Karadeniz Türkçesi

Cağ kelimesinin anlamları

15 cm boyunda ince çelikten yapılmış, çorap örme amacıyla kullanılan şiş türünün adı olup, sadece çorap örmek için kullanılır, bu yüzden yün ipliğinden çorap örmeye cağ işi, kazak, fes, kaşkol, diğer örgü işlerine ise şiş işi adı verilirdi. Osmanlı döneminde, Karadeniz köylerinde sadece kadınların değil, yaşlı erkeklerin de çorap örmesi doğal karşılanmaktaydı. Örgü aşamasına getirmeden önce kırpılan koyun yününün açılması, taranması, yığ ve teşik kullanılarak kıvrılması gerekmekteydi. Doğu Karadeniz dışında cağ kelimesinin Anadolu’da Malatya, Zara, Sivas, Çorum, Denizli, Kars, Erzincan, Bayburt, Erzurum, Niğde ve Amasya’da aynı almada kullanıldığı kaydedilmiştir. 

Kuş kapanı nasıl hazırlanır dı?

Rize’de kuş kapanı hazırlamakta kullanılan çubuk da cağ olarak adlandırılmaktaydı:

‘Tahtanın üzerine Kukul (ağ) konur, cağ denilen ufak çubuklarla dikilir. Kukul, tahtanın üzerine yuvarlak şekilde yerleştirilir, cağlarla tutturulur. Sadece bir yerde kapı bırakılır. Kukulun bir tarafında, tahtanın üstünde, kapının altında yay ve caydırıcı vardır. Dana burnu kukulun ortasına asılır. Kuş, uzaktan kukulda uğraşan danaburnunu görünce gelir, kapaktan girince caydırıcıya basar, o zaman yay atlar, yukarı kalkan kapak tuzağı kapatır. Delik kapanınca kuş içerde kalırdı’

Anadolu’da cağ

Artvin ve Rize’nin yanı sıra İzmir, Kars, Erzincan, Bitlis, Elazığ, Malatya, Sivas, Diyarbakır, Ankara’da cağ,  ‘merdiven parmaklığı’, Rize ve Gümüşhane dışında Samsun, Amasya, Tokat, Erzurum, Erzincan, Sivas, Kayseri, Tokat, Çorum, Sivas, Nevşehir, İçel cağ veya çağ formunda ‘kağnının yan taraflarına yükün düşmemesi için konulan ağaçlar’, Samsun’da ‘ekin taşımaya yarayan kızakların altına konulan çatal tahtalar’ anlamlarında tespit edilmiştir. Ayrıca cağ ve çağ formlarında ‘dokuma tezgahında kullanılan yassı tahta veya saçtan makara’ anlamıyla Anadolu’da Burdur, Urfa, Maraş, Antep, Kayseri, Denizli, Nevşehir, Kars ve Isparta’da kullanıldığı kaydedilmiştir.

Cağ kelimesinin diğer anlamları

Azerice cağduvar, çit; arabanın yanları’, Lazca caği, Gürcüce cali formlarında ‘şiş’ anlamlarıyla bulunan kelimenin Ermenice ‘demirden yapılmış şiş’ anlamındaki cağ (ճաղ) kelimesinden ödünçlendiği sanılmaktadır. Ermenice içerisinde örgü şişi dışında korkuluk, trabzan ve korkuluk anlamları da tespit edilmiştir. Cağ kebabı, Erzurum bölgesi civarında tüketilen bir yemek olmakla birlikte 1980’li yıllarda büyük kentlerde satılmaya başlanmasıyla birlikte cağ kelimesinin de tanınırlığı artmıştır.

Kaynakça

BLÄSING, U. (1992), Armenisches Lehngut im Türkeitürkischen am Beispiel von Hemşin. Amsterdam-Atlanta # 17

BENLİ, F (2004), Lazuri –Turkuli/ Turkuli – Lazuri Ansiklopedik Laksiyoni. Ke-bikeç Yayınları. İstanbul s. 27

BUCAKLİŞİ, İ.A. & UZUNHASANOĞLU, H. (1999). Lazuri- Turkuli Nenapuna. Akyüz Yayıncılık. İstanbul S. 16

DANKOFF, R. (1995), Armenian Loanwords in Turkish. Harrassowitz Verlag. Wiesbaden S. 95

GEMALMAZ, E. (1986), Azerî Türkçesi Lügati. Erzurum s. 71

KAZMAZ, S. (1994), Çayeli Geçmiş Günler ve Halk Kültürü. Türk Halk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Vakfı. Ankara s. 232

ÖZCAN. S (1990), Gümüşhane Kültür Araştırmaları ve Yöre Ağızları. Kültür Bakanlığı S. 443

ÖZTÜRK, Özhan. Karadeniz Ansiklopedik Sözlük. Heyamola Yayınları. İstanbul, 2005

Türkiye’de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü (1963-1976). Ankara s. 841, 842

URAZ, M. (1933), Halk Edebiyatı Şiir ve Dil örnekleri. Suhulet Kütüphanesi. İstanbul s. 495