YANIKOĞLU, B. (1943), Trabzon ve Havalisinde Toplanmış Folklor Malzemesi. İstanbul. 270