Karadeniz Kültürü

Cumacı, Cumalık, Yediye Gelmek, Paramana (Düğün sonrası gelenekler)

Trabzon ve Rize’de düğünün ertesi günü yeni evlilerin evini ziyaret eden kız yakınları cumacı, aynı gün erkek evinde öğle vaktinde başlayarak geç saatlere kadar süren ve kadınlar tarafından yapılan türkülü, horonlu eğlenceye ise cumaluk veya cumalık denilmektedir. Kız, erkek evinde ilk gece kız tarafından refakatçi bir kadınla (genellikle yengesiyle) ile birlikte yatar. Ertesi gün düğün devam ederken, kız tarafı toplanıp erkek evine cumalığa gelir. Bahçede kız ve erkek tarafı birlikte horon edip, yemek yerken, ev kız tarafınca mermi yağmuruna tutularak, eve mümkün olduğunca hasar verilmeye çalışılırdı. Sonunda, cumaluğa gelenler erkek evini iyice kırıp döktükten sonra refakatçı yengeyi de alıp geri dönerlerdi. Gümüşhane’de ölü evinin, ölümden sonraki ilk Cuma gecesi verdiği yemek, Çorum’da ise her Perşembe günü akşamı, köyün kimsesiz ve yoksullarına hayır için verilen yemek cumalık olarak anılmaktadır.

Doğu Karadeniz’de yeni evli gelin ve damadın düğünden yedi gün sonra kız evini ziyarete gitmesi geleneği ise yediye gelmek veya sadece yedi olarak anılmaktaydı. Damadın arkadaş ve akrabaları da kız evine davetlidir ama genellikle muziplik olsun diye beklenilenden çok daha kalabalık gidilmektedir:

‘Yediye yedi adam/ Siz geldinuz Kirk adam/ Kalkun gidun ağalar/ Daha almaz bu odam/ Yediye yedi kişi/ Siz geldinuz kirk kişi/ Bitirelum bu işi’ (Çaykara ilçesi, Şur köyü)

Kız evinde gece geç saatlere kadar yemekli eğlence yapılır, atma türküler eşliğin-de horonlar oynanılır. Gecenin sonuna doğru damadın arkadaşları damadı odanın bir köşesine ya da bahçede serander direkle-rinden birine bağlarlar (enişte asmak veya güvey asmak) ve kız tarafından damadı çözme karşılığında tatlı isterlerdi:

‘Güveğiyi (enişteyi) astılar/ Odanın tavanına/ Gel baksana Kaynana/ Güveğinin haline’ (Yomra ilçesi)

Yemekte damadın arkadaşlarından biri yemeğin tuzsuz olduğunu iddia ederek yemeğe başlamaz ve kız babasından para ister (Tonya) veya kız tarafından baklavayı bıçakla kesecek kişi, cebinden çıkardığı kâğıt parayla bıçağı biler gibi yapar ve yine kesmeyince damattan bıçağı bileyecek para ister (Sürmene) ya da damadın ayakkabıları saklanır ve bahşiş alınmadan çıkartılmazdı. Trabzon ve Rize’de yedi veya yediluk denilen geleneğe, Giresun Bozat’ta kavum, Ünye’de ana gız gavmu, Akçaabat’ta gerilik, küçük farklılıklar bulunan formlarına ise Anadolu’da da paça, gelin ardı, Doğu Giresun’da ise çerez yemeye ve yumurta yemeye gitmek veya kavum da denilmekteydi. Bunun nedeni kız tarafının damat ve yakınlarına peşkire sarılmış yumurta ikram etmeleridir ki Tirebolu’da yumurta dağıtımına başlamak için güveyin para dağıtması gerekirdi. Rize merkez ilçesde gelin sadece yedinci değil 15. günde de baba evine gider ve geceyi baba evinde geçirirdi. Perşembe günü gelin, oğlan evine geldiği zaman evde söylenen türkülerden (Trabzon):

‘Hoş geldin âdem ilen/ Uğurlu kadem ilen/ Yar seni beslemeli/ Cevizli badem ilen/ Hoş geldin hoş oturdun/ Dolu bade getirdin/ Bu aftos meclisidir/ Ne getirdin oturdun/ Hoş geldin hanemize/ Dert saldın yaremize/ Senin gibi bir güzel/ Girmiştir aremize’

Düğünden bir gün sonra damadın en yakını yeni evlileri yemeğe çağırınca birlikte götürülen, içinde keten gömlek, yağlık benzeri şeyler bulunan bohça yedi bohçası olarak adlandırılırdı.

Trabzon ve Rize’de paramuna, baromana (Maçka) veya baramana (Akçaabat) ise doğum sonrası yapılan lohusa ziyaretine verilen isim olup, ziyaretçiler bebek ve anneye hediyeler getirmekteydi. Doğumu izleyen yedinci gün eş, dost ve akrabalar çağrılırdı. Bebeğin ebesi bir kaptan daha küçük olan bir başkasına kırk defa su dökerdi. Daha sonra bu suyun yarısını annenin yarısını bebeğin başına döker ve bu arada üç ihlas, bir fatiha duası okur. Daha sonrada topluca yemek yenilir. Davetlilerden birisinin yemek yememesi halinde çocuğun açgözlü olacağına inanılırdı. Giresun, Ordu, Trabzon, Gümüşhane’de Karadeniz Rumcası paramana (παραμάννα η) formunda tespit edilen kelime Yunanca anne yanı anlamına gelmekteydi.

Kaynakça

BALAŞOĞLU, N. (1946), Karadeniz Destan ve Deyişleri. 1946. s. 78

CANALİOĞLU, V.C. (1997), Trabzon Gelenek ve Görenekleri. 2. Baskı. Trabzon. s.14

EMİROĞLU, K. (1989), Trabzon Maçka Etimoloji Sözlüğü. s. 52

KARA, İ. (2001), Güneyce. Dergâh Yayınları. İstanbul. s. 146

ÖZCAN. S (1990), Gümüşhane Kültür Araştırmaları ve Yöre Ağızları. Kültür Bakanlığı. s. 448

ÖZTÜRK, Özhan. Karadeniz Ansiklopedik Sözlük. Heyamola Yayınları. İstanbul, 2005

PAPADOPULOS, LP. (1958-1961), Ιστορικόν Αεξικόν της Ποντικης διαλέκτου. Atina II: 151